17. Hukuk Dairesi 2016/2560 E. , 2016/5017 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :......Asliye Hukuk Mahkemesi
BİRLEŞTİRİLEN DAVA
MAHKEMESİ : ...... Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalılar ..., ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Esas ve birleştirilen davanın davacısı vekili, davalı ..."ün aleyhine açılan tazminat davası sonucu hükmedilmesi muhtemel alacağın tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla 1/4 hisseye sahip olduğu 9 adet taşınmazdan sekizinin çıplak mülkiyetini 1.8.2007 tarihinde, intifa hakkını 5.11.2008 tarihinde, bir adet taşınmazın mülkiyetini de 3.11.2008 tarihinde oğlu davalı ..."e devrettiğini, davalı ..."ün 3.11.2008 tarihinde 1/4 hissesini borçludan devraldığı taşınmazı 5.11.2008 tarihinde davalı ..."a, 5.11.2008 tarihinde borçludan 1/4 hissesini devraldığı taşınmazlardan birini 14.4.2009 tarihinde davalı ..."e, üçünü de 26.4.2011 tarihinde borçlunun muhasebecisi davalı ... ......."ya sattığını belirterek davalılar arasındaki muvazaalı satış işlemlerinin iptali ile haciz ve satış yetkisi verilmesine, bu talebin kabul edilmemesi halinde tapunun iptali ile borçlu ... adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ... ve ... vekili, davanın süresinde açılmadığını, iptali istenen tasarrufların borçtan önce yapıldığını, takip konusu alacağa ilişkin ilamın kesinleşmediğini, dava konusu taşınmazların rayiç bedelle satıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazı iyiniyetle ve 190.000 TL bedelle aldıklarını, tadilat yaptırdıklarını ve fiilen kullanıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili dava konusu taşınmazı iyiniyetle ve emlakçı aracılığıyla aldıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazları iyiniyetle ve 100.000 TL bedelle aldıklarını, davalı ..."dan daha önce de taşınmaz aldıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre davalı ..."a yapılan satışın muvazaalı olduğuna ilişkin yeterli kanaat oluşturur delil bulunmadığından davalı ... aleyhine açılan davanın reddine, davalı borçlu ile oğlu ..... arasındaki tasarrufların İİK"nun 278/3-1 madde gereğince bağış hükmünde olduğu, mal kaçırma amacıyla yapıldığı, birleşen davanın davalıları ... ve......."ya yapılan satış işlemlerinin muvazaalı olduğu gerekçesiyle borcu karşılar miktarda öncelikle davalı ..."e adına intikal eden taşınmazlardan karşılanmasına öncelikle davalı ... adına kayıtlı olan 10,11,12,16 nolu bağımsız bölümlere ait tapu kayıtlarının iptali ile ilk malik ... adına tesciline, borcu karşılamadığı takdirde davalılar ... ve ... adına kayıtlı 1,2,3,19 nolu bağımsız bölümlerle ile ilgili tapuların iptaline haciz ve satış için davacıya yetki verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılar ..., ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava Türk Borçlar Kanununun 19.maddesi gereğince muvazaa hukuksal sebebine dayalı iptal istemine ilişkindir.
Bir dava da öne sürülen maddi olguların hukuki nitelendirilmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir (HMK"nun madde 33). Somut olayda dava dilekçesindeki ileri sürüş biçimine göre dava hukuksal nitelikçe Türk Borçlar Kanununun 19 maddesinin özüne ve sözüne uygun muvazaaya nedeniyle iptal istemine ilişkindir. Kural olarak 3.kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile 3.kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak 3.kişinin danışıklı işlem ile haklarının zarar uğratıldığının benimsenebilmesi için onun
danışıklı işlemde bulunandan alacaklı olması ve danışıklı işlemin alacağının ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunması gerekir.
Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur.Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.
Somut olayda Mahkemece davanın, hükmün 3.sayfasının 5.parağrafında tapu iptali ve tescil davası olarak nitelendirildiği, 6 sayfasındaki gerekçe kısmında ise borçlu ile davalı oğlu ... arasındaki tasarrufların İİK"nun 278/3-1 madde gereğince bağış hükmünde olup iptale tabi olduğu, davalı 4.kişi ... yönünden satışın muvazaalı olduğuna ilişkin yeterli kanaat oluşturur delil bulunmadığından Keriman hakkındaki davanın reddine, davalı 4.kişiler ... ve ..."e yapılan satışların muvazaa olduğu gerekçesiyle öncelikle borcun davalı ... adına kayıtlı olan olan 10,11,12,16 nolu bağımsız bölümlerden karşılanması gerektiğinden anılan bağımsız bölümlere ilişkin tapu kayıtlarının iptali ile ilk malik borçlu ... adına tesciline, borç karşılanmadığı takdirde 1,2,3,19 nolu bağımsız bölümlerle ilgili tapuların iptaline, haciz için davacıya yetki verilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemenin gerekçesini hem TBK"nun 19.maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası hem de İİK"nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali davası olarak oluşturması isabetli görülmemiştir. Yukarıda açıklandığı gibi davanın TBK"nun 19.maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu kabul edilerek mevcut delillerin anılan yasal düzenleme gereğince
değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi; muvazaanın ispatlanamaması halinde davanın reddine, aksi takdirde yani muvazaanın ispatlanması halinde de kademeli olarak değil tüm tasarruflar yönünden (borçlunun 1/4 hissesiyle sınırlı olarak) İİK"nun 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak tapu iptali ve tescile karar verilmeden davacının dava konusu alacak ve ferileriyle sınırlı olarak anılan taşınmazlarda (1/4 hisse oranında)haciz ve satış yetkisi verilmesi şeklinde hüküm tesisi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
Kabule göre de borçlu tarafından dava konusu taşınmazların 1/4 hissesi davalı ..."e, ... tarafından da tamamı davalı 4.kişiler Keriman, Volkan ve Hüseyin"e satıldığından kabul edilen taşınmazlar yönünden dava konusu 1/4 hisse ile sınırlı olarak hüküm kurulması gerekirken tapu kayıtlarının tümden iptali ile (Davalı ..."ün 3/4 kadim hissesini de ihlal edecek şekilde)borçlu adına tesciline karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar ..., ..., ... ve ... vekilinin temyiz itirazların kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre adı geçen davalılar vekilleri ile davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yerolmadığına, 19/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.