20. Hukuk Dairesi 2013/9930 E. , 2014/411 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... mirasçıları tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... Köyü 206 ada 1 parsel sayılı taşınmaz, Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan sözedilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesinde davacı ... ve arkadaşları tarafından ..., ... ve arkadaşları ile Orman Yönetimi aleyhine açılmış olan tapuda hudut ve miktar tashihi davası kadastro mahkemesine devredilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli 206 ada 1 parselin 8163,95 m2 olarak ... ve arkadaşları adlarına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm ... ve arkadaşları ile ... tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 04/03/2002 gün ve 2001/10752-1663 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Kadastro öncesinde asliye hukuk mahkemesinde davası bulunan taşınmazla ilgili yörede orman tahdidi çalışması yapıldığı ve kadastro tespit tutanağı düzenlendiğinden davaya bakmakta kadastro mahkemesinin görevli olacağı nedeniyle dava, kadastro mahkemesine devredilmiş olup, 766 sayılı Kanunun 51 ve 3402 sayılı Kanunun 5. 26. 27 ve 30/2. maddelerinde kadastro tesbit tarihinden önce genel hukuk mahkemelerinde dava konusu olan taşınmazlar hakkında nasıl işlem yapılacağı gösterilmiştir. Buna göre, asliye hukuk mahkemesindeki davaya konu taşınmazlar ve dayanak kayıtlarının tapulama veya kadastro çalışması sırasında kaç ada ve kaç numaralı parseller olarak işlem gördüğü tesbit edilerek o taşınmazlara ait tutanak aslı ve ekleri bulunduğu yerden getirtilip, anılan parseller kimler adına tespit edilmişse o kişiler bu davanın doğal tarafı sayılacağından o kişilerin tümüne duruşma günü tebliğ edilerek davadan haberdar edilip, taraf oluşturulmalı, tutanaklarının yanlışlıkla kesinleştirilmiş olmasının hukukça değer taşımayacağı gözönünde bulundurularak tutanak aslı ve ekleri bulunduğu yerden getirtilmeli. Bundan sonra parsellerin malik hanelerinin açık olduğu düşünülerek tarafların göstereceği deliller ile taşınmazların gerçek sahiplerinin belirlenmesi zorunlu olduğundan, 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince mahkemece gerekli görülen diğer deliller de toplanmalı; bundan ayrı dosyada yer alan uzman bilirkişi krokilerinde davaya konu taşınmazların bir bölümü Devlet Ormanı içinde gösterilmiş olup. Bu yer ile ilgili olarak kadastroca kadastro tesbit tutanağı düzenlenip düzenlenmediği ve parsel numarası verilip verilmediği araştırılmalı, parsel numarası verilmiş ise kadastro tespit tutanağının aslı ve ekleri bulunduğu yerden getirtilerek dosya içine konulmalı, dava konusu olmuş ise, irtibat nedeniyle bu dava ile birleştirilmelidir. Mahkemece, birinci bentde anılan hususlar yerine getirildikten sonra, çekişmeli taşınmaz başında önceki
-2-
bilirkişiler dışında üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşturulacak kurul aracılığıyla yapılacak keşifte eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planı ile davacıların dayandığı kaydın revizyon gördüğü tüm parseller ve çevre araziye uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli: 3116, 4785 ve 5658 sayılı kararlar karşısındaki durumu saptanmalı; taşınmazın memleket haritasına göre konumu saptanıp bu harita ile irtibatını duraksamaya yer vermeyecek biçimde gösteren, memleket haritasındaki renkleri ve işaretleri aynen içeren, bilirkişilerin onayını taşıyan kroki düzenlettirilerek bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, davacıların dayanağı tapu kaydı tüm tedavülleriyle birlikte getirtilip uygulanmalı, ayrıca, kabule göre hüküm fıkrasında 206 ada 1 parselin yüzölçümü, fen ehlinin 10.10.2001 tarihli krokisinde hesaplandığı gibi 8163.95 m2 davalı gerçek kişiler adına tesciline, orman olduğu saptanan (B) harfli kesimle ilgili ise orman bilirkişisi ...’in 04.10.2001 tarihli raporuna atıf yapılarak 32098.42 m2 olarak orman sınırı içine alınmasına karar verildiği gözlenmektedir. Oysa, karara dayanak alınan bilirkişi rapor ve krokileri infaza olanaklı, taşınmazın yerini, sınırlarını, yüzölçümünü ve vasfını duraksamaya yer vermeyecek biçimde yeterli olması zorunludur. Mahkemece, anılan bilirkişi rapor ve krokilerinin çelişkili olduğu gözetilmeksizin, hükmün infazı aşamasında karışıklık yaratıp, infazı olanaksız kılacak şekilde bir biri ile çelişkili iki ayrı krokinin hükme dayanak alınması ve mahkemece, gerçek kişilerin davası kısmen kabul kısmen reddedilmekle, reddedilen kısım üzerinden davalı ... lehine avukatlık ücretinin takdir edilmemiş olmasının doğru olmadığı”na değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davacı ... ve müdahil ... yönünden davanın reddine, davaya konu 206 ada 1 parsel sayılı taşınmazın orman vasfında tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm davacı ... mirasçıları tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 27.01.1998 tarihinde askı ilânı yapılarak dava nedeniyle kesinleşmeyen orman kadastrosu bulunmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olmasına ve dayanak tapunun çekişmeli taşınmaza uymadığı belirlendiğinde göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 13/01/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.