2. Hukuk Dairesi 2021/3459 E. , 2021/4558 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar, nafakalar, ziynet alacağının reddi ile terfik kararı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Davacı-davalı erkek reddedilen ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde;
Kabul edilen ziynet alacağı miktarı 71.000,00 TL. olup, karar tarihindeki kesinlik sınırı 78.630,00 TL."yi aşmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-a maddesi gereğince temyiz sınırının altında kaldığı için kesindir. Açıklanan nedenle, davalı-davacı erkeğin, ziynet alacağına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacı-davalı erkeğin yatırım amaçlı evlilik birliği içinde aldıkları takılara ilişkin 35.000 TL’lik alacak davasının tefrik edilmesine yönelik hükümle ilgili temyiz dilekçesinin incelemesinde;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca “Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar” temyiz edilemez. 02.12.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 44. maddesi ile 6100 sayılı Kanuna eklenen Ek madde 1 uyarınca temyiz parasal sınırlarınır (HMK m. 341, 362). Vergi Usul Kanunu"nun mükerrer 298. maddesine göre her yıl tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması öngörülmüştür. Karar tarihi itibariyle bu miktar “78.630,00 TL” olarak belirlenmiştir.
Somut olayda, davacı-davalı erkeğin 35.00,00 TL tutarındaki mal rejimi tasfiyesine konu alabilecek evlilik birliği içinde edilen ziynet alacağı davasının tefrik edilmesine karar verilmiş olup, bölge adliye mahkemesince davanın tefrikine dair verilen karar kesindir. Bu nedenle, erkeğin mal rejimi tasfiye alacağına konu davasının tefrik edilmesine yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
3-Davacı-davalı erkeğin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
4-Mahkemece, inceleme tarihi itibariyle idrak çağında bulunan ortak çocuk 2011 doğumlu ..."in velayeti konusunda görüşlerine başvurulmadan karar verilmiştir. Velayet düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "Üstün yararı" (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m. l;TMK m. 339/1, 343/K 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Velayet düzenlemesi kamu düzenine ilişkin olup re"sen araştırma ilkesi geçerlidir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Bu nedenle ortak çocuk ...’in bizzat ya da istinabe yoluyla eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istediği konusunda bilgilendirilerek, velayet hakkındaki tercihinin hakim tarafından kendilerinden sorulması (Yargıtay HGK 16.03.2012 tarih, 2011/2-884 esas ve 2012/197 karar ile 22.01.2014 tarih, 2013/2-2085 esas ve 2014/30 karar sayılı kararları) ve gerektiğinde psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı niteliğindeki uzman veya uzmanlardan (4787 sayılı Kanun m. 5) adı geçen ortak çocuğun anne ve baba yanındaki barınma ve yaşama koşullarını da değerlendirir içerikte sosyal inceleme raporu alınması ve tüm deliller birlikte değerlendirilip ebeveynlerinden hangisi yanında kalmalarının menfaatlerine olacağı tespit edilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (4.) bentte gösterilen sebeplerle bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda (3.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeple ziynet alacağı ile davaların ayrılma kararına yönelik temyiz dilekçelerinin REDDİNE, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 07.06.2021 (Pzt.)