17. Hukuk Dairesi 2015/19444 E. , 2016/5007 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :......Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, davalıya ait aracın müvekkiline zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davalının 29.06.2008 tarihinde alkollü şekilde çift taraflı trafik kazasına karıştığını,müvekkili tarafından karşı araç için 4.500 TL hasar ödemesi yapıldığını ve bu miktarın rücuen tahsili için davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., duruşmaya katılmış ve davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK"nun 48. maddesinde; “Uyuşturucu veya Uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile alkollü olan sürücülerin karayolunda araç sürmeleri yasaktır.” hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinin başlığında "Alkol, Uyuşturucu veya Uyarıcı Maddeler Etkisi Altında Araç Sürme Yasağı” yazılmış olup, devamında ise “uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile kanlarındaki alkol miktarı 0.50 promilin üzerinde olan hususi otomobil sürücülerinin karayolunda araç sürmelerinin yasak olacağı” belirtilmiştir.
Öte yandan, Zorunlu Mali Sorumluluk Genel Şartlarının (trafik sigortası) B.4.d maddesinde; “tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay, yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa” sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Yargıtay"ın yerleşik uygulamalarında ve konuya ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 13.05.2015 tarih ve 2013/17-2156 E. ve 2015/1338 K. ve 26.02.2014 tarih ve 2013/17-626 E. 2014/146 K. sayılı kararları uyarınca, sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan yasa hükümlerine göre, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir.
Somut olayda; davalı araç sürücüsü 0.32 promil alkollü olarak araç kullanırken trafik kazası yapmıştır. Davacı ....... vekili, kazanın alkolün etkisiyle meydana geldiğini ileri sürerek (zarar gören 3.kişilerin zararını giderdikten sonra) sigortalısına rücu talebinde bulunmuştur. Ancak yukarıda açıklanan ilkelere göre oluşan hasarın salt alkolün etkisi altında oluşup oluşmadığının saptanması gerekir. Bu konuda mahkemece inceleme yapılmamış, davalının kanındaki alkol oranı dikkate alınarak dava reddedilmiştir.Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu durumda mahkemece, aralarında nöroloji ve trafik uzmanı bulunan bilirkişilerden oluşacak, İstanbul Teknik Üniversitesi veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurum veya kuruluşlardan seçilecek bilirkişi kurulundan, olayın oluş şekli, yol, hava, gün durumu ve dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka unsurların da etkili olup olmadığının, sürücülerin olaydaki kusur durumlarının, zarar gören araçta meydana gelen gerçek zarar miktarının tespiti hususlarında ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 19/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.