3. Hukuk Dairesi 2017/6904 E. , 2017/17818 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, maliki olduğu taşınmazda, davalının 01/02/2001 başlangıç tarihli, sözlü kira sözleşmesi ile kiracı olduğunu, TBK"nın 347. maddesine göre 01/10/2014 tarihli ihtarname ile kira sözleşmesinin feshedildiğinin davalıya ihtar edildiğini belirterek kiralananın tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, taraflar arasında 01/02/2001 tarihinde yapılmış bir sözlü kira sözleşmesi bulunmadığını, kira ilişkisinin davacının taşınmazı 17/10/2006 tarihinde iktisabından sonra 17/08/2008 tarihinde başladığını, davacının 28/10/2011 tarihli ihtarnamede 17/08/2008 tarihinden itibaren sözlü kira sözleşmesine dayalı olarak kiracı olduğunu beyan etmekte iken bu davada sözlü kira sözleşmesinin 01/02/2001 tarihinde başladığını beyan ettiğini, kötüniyetli olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile kiralananın tahliyesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 347.maddesi hükmün göre, konut ve çatılı işyeri kiralarında kiraya veren sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminde en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir.
6101 Sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun Geçici 2.maddesi uyarınca, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce TBK.nun 347.maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde öngörülen kira sözleşmelerinden 10 yıllık uzama süresi dolmamış olmakla birlikte geri kalan süre beş yıldan daha kısa olanlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl, on yıllık uzama süresi dolmuş olanlar hakkında da yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl sonra uygulanacağı öngörülmüştür.
Somut olayda; davacı taraflar arasında 01/02/2001 başlangıç tarihli sözlü kira sözleşmesi olduğunu iddia etmiş, davalı ise kira ilişkisine karşı çıkmamış ancak kira sözleşmesinin başlangıç tarihinin 17/08/2008 olduğunu beyan etmiştir. Kural olarak kira sözleşmesinin başlangıç tarihini ispat yükü kiraya verene aittir. Davacının iddia ettiği yıllık kira miktarına göre 6100 sayılı HMK.nın 200.maddesi gereğince sözleşmenin başlangıç tarihinin yazılı belge ile ispatlanması gerekir. İddia edilen yıllık kira miktarına göre tanık dinlenme olanağı bulunmadığından tanık beyanlarının hükme esas alınması doğru değildir. Davacı kira sözleşmesinin başlangıç tarihini ispata yönelik yazılı belge ibraz edemediği gibi davacı tarafından davalıya gönderilen 28/10/2011 keşide tarihli ihtarnamede, sözlü kira ilişkisinin 17/08/2008 tarihinde başladığı beyan edilmiştir. Bu durumda kira sözleşmesinin başlangıç tarihinin 17/08/2008 olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle davanın açıldığı 30/10/2015 tarihi itibariyle on yıllık uzama süresi dolmamış olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK"nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.