Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/17369
Karar No: 2016/5027
Karar Tarihi: 20.04.2016

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/17369 Esas 2016/5027 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2014/17369 E.  ,  2016/5027 K.
"İçtihat Metni"


Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-
Davacı vekili, 29.08.2011 tarihinde davalı ...’ye Zorunlu Taşımacılık sigorta poliçesi ile sigortalı, .....’ye zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı, ....’ye ferdi kaza koltuk sigorta poliçesi ile sigortalı, ....’nin işleteni, sürücü .....idaresindeki aracın direksiyon hâkimiyetini kaybederek tek taraflı olarak meydana gelen trafik kazasında müvekkil ....’in sağ kolu kesilecek şekilde yaralandığını, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 50,00 TL ferdi kaza koltuk sigortasını yapan davalı ....’den olmak üzere toplam 100,00 TL maluliyet sebebiyle maddi tazminatın ... ve ....’den müteselsilen tahsiline, aşması halinde .....’den temerrüt tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalılardan tahsilini, 50.000,00 TL manevi tazminatın .....’den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; Yargıtay uygulamalarına göre ibranın gabin gerekçeleri ile makbuz hükmünde olduğu kabul edilmiş ise de, davacının kendi özgür talebi ile icra takibine girişip istediği tazminatı aldığını, burada davalı sigorta şirketinin bir hatasının söz konusu olmağını, zira davacı kendi talep etmiş ve talep ettiği tazminatın tamamını da tahsil ederek hiç bir baskı görmeden ibra ve muvafakatnameyi imzaladığını, bu nedenle gerek icra dosyası ve gerekse ibranameyi tarafların rızayı ile imzalanmış olduğu kabul edilerek davacının tazminatı tahsil ettiğinden davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı ....’in yolcu olarak bulunduğu aracın (otobüs) davalı ....’ye Zorunlu Taşımacılık, .... Ferdi Kaza Koltuk, ..... ise zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu, davalı ....’nin işleteni olduğu ve ibra tarihinden itibaren 2918 sayılı Kanunun 111/2. maddedesinde öngörülen iki yıllık hak düşürücü sürenin geçmediği hususları çekişmesizdir.
Somut olayda, davalı ..... kaza yapan aracın zorunlu koltuk ferdi kaza sigortacısıdır. Bu sigorta, can sigortası türlerinden olup, bir meblağ sigortası olması itibariyle de, ölüm halinde limit kadar olmak üzere maktu; yaralanma halinde ise, yapılan tedavinin giderleri bakımından buna ilişkin limiti geçmemek üzere ve yapılan harcama kadar nispi; sürekli sakatlık halinde ise, sakat kalma oranı ve sakatlığın derecesine göre limitin belli oranı olmak üzere, sigorta bedelinin ödenmesi gerekeceğinden, bu yönlerin ispatlanması yeterli olup, gerçek zararın hesaplatılmasına girişilmeksizin, tespit edilecek bu miktarların aynen ödenmesi gerekmektedir.
Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.1. maddesine göre, “ Bu sigorta ile sigortacı, poliçede belirtilen motorlu taşıtta seyahat eden yolcuların, duraklamalar da dâhil olmak üzere, kalkış noktasından varış noktasına kadar geçecek süre içinde meydana gelebilecek bir kaza sonucu bedeni zarara uğraması halinde, sigortalının 10.07.2003 tarih ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunundan doğan sorumluluğunu, poliçede yazılı sigorta tutarlarına karar temin eder. “
4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununun 18. maddesi uyarınca taşımacılar, yolcuya gelebilecek bedeni zararlar için bu Kanunun 17. maddesinde düzenlenen sorumluluklarını sigorta ettirmek zorundadırlar. Anılan Kanunun 19/son ve Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.8. maddeleri hükümlerine göre, meydana gelen zarar öncelikle taşımacının sorumluluk sigortasından karşılanır. Ancak bu sigortanın hiç yapılmamış olması, yapılmış fakat geçersiz hale gelmiş olması, süresinin bitmiş olması veya meydana gelen zararın bu sigorta teminatlarının üzerinde bulunması halinde teminatların üzerinde kalan kısım için, sırasıyla zorunlu mali sorumluluk sigortasına ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortasına başvurulur.
Bahse konu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, yasa koyucu, yolcuların uğradığı bedeni zararlar bakımından taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortacısı, trafik sigortacısı ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı bakımından müştereken ve müteselsilen bir sorumluluk öngörmemiş, sıralı bir sorumluluk düzenlemiştir. Başka bir anlatımla, yolcunun uğradığı bedeni zararlar, taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortası kapsamında ise bu aracın trafik veya ihtiyari mali mesuliyet sigortacısının sorumluluğu doğmayacaktır. Ancak limit aşımında sırasıyla zorunlu ve ihtiyari mali mesuliyet sigortacılarının sorumluluğu söz konusu olacaktır.
Mahkemece, davacı .....’in dosyaya sunulan ...."nin 01.03.2012 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu Raporu"nda, davacının daimi maluliyet oranı %61 olarak belirlenmiş raporuna göre, ....’den ibranama ve İcra takibi ile tahsil edilen 70.000,00 TL gerekçe gösterilerek bu hususta bilirkişi incelemesi yaptırılarak usulüne uygun maluliyet raporu alınmaksızın ve aktüerya bilirkişiden maluliyet tazminat hesap raporu alınmaksızın karar verilmiştir.
Bu durumda mahkemece, Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Adli Tıp Kurumu Şubesi yada Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarda görevli uzmanlardan oluşturulacak heyetten Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği esas alınarak tanzim edilmiş rapor alınarak davacının maluliyet oranının belirlenmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetli olmamıştır.
2-Birden fazla zarar verenin üçüncü kişiye ve birbirlerine karşı sorumluluğu KTK’nin 88/1 maddesinde “ Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” şeklinde düzenlenmiştir. Müteselsil sorumluluk, zarara birden çok kişinin birlikte neden olması veya çeşitli nedenlere bağlı olarak birden çok kişinin aynı zarardan sorumlu bulunmaları halini ifade etmektedir. Birden çok kişinin ortak kusurlarıyla aynı zarara neden olmaları durumu tam teselsül olarak Mülga BK 50. maddede, birden çok kişinin aynı zararı, çeşitli hukuki nedenlere göre tazmin etmek zorunda kalmaları durumu ise eksik teselsül adı ile BK’nin 51. maddesinde düzenlenmiştir. Somut olayda araç sürücüsü BK"nin 41 ve devamı maddelerine, işleten 2918 sayılı KTK’nin 86. maddesi, davalı ZMMS, aynı yasanın 91. maddesi gereğince sorumluluğu bulunmaktadır. Sigorta şirketi de sigorta miktarına kadar müteselsil sorumludur.
Zarar gören davayı müteselsil borçlulardan yalnız birine veya hepsine karşı yöneltebilir. Çünkü TBK’nin 163.maddesinde “Alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir” denilmiştir. TBK 163/2 ye göre davalıların sorumluluğu tazminat borcunun tamamı ödeninceye kadar devam eder.
Müteselsil sorumlular zarar görene karşı zararın tamamından sorumlu olmakla birlikte, birbirlerine karşı kendi kusurları oranında sorumludurlar. Yani müteselsil sorumlulardan birisi kendi kusuruna düşen miktardan fazla ödeme yapmışsa, bu miktarı diğer sorumlulardan isteyebilir.
Somut olayda davacılar vekili, davasını teselsül hükümlerine göre açmış ve zararın tamamının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş olduğundan, davacı ....’in maluliyetine ilişkin raporu alınarak, aktüer bilirkişiden maluliyete ilişkin tazminat hesap raporu aldıktan sonra yukarıda açıklanan hukuksal nedenler gözönüne alınarak meblağ sigortası olarak ödenen miktarın mahsup edilmeyeceği de düşünülerek davalı ...... aleyhindeki maddi ve manevi tazminatın davası hakkında karar vermek yerine yazılı şekilde davanın reddedilmesi doğru olamamıştır.
3-6098 sayılı BK’nin 56.(818 sayılı BK’nin 47.) maddesi hükmüne göre, hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararı karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülüklerde değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusu doğurmaktadır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. 22.6.1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlarda açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Bu durumda, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, kusur oranları da gözönünde tutularak, yaralanan davacı ..... için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken buna ilişkin talebin reddedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davacılar vekilinin yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 20/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi