Ceza Genel Kurulu 2013/302 E. , 2015/25 K.- TASARLAYARAK KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNA TEŞEBBÜS
- HÜKMÜN KANUNİ VE YETERLİ GEREKÇE İÇERMEMESİ
- TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) (765) Madde 450
- TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) (765) Madde 62
- TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) (765) Madde 65
- TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) (765) Madde 59
- TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) (765) Madde 463
- CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 193
- CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 196
- CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 34
- CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 230
- 1982 ANAYASASI (2709) Madde 141
"İçtihat Metni"Tasarlayarak kasten öldürme suçuna teşebbüsten sanıklar C.. Ç.. ve O.. Y.."ın lehe kabul edilen 765 sayılı TCK’nun 450/4, 62, 65/3 ve 59. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin, Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 23.11.2005 gün ve 107-295 sayılı hükmün sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 31.12.2007 gün ve 7122 -9957 sayı ile;
"1- Yargılandığı suçtan tutuklu bulunmayan sanıklara duruşma gününü bildirir davetiye çıkartılmadan hüküm kurulması suretiyle CMK’nun 193 ve 196. maddelerine aykırı davranılması,
2- Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK’nun 34 ve 230. maddelerine aykırı olarak hükmün gerekçesiz bırakılması" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesince 14.04.2008 gün ve 84-137 sayı ile sanıkların önceki hükümde olduğu gibi cezalandırılmalarına karar verilmiştir.
Hükmün sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 20.07.2011 gün ve 5330-4915 sayı ile;
"Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların suçlarının sübutu kabul, takdiri cezayı azaltıcı sebebinin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre usul bozmasına uyularak verilen hükümlerde bozma ve eleştiri nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık Cengiz müdafiinin eksik incelemeye sübuta, sanık Orhan müdafiinin bir sebebe dayanmayan ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle,
Sanık Cengiz’in maddi bulgular ve tanık anlatımlarının da doğruladığı ilk ifadelerine göre; sanık Orhan grubu ile mağdur Müslüm’ün (Gövde Mustafa-Levent) dahil olduğu grup arasında husumet olup, sanık Orhan’ın bu husumet nedeniyle mağduru öldürmek istediği ve her iki tarafı tanıyan sanık Cengiz’den mağduru gördüğü zaman haber vermesini istediği, sanık Cengiz’in de kabul ettiği, olaydan bir gün önce sanığın mağduru evine çağırdığı, mağdur evden ayrıldıktan sonra sanık Orhan’a haber verdiği, Bej Murat 124 ile gelen sanık Orhan ve diğerlerinin mağdura yetişememesi nedeniyle eylemlerini gerçekleştiremedikleri, sanık Cengiz’in ertesi gün mağdur’un kendisini almaya geleceğini sanık Orhan’a haber vermesi üzerine, olay günü diğer sanıkların sanık Cengiz’in evi etrafında dolaşıp daha sonra sanık Cengiz"in evine gelip bekledikleri ve evdeki aile fertlerinin bir kısmını ve komşuları gönderdikleri, mağdur gelmeden önce sanıkların bahçeye, avluya ve duvar arkasına saklanarak bekledikleri, mağdur arabası ile geldiğinde araçtan inmeden sanık Cengiz’i çağırdığı, sanık Cengiz’in balkondan mağduru içeri davet ettiği sırada, arabanın içinde bulunan mağdura doğru sanık Cengiz, Orhan ve arkadaşlarının silahla ateş ettikleri, yaralanan mağdurun kaçarak kurtulduğu, olay yerinde ele geçen kovanların tek silahtan atıldığı, 7,65 tabancanın ise tutukluluk yaptığı, kanlı olarak ele geçen tabancanın mağdura ait olduğu olayda,
Mahkemenin kabul ve gerekçesinde; tüm sanıkların birlikte mağdura ateş ettikleri ancak mağdurdaki yaraların hangi sanığın atışı sonucu meydana geldiği belirlenemediğinin kabul edilmesi karşısında, sanıklar Cengiz ve Orhan’ın eylemlerine uyan 765 sayılı TCK’nun 450/4, 62, 463 ve 59. maddeleri ile 5237 sayılı Yasanın 82/1-a, 35, 62. maddeleri ile karşılaştırılarak sonucuna göre lehe hükmün uygulanması gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde, 765 sayılı TCK’nun 450/4, 62, 65/3, 59. maddeleri uyarınca hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 12.12.2011 gün ve 405-473 sayı ile;
"Bozulan hükmün gerekçesinde lehe yasa uygulaması yönünden gerekli karşılaştırmanın yapıldığı ve buna göre lehe 765 sayılı TCK hükümleri doğrultusunda hüküm tesis edildiği" gerekçesiyle direnerek önceki hükümdeki gibi karar vermiştir.
Bu hükmün de sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.03.2013 gün ve 185077 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanıkların tasarlayarak kasten öldürme suçuna teşebbüsten cezalandırılmalarına karar verilen olayda, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar hakkında 765 sayılı TCK’nun 65/3. maddesinin mi, yoksa aynı kanunun 463. maddesinin mi uygulanacağının belirlenmesine ilişkin ise de; yerel mahkeme direnme hükmünün kanuni ve yeterli gerekçe içerip içermediği hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınması gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanıkların tasarlayarak kasten öldürme suçuna teşebbüse yardımda bulunmaktan cezalandırılmalarına ilişkin hükmün, Özel Dairece eylemlerinin faili belli olmayacak şekilde tasarlayarak kasten öldürme suçuna teşebbüs olduğu gerekçesiyle bozulduğu ancak yerel mahkemece bu bozma nedeninden farklı olarak lehe kanun değerlendirilmesi yapıldığı gerekçesiyle önceki hükmünde direndiği anlaşılmaktadır.
Anayasamızın 141 ve 5271 sayılı CMK’nun 34. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının gerekçeli olması zorunludur. Yasal, yeterli ve geçerli gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açacağında şüphe yoktur. Nitekim Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş uygulamalarına göre de, bir karar bozulmakla tamamen ortadan kalkacağından, yerel mahkeme tarafından CMK’nun 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca yeniden usulüne uygun olarak hüküm kurulması, bunun yanında direnmeye ilişkin gerekçenin de gösterilmesi gerekmektedir.
İnceleme konusu dosyada, Özel Dairenin bozma nedenine yönelik olarak açıklayıcı bir direnme gerekçesi yazmadan direnme kararı veren yerel mahkeme, kanuni direnme nedenlerini kararda göstermemiş, bozma kararına niçin uymadığını denetlenebilir düzeyde açıklamamıştır.
Bu itibarla, yerel mahkemenin direnme hükmünün geçerli, kanuni ve yeterli gerekçe içermemesi isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.12.2011 gün ve 405-473 sayılı direnme kararının geçerli, kanuni ve yeterli gerekçe içermemesi isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.03.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.