Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/14400
Karar No: 2015/22307

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2015/14400 Esas 2015/22307 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2015/14400 E.  ,  2015/22307 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
    DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I
    A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı, davalıya ait işyerinde 01/05/2002 tarihinden itibaren genel koordinatör olarak çalışmakta iken 31/01/2008 tarihinde iş akdinin herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin kıdem tazminatı ödenerek sona erdirildiğini, davacının aynı işyerinde aynı görevle 21/02/2008 tarihi itibariyle yeniden çalışmaya başladığını, ancak yine davalı işverence iş akdinin 06/03/2014 tarihinde "görülen lüzum üzerine" yani fesih bildiriminde hiçbir haklı veya geçerli neden belirtilmeksizin 05/03/2014 tarihi itibariyle yazılı olarak feshedildiğini, hak kazandığı tazminat ücret ve yıllık izin ücret alacağı tutarlarının bir kısmı ödenmiş ise de, bu tutarların eksik hesaplandığını, bir kısım işçilik alacaklarının ise hiç ödenmediğini, buna rağmen 06/03/2014 tarihli ibraname imzalatıldığını, TBK 420/2. maddesi gereğince ibranamenin geçersiz olduğunu, iş yasası 18. Maddesine göre iş akdini feshetmek isteyen işverenin madde 19"a göre fesih bildirimini yazılı olarak yapmak, fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorunda olduğunu, işverenin iş yasasının bu düzenlemesini aykırı şekilde fesih sebebini açık ve kesin olarak belirtmediğini, feshin son çare olması ilkesine aykırı hareket etiğini, iş akdi feshedildikten sonra yerine yeni işçi alındığını, davacının tüm hizmet süresince işini ciddiyetle yaptığını ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı, davacının işveren vekili olduğunu, kulübün bütününü sevk ve idare eden kişi olduğunu, bu sebeple dava açma yetkisinin bulunmadığını, Yönetim Kurulu’nun 22/02/2011 tarihli kararı ile, davacının davalı iktisadi işletmeyi müşterek imza ile temsil ve ilzama yetkili kılındığını, yine 20/07/2004 tarihli Yönetim Kurulu kararı ile davacının kulüp üyeleri hakkında disiplin işlemleri yapılması hususunda imza yetkisine sahip olduğunu, davacının başta belediyeler olmak üzere tüm kamu kurumlarıyla yapılan işlemleri yürüttüğünü, buna dair karar aldığını ve bu kararları uyguladığını, işveren vekili olarak çalışanlara uyarı, maaş kesme ve hatta iş akdini sonlandırma ihtarı gibi işlemler yaptığını, işyerinin bir spor kulübü olduğunu, her ne kadar 30"un üzerinde sigortalısı bulunsa da, bunların işçi olmadığını, çoğunluğunun sezonluk kulüpte bulunan sporcu antrenörleri olduğunu, bu kişilerin iş kanunu kapsamında olmadığını, bu haliyle sigortalı işçi sayısının 30"un altında olduğunu, davacının kulüp ile üçüncü bir şahıs arasında görülen bir davada, davacının tanıklığına işveren vekili olması sebebiyle karşı tarafça yapılan itirazın dikkate alınarak, davanın kulüp aleyhine sonuçlandığını, davacının bu davada kulüp aleyhine tanıklık yaparak davanın kaybedilmesine sebep olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkeme, dosya içine sunulan ... Tüzüğünde, Derneğin adının .... Spor Kulübü olarak belirlendiği, dernek organlarına ilişkin maddelerden 36. maddedesinde kulüp müdürünün görevinin "Başkanın önerisi ve Yönetim Kurulu"nun onayı ile görevlendirilir, Yönetim Kurulu tarafından alınan kararların ve Yönetim Kurulu görev dağılımında yetkilendirilen Yönetim Kurulu üyelerinin sorumluluk alanları çerçevesinde verdiği görevlerin, genel sekreterin koordinasyonu doğrultusunda uygulanmasını sağlar." şeklinde belirlendiği, kulüp tüzüğünde yapılan 12/10/2014 tarihli değişiklik ile derneğin organlarında değişiklik yapılmış ise de davacıya 22/02/2011 tarihli Yönetim Kurulu kararı ile verilen iktisadi işletmeyi temsil ve ilzam yetkisinin herhangi bir tüzük değişikliği veya Yönetim Kurulu kararı ile kaldırılmadığı, bu haliyle davacıya verilen iktisadi işletmeyi temsil ve ilzam yetkisinin fesih tarihine kadar geçerli olduğu, dinlenen tanık beyanlarından davacının fiilen, kulüp iktisadi işletmesinin müdürü sıfatıyla çalıştığı ve hareket ettiği, davacının ..... İş Mahkemesinin 2008/293 esas sayılı dosyasındaki tanık olarak verdiği beyanda da işyerinin genel müdürü olduğunu kabul ettiği, bu haliyle davacının İş Kanunun 18. Maddesinde ifade edildiği şekliyle "işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili" konumunda olduğundan iş güvencesi kapsamı kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı davacı temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    4857 sayılı İş Kanunu"nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir.
    İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri herşeyden önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yar­dımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belirtelim ki, işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.
    İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de işyerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir. Buna göre, işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken; işletmenin değil de işyerinin bütününü sevk ve idare edenlerin 18’nci madde anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır. İşyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır. Bu işyeri işletmeye bağlı bir işyeri de olabilir. Dolayısıyla bir banka şubesi müdürü ile fabrika müdürü, işyerini sevk ve idare etmekle beraber, özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa İş Kanunu’nun 18’nci maddesi anlamında işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, işyerinin tümünü yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir. Ancak işletmeye bağlı bir işyerinde, bu işyerinin tümünü sevk ve idare eden, ayrıca işe alma ve işten çıkarma yetkisi olan işçi, iş güvencesi hükümlerinden yararlanamaz. Dairemizin uygulaması da bu yöndedir. (26.05.2008 gün ve 2007/35929 Esas, 2008/12484 Karar sayılı ilamımız).
    Dosya içeriğine göre somut uyuşmazlıkta davacının, davalı işyerinde genel koordinatör olarak çalıştığı ve davacıya 22.02.2011 tarihli Yönetim Kurulu kararı ile iktisadi işletmeyi temsil ve ilzam yetkisi verildiği sabittir.
    Ancak dosyaya mübrez karar defterinin tetkîkinden, karar gerekçesinde değinilen temsil ve imza yetkisinin 28.02.2012 tarihli ve 10 nolu karar ile sona erdirildiği anlaşılmaktadır.
    Ayrıca, davacının iş akdi 06.03.2014 tarihinde feshedilmiş olmakla Mahkemece kararda değinilen Tüzük değişikliğinin 12.10.2014 tarihinde olduğu dikkate alındığında sonuca etkisi bulunmamaktadır. Mahkemece yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak davacının işveren vekili kabul edilmesi yerinde değildir. Davacı iş güvencesi hükümlerinden yararlandırılmalıdır.
    Dosyadaki yazılı fesih bildiriminden, fesih sebebinin açık ve kesin bildirilmediği görülmekle 4857 sayılı Kanun’un 19/1. maddesine göre salt bu nedenle fesih geçersiz olup, davanın kabulü gereklidir.
    4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
    F) Hüküm: Yukarda açıklanan gerekçe ile;
    1. Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
    2. Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
    3. Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 5 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
    4. Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,
    5. Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
    6. Davacının yaptığı 253.20 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
    7.Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
    8. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine,
    Kesin olarak 18/06/2015 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi