17. Hukuk Dairesi 2016/3142 E. , 2016/5109 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; 09.07.2012 tarihinde davacı tarafa ait araç sürücüsünün direksiyon hakimiyeti kaybetmesi ile aracın yan yatması neticesinde araçta hasar gerçekleştiğini, jandarma tarafından tutulan kaza tutanağında aracı kullanan şahsın " hal ve hareketlerinden alkollü olduğu izlenimi elde edilmiş olması ve kendisine de sorulduğunda az bir şey alkollü olduğunu ifade ettiği" iddiası ile kasko sigortaları genel şartları A5/5.5. maddesi uyarınca teminat dışı olarak değerlendirildiğini belirterek ekspertiz raporu ile sabit olan toplam 28.958,20 TL zararın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 28.958,20 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kasko poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK.nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97. Maddesinde alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra konu ile ilgili olan "b-2" bendinde "alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı kenar başlığı altında; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır.
Bir özel hukuk ilişkisi olan kasko sigorta sözleşmesinin sigorta teminatı dışı kalan halleri düzenleyen poliçe genel şartlarının A.5.5 maddesine göre taşıtın 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararlar kasko sigortası teminatı dışında kaldığı kabul edilmiş bulunmaktadır. Diğer anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Böyle bir nedenle, hasarın teminat dışı kaldığının kanıt yükü de TTK.’nun 1281 nci maddesi hükmü uyarınca, sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay"ın yerleşik uyulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine aksi halinde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (Bkz.YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Somut olayda; jandarma tarafından düzenlenen tutanakta, "şahsın hal ve hareketlerinden alkollü olduğu anlaşıldığı, kendisine alkollü olup olmadığı sorulduğunda az bir şey alkollü olduğunu beyan ettiği" ifade edilmiştir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, sürücünün alkol aldığı kabul edilerek, alkol oranı tespit edilemese bile, kazanın oluş şekli, yol veya hava şartları gibi dış etkenler de değerlendirilerek kazanın münhasıran alkolün etkisi altında olup olmadığı üzerinde durulmalı, içinde nörolog doktorun da bulunduğu uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 21/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.