17. Hukuk Dairesi 2016/3313 E. , 2016/5116 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, plakası tespit edilemeyen aracın çarpması neticesinde müvekkilinin yaralandığını ve malul kaldığını açıklayıp 7.800,00 TL"nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili,davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 6.198,84 TL"nin tahsiline karar verilmiştir. Bu kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Daire"ce yerel mahkeme kararı bozulmuştur. Yerel mahkemece, bozma kararına uyularak, davanın kısmen kabulü ile 6.198,84 TL"nin tahsiline karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Daire"ce “...Davacının olay günü olan 05.12.2008 tarihinde alınan genel adli muayene raporunda muayene sebebinin yayaya araç çarpması olarak gösterildiği, sağ radius fibula kırığı tedavisinin ayakta yapılarak davacının taburcu edildiği, 15.12.2008 tarihli ... Devlet Hastanesinden alınan raporda muayene sebebinin düşme olarak belirtildiği ve sol radius kırık tespit edildiği görülmüştür. O halde mahkemece muayene sebeplerinin farklı olması ve muayenede belirtilen kırıkların farklı kollar yazılı olması dikkate alınarak davacıya ait tüm tıbbı evraklar celp edildikten sonra, Adli Tıp Kurumundan çelişkiyi giderici ve denetime elverişli rapor alınarak kaza ile yaralanma arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı, kazadan sonra ayrıca bir düşme sonucu kırık oluşup oluşmadığı tespit edilmesi gerektiği…” gerekçesi ile yerel
mahkeme kararı bozulmuştur. Yerel mahkemece anılan bozma kararına uyulduğu halde bozma kararının gereği yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; bozma kararında açıklandığı üzere Adli Tıp Kurumundan çelişkiyi giderici ve denetime elverişli rapor alınarak kaza ile yaralanma arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı, kazadan sonra ayrıca bir düşme sonucu kırık oluşup oluşmadığı tespit edilmesi gerekirken, mahkemece rapor aldırılmamıştır. davalı vekili, ilk kararı temyiz ederken, temyiz dilekçesinde, kaza sonrası muayene tedavi belgeleri ve yaralanma şeklinin çelişkili olduğunu ve bu çelişkinin giderilmesini istemiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, bozma ilamı doğrultusunda adli tıp kurumundan rapor alınmamış, tedavilerin yapıldığı devlet hastanesine müzekkere yazılarak tedavi belgelerinde tespit edilen çelişkinin nereden kaynaklandığı sorulmuş ve gelen yanıta göre de Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasına gerek bulunmadığı gerekçesi ile kısmen kabul kararı verilmiştir.
Dosya kapsamında, davacıda oluşan yaralanmanın niteliği ve düşme sonucu mu yoksa kaza sonucu mu yaralandığı, yaralanma sonucunda hangi kol kemiğinin kırıldığı ve oluşan maluliyetin kaza ile arasında illiyet bağı bulunduğuna dair bilgi bulunmamaktadır, bu husus konusunda uzmanlık gerektiren bir durum olup hastanenin yazı cevabına göre çözüme kavuşturulabilecek nitelikte değildir. Bu durumda; mahkemece anılan bozma kararına uyulmuş olmasına göre bozma kararının gereğinin yerine getirilmesi amacıyla bozma ilamı doğrultusunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınmalı ve varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken uyulmasına karar verilen bozma kararının gereği yerine getirilmeden yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 21/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.