14. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/2619 Karar No: 2014/4260 Karar Tarihi: 31.03.2014
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/2619 Esas 2014/4260 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2014/2619 E. , 2014/4260 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Hekimhan Sulh Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 11/02/2013 NUMARASI : 2010/90-2013/6
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 26.04.2010 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.02.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkı nedeniyle payın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. Davacı vekili, davacının 3.. ada 1.. parsel sayılı taşınmazda paydaş bulunduğunu, taşınmazın diğer paydaşlarından İ.. M.."nun 1/4 payını 02.02.2010 tarihinde davalıya satarak devrettiğini, satışın noter vasıtası ile davacıya bildirilmediğini öne sürerek davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tescili istemiyle dava açmıştır. Davalı vekili, dava konusu taşınmazın eylemli olarak paylaşıldığını, her paydaşın yerini eylemli paylaşmaya uygun şekilde kullandığını, pay devrinin de gerçekte satış olmayıp bağış olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK"nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Somut olaya gelince; dava konusu 3.. ada 11 parsel sayılı taşınmazda 1/4 pay sahibi malik İ.. M.. 02.02.2010 tarihinde payını davalıya satmıştır. Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu alınan fen ve ziraat bilirkişi raporları ile tanık beyanlarından dava konusu taşınmazın paylı maliklerince taksim edilerek (A) harfi ile işaretli bölümün davacı tarafından kullanıldığı, (B) harfi ile işaretli bölümün davalıya satılan yer olduğu, (C) harfi ile işaretli boş olan bölümün ise dava dışı Bekir Karaca"ya ait olduğu anlaşılmaktadır. Tarafların ayrı ayrı kullandıkları yerler 03.11.2010 havale tarihli fen bilirkişi raporunda gösterilmiştir. Bu durumda önceki malik zamanında bu kullanım şekline itiraz etmeyen davacının önalım hakkını kullanmak istemesi TMK"nın 2. maddesine aykırıdır. Bu nedenle davanın reddi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulü doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 31.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.