8. Hukuk Dairesi 2020/275 E. , 2020/828 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil, Alacak
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.09.2018 tarihli ve 2017/234 Esas, 2018/391 Karar sayılı kararıyla reddine karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R AR
Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen 12.08.2010 tarihli devir sözleşmesine dayalı olarak dava dilekçesinde adresi belirtilen dava konusu taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, aksi halde taşınmazın karar tarihindeki rayiç bedelinin tespit edilerek bu bedelin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince dava konusu taşınmazda davalının payı bulunmadığı, ayrıca devir sözleşmesinin davacı tarafça sunulmadığı, taşınmazın davacı tarafından fiilen kullanılmadığı, resmi olarak taşınmaz satış vaadine ilişkin bir belge ve bu mahiyette delil de sunulmadığından tapu iptal ve tescil talebinin reddi gerektiği, bedel yönünden ise zilyetlik devri ve satıma ilişkin delil sunulmadığı, tarafların eski eş olması hususları da dikkate alınarak kendi aralarında yapılan alım satım ilişkisinin olağan olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvuru esastan reddedilmiş hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Davacı vekilinin tapu iptali ve tescil talebine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava dilekçesinde adresi belirtilen dava konusu taşınmazın İstanbul İli, Sultanbeyli İlçesi, Sultanbeyli Mahallesinde bulunan 1561 parsel sayılı taşınmaz olduğu ve davacı tarafça ileri sürülen devir tarihinde taşınmazın tapuda dava dışı kişiler adına kayıtlı bulunduğuna, davanın dayanağı olan 12.08.2010 tarihli devir sözleşmesindeki satıcı ...’ın tapuda herhangi bir payı bulunmadığına, üzerinde hak sahipliği bulunulmayan bir taşınmazın devredilmesinin geçerliliği bulunmadığına, dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davacı tarafın tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
2. Davacı vekilinin alacak talebine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Davacı vekilince dava dilekçesinde terditli olarak dava konusu taşınmazın karar tarihindeki rayiç bedelinin tespit edilerek bu bedelin davalıdan tahsili talep edilmiş olup bu istemin verilen bedelin tahsili isteğini de kapsadığı kabul edilerek yapılan incelemede, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK"nin) 4. maddesinde, “Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir”, Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK"nin) 50. maddesinde ise; “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler” düzenlemeleri mevcuttur.
Somut olayda, davanın dayanağı olan 12.08.2010 tarihli devir sözleşmesinde satıcı tarafça devir bedelinin nakden ve peşinen alındığının belirtildiği, sözleşme altındaki imzanın inkar edilmediği anlaşılmaktadır. Sözleşmede her ne kadar satıcıya ödenen miktar belirtilmemiş ise de, Mahkemece bu miktarın yukarıda açıklanan TMK’nin 4. ve TBK’nin 50. maddeleri uyarınca belirlenmesi mümkündür. Mahkemece yapılacak iş, tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller ile devir sözleşmesindeki bilgiler birlikte değerlendirilerek 12.08.2010 tarihli sözleşmedeki devir bedelinin TMK’nin 4. ve TBK’nin 50. maddeleri uyarınca belirlenmesi,belirlenen bu bedel üzerinden davacının alacak talebinin kabul edilmesi olmalıdır. Anılan hususlar gözetilmeden, yazılı şekilde davacının alacak talebinin reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacı vekilinin alacak talebine ilişkin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK"nin 373/1 maddesi uyarınca kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının HMK"nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin tapu iptali ve tescil talebine ilişkin temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenle reddine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 03.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.