
Esas No: 2015/1164
Karar No: 2019/15
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/1164 Esas 2019/15 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 4. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 47-147
Konut dokunulmazlığının ihlali suçundan sanık ..."nun TCK"nın 116/4 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Gökçebey Asliye Ceza Mahkemesince verilen 29.09.2010 tarihli ve 47-147 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yüksek 4. Ceza Dairesince 20.11.2013 tarih ve 29533-29049 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 20.05.2015 tarih ve 59983 sayı ile;
"Yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesi ile Cumhuriyet Başsavcılığımız arasındaki uyuşmazlık, katılanın temyiz aşamasında şikâyetten vazgeçmesi, sanık ile anlaştığını, sanığın kendisinin maddi ve manevi zararlarını giderdiğini beyan etmesi karşısında uzlaşma hususunun tekrar taraflara sorulması gerekip gerekmediğine ilişkindir.
Şöyle ki; Geceleyin konut dokunulmazlığını ihlal etme suçunun kovuşturulması şikâyete bağlı olmamakla beraber, CMK"nın 253/1-b-1. bendi gereğince uzlaşma hükümlerine tabidir. Her ne kadar 2. Ceza Dairesinin 29.03.2010 tarihli bozma ilamına uyulmasından sonra sanık uzlaşmak istemiş ise de katılan taraf uzlaşmak istememiş bunun üzerine mahkemece mahkûmiyet hükmü kurulmuş, bu kez temyiz aşamasında katılanlar 09.05.2011 tarihli dilekçe ile şikâyetten vazgeçtiklerini beyan eden bir dilekçe vermişler, bu dilekçede sanık ile anlaştıklarını, sanığın maddi manevi zararlarını karşıladığını beyan etmişler, ancak Yargıtay Yüksek 4. Ceza Dairesi bu dilekçeyi konut dokunulmazlığını bozma suçu için dikkate almayarak hükmü onamıştır. Katılan taraf uzlaşma iradesini hükümden sonra ortaya koymuştur. Sanık ve katılan tarafın yeniden duruşmaya çağrılarak uzlaşmak isteyip istemediklerinin sorulması ve uzlaşmaları halinde davanın düşmesine karar verilmesi gerektiği," gerekçesiyle itiraz yoluna başvurmuştur.
CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 4. Ceza Dairesince 05.11.2015 tarih ve 15429-37253 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında kasten yaralama suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece bozulmuş, inceleme dışı mağdur Cemil Kahveci ve sanık sıfatıyla mağdur Ali Kahveci hakkında hakaret suçundan verilen beraat hükümleri temyiz edilmeksizin kesinleşmiş ve mağdur hakkında sanık sıfatıyla kasten yaralama suçundan verilen kesin adli para cezasına yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmiş olup, itirazın kapsamına göre inceleme sanık hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; kovuşturma evresinde uzlaşmayı kabul etmeyen mağdurun, hükümden sonra temyiz aşamasında şikâyetinden vazgeçip sanık ile anlaştığını beyan etmesi hâlinde uzlaşma hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağının yeniden değerlendirilmesine gerek olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Mağdurun soruşturma evresinde “Müşteki-şüpheli” sıfatıyla kollukta verdiği ifadesine ilişkin 24.04.2006 tarihli tutanağa göre; “CMK 253. madde uyarınca kendisine yüklenen suçun uzlaşma kapsamında kaldığı, suçu ve fiilden doğmuş olan maddi ve manevi zararları gidermeyi kabul ettiği taktirde hakkında dava açılmayacağı bildirildi” şeklinde ihtarda bulunulduğu, ancak mağdurun uzlaşmayı kabul edip etmediğine ilişkin bir beyanın alınmadığı,
Mağdurun soruşturma evresinde “Şüpheli” sıfatıyla Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği ifadesine ilişkin 24.04.2006 tarihli tutanağa göre; “TCK 73, CMK 253. madde uyarınca kendisine yüklenen suçun uzlaşma kapsamında kaldığı, suçu ve fiilinden doğmuş olan maddi ve manevi zararın tümünü veya bunun büyük bir kısmını ödemeyi veya zararları gidermeyi kabul ettiği taktirde hakkında kamu davası açılmayacağı bildirildi.” şeklinde ihtarda bulunulması üzerine mağdurun uzlaşmak istediğini belirttiği,
Mağdur Ali’nin kovuşturma evresinde “Sanık” sıfatıyla alınan beyanı sırasında; CMK’nın 253. maddesinin ikinci fıkrasındaki uzlaşma hükümleri okunup anlatılarak hem kendisine isnat olunan hem de mağduru olduğu suçlar yönünden uzlaşmayı kabul edip etmediğinin sorulduğu, mağdurun uzlaşmak istemediğini beyan ettiği,
İlk hükmün Yargıtay 2. Ceza Dairesince 29.03.2010 tarih ve 8343-9595 sayı ile konut dokunulmazlığının ihlali suçu yönünden uzlaştırma işlemlerinin yapılması gerektiğinin gözetilmemesi nedeniyle bozulması sonrası mağdurun; “Yargıtay bozma ilamına uyulsun, ben karşı taraf ile uzlaşmak istemiyorum.” dediği,
Mağdur ile inceleme dışı mağdur Cemil"in hükümden sonra 09.05.2011 tarihinde Mahkemeye birlikte gönderdikleri dilekçede; aradan geçen zaman zarfında sanıkla anlaştıklarını, tüm maddi ve manevi zararlarının karşılandığını ve bu nedenle sanıktan davacı ve şikâyetçi olmadıklarını belirterek kamu davasının düşürülmesini talep ettikleri,
Sanık ...’nun aşamalarda; mağdur ile uzlaşmak istediğini belirttiği,
Anlaşılmıştır.
Uzlaştırma kurumu, uyuşmazlığın yargı dışı yolla ve fakat adli makamlar denetiminde çözümlenmesini amaçlayan bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Uzlaştırma; bu kapsama giren suçlarda, fail ve mağdurun suçtan doğan zararın giderilmesi konusunda anlaşmalarına bağlı olarak, devletin de ceza soruşturması veya kovuşturmasından vazgeçmesi ve suçun işlenmesiyle bozulan toplumsal düzenin barış yoluyla yeniden tesisini sağlayıcı nitelikte bir hukuksal kurumdur.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 73. maddesinin 8. fıkrasında, "Suçtan zarar göreni gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olup, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı bulunan suçlarda, failin suçu kabullenmesi ve doğmuş olan zararın tümünü veya büyük bir kısmını ödemesi veya gidermesi koşuluyla mağdur ile fail özgür iradeleri ile uzlaştıklarında ve bu husus Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından saptandığında kamu davası açılmaz veya davanın düşürülmesine karar verilir" hükmü ile uzlaşma kurumuna, aynı tarihte yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK"nın 253, 254 ve 255. maddelerinde ise, uzlaşmanın şartları, yöntemi, sonuçları, kovuşturma aşamasında uzlaşma ile birden fazla failin bulunması hâlinde uzlaşmanın nasıl gerçekleşeceğine ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle, 5237 sayılı TCK"nın 73. maddesinin başlığında yer alan “Uzlaşma” ibaresi metinden çıkarılmış, 45. maddesiyle de aynı maddenin 8. fıkrası yürürlükten kaldırılmış, yine 24 ve 25. maddeleri ile CMK"nın 253 ve 254. maddeleri değiştirilmiştir.
5271 sayılı CMK"nın 5560 sayılı Kanun"un 24. maddesi ile değiştirilen 253. maddesinde uzlaşmanın kapsamı;
"(1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:
a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar.
b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),
2. Taksirle yaralama (madde 89),
3. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
4. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234),
5. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239)
Suçları.
(2) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerekir.
(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez" şeklinde belirlenmiş iken, 09.07.2009 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanun’un 8. maddesiyle CMK"nın 253. maddesinin üçüncü fıkrasına "Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz" cümlesi eklenmiş,
02.12.2016 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile yapılan değişiklikle madde başlığı "Uzlaştırma" olarak değiştirilmiş ve;
"(1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:
a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar.
b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),
2. Taksirle yaralama (madde 89),
3. Tehdit (madde 106, birinci fıkra),
4. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
5. Hırsızlık (madde 141),
6. Dolandırıcılık (madde 157),
7. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234),
8. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239),
suçları.
c) Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar.
(2) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerekir.
(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez. Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz" şeklinde kapsamı genişletilmiştir.
Görüldüğü gibi, 6763 sayılı Kanun ile uzlaştırma kapsamındaki suçların sayıları artırılmış, TCK"nın 106. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen tehdit, aynı Kanun’un 141. maddesinde düzenlenen hırsızlık ve 157. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçları uzlaştırma kapsamına alınmış, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlara ilişkin sınırlama kaldırılmıştır. Mağdurun veya suçtan zarar görenin, gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar yönünden ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar da uzlaştırma kapsamına dahil edilmiştir.
6763 sayılı Kanun ile getirilen yeniliklerden biri de uzlaştırmanın kimler tarafından ve nasıl yapılacağına ilişkindir. Anılan Kanun’la, CMK’nın 253. maddesine eklenen 24 ve 25. fıkralarda;
“(24) Her Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde uzlaştırma bürosu kurulur ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısı ile personel görevlendirilir. Uzlaştırmacılar, avukatların veya hukuk öğrenimi görmüş kişilerin yer aldığı, Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen uzlaştırmacı listelerinden görevlendirilir. Uzlaştırmacı, hazırladığı raporu, tutanakları ve varsa yazılı anlaşmayı büroya gönderir. Uzlaştırma süreci sonunda soruşturma dosyaları, uzlaştırma bürosunda görevli Cumhuriyet savcıları tarafından sonuçlandırılır.
(25) Uzlaştırmacıların nitelikleri, eğitimi, sınavı, görev ve sorumlulukları, denetimi, eğitim verecek kişi, kurum ve kuruluşların nitelikleri ve denetimleri ile uzlaştırmacı sicili, uzlaştırmacılar ve eğitim kurumlarının listelerinin düzenlenmesi, Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde kurulan uzlaştırma bürolarının çalışma usul ve esasları, uzlaştırma teklifi ile müzakere usulü, uzlaştırma anlaşması ve raporda yer alacak konular ile uygulamaya dair diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar, Adalet Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.” hükümlerine yer verilmiştir.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren CMK’nın "Mahkeme tarafından uzlaştırma" başlıklı 254. maddesi;
"(1) Kamu davasının açılması halinde, uzlaşmaya tâbi bir suç söz konusu ise, uzlaştırma işlemleri 253 üncü maddede belirtilen usule göre, mahkeme tarafından da yapılır.
(2) Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde davanın düşmesine karar verilir" şeklinde iken, 19.12.2006 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun’un 25. maddesi ile;
"(1) Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, uzlaştırma işlemleri 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre, mahkeme tarafından yapılır.
(2) Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde; sanık hakkında, 231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır" biçiminde değiştirilmiş,
02.12.2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile CMK"nın 254. maddesinin birinci fıkrası;
"Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir" şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Bütün bu düzenlemeler göz önüne alındığında, gerek 5560 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önce, gerekse 5560 ve 6763 sayılı Kanunlarla yapılan değişiklikler sonrası uzlaştırmanın, asıl olarak soruşturma evresinde yapılması gereken bir işlem olduğu, ancak uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması hâllerinde kovuşturma aşamasında da mümkün olduğu kabul edilmelidir.
Uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması hâlinde uzlaştırma hükümlerinin uygulanması gerekmekte olup uzlaşma başarıyla gerçekleşir ve edim bir defada yerine getirilirse kamu davasının düşmesine karar verilecektir.
Uyuşmazlık konusuyla bağlantılı oalrak CMK"nın 253. maddesinin 5. fıkrasında; “Uzlaşma teklifinde bulunulması halinde, kişiye uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukukî sonuçları anlatılır”,
16. fıkrasında; “Uzlaşma teklifinin reddedilmesine rağmen, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören uzlaştıklarını gösteren belge ile en geç iddianamenin düzenlendiği tarihe kadar Cumhuriyet savcısına başvurarak uzlaştıklarını beyan edebilirler” ve
18. fıkrasında ise; “Uzlaştırmanın sonuçsuz kalması halinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemez.” hükümleri ile,
05.08.2017 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 30145 sayılı “Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği”nin 26. maddesinde; "Kovuşturma evresinde uzlaştırmanın uygulanabileceği hâllerde, yapılan uzlaşma teklifinin reddedilmesine rağmen hüküm verilinceye kadar sanık ile mağdur, katılan veya suçtan zarar görenin aralarında uzlaşmaları halinde; taraflarca niteliğine uygun düştüğü ölçüde Ek-3’te yer alan Uzlaştırma Raporu Örneği"ne uygun bir uzlaşma belgesi düzenlenir ve mahkemeye sunulursa, hâkim bu belgeyi 25 inci maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen kıstaslara göre inceler ve değerlendirir."
Düzenlemesine yer verilmiştir.
Uzlaşma teklifinde bulunulması hâlinde muhataplara uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmelerinin hukukî sonuçlarının anlatılması gerekmektedir. CMK"nın 253. maddesinin onaltıncı fıkrasında; uzlaşma teklifinin reddedilmesine rağmen soruşturma evresinde en geç iddianamenin düzenlendiği tarihe kadar tarafların kendi aralarında anlaşarak Cumhuriyet savcısına başvurmaları halinde uzlaşma hükümlerinin uygulanabileceğinin belirtilmesine karşın, kovuşturma evresinde uzlaşma teklifinin reddedilmesi halinde tarafların kendi aralarında yaptıkları uzlaşmanın geçerli olup olamayacağı ve uzlaşma geçerli ise uzlaşma işlemlerinin hangi aşamaya kadar yapılabileceği hususunda CMK"nın 253 maddesinde herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak “Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği” nin 26. maddesinde; sanık ile mağdur, katılan veya suçtan zarar görenin en geç hüküm tarihine kadar aralarında uzlaşmaları hâlinde bu durumun mahkemece değerlendirilmesinin gerektiği belirtilmiştir. Kovuşturma evresinde tarafların kendi aralarında yaptığı uzlaşma hükümleriyle ilgili olarak kanun ile yönetmelik arasında çelişki bulunduğu öğretide bazı yazarlar tarafından ileri sürülmüş ise de; gerçekte böyle bir çelişkinin mevcut olmadığı net bir şekilde görülmektedir. Zira CMK"nın 253 maddesinin 16 fıkrasında soruşturma evresinde tarafların kendi aralarında yaptıkları uzlaşma işlemiyle ilgili düzenlemeye yer verilmesine karşın, kovuşturma evresindeki tarafların kendi aralarında yaptıkları uzlaşma işlemiyle ile ilgili herhangi bir düzenlemeye yer verilmemesi nedeniyle, yönetmeliğin 26 maddesi ile kanundaki boşluk doldurulmuştur. Kaldı ki Yönetmelikte böyle bir hüküm olmasa dahi, CMK"nın 253. maddesinin 16. fıkra hükümlerinin, ceza muhakemesi hukukunda çok istisnai olarak kabul edilen kıyas yolu ile kovuşturma evresindeki uzlaşma işlemlerine de uygulanması mümkün olabilirdi. Yönetmelik bir anlamda uygulamadaki tereddütleri gidermiştir. Uzlaştırma kurumunu, uyuşmazlığı yargı dışı yolla ve fakat adli makamlar denetiminde çözümlemeyi amaçlayan bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak benimseyen kanun koyucunun, soruşturma evresindeki uzlaşmayı soruşturma evresinin sona erdiği iddianamenin düzenlenme tarihi ile sınırlarken, kovuşturma evresinin sona erdiği hüküm tarihinden sonra ki bir tarihte tarafların özgür iradeleri ile olsa da gerçekleşen uzlaşma işlemine izin vermesi beklenemez. Zaten böyle bir kabul, davaların bir an önce ve hakkaniyete uygun bir şekilde sonuçlanmasını amaçlayan uzlaştırma müessesenin düzenleniş amacına ve Ceza Muhakemesi Hukukunun ruhuna da aykırı olacaktır. Mevcut yasal düzenlemeler dikkate alındığında; usulüne uygun teklif sonrası kovuşturma sonuçlanıncaya kadar uzlaşma sağlanamamış ise tekrar uzlaşma yoluna gidilmesi mümkün değildir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Zonguldak ilinde çalışması nedeniyle sadece hafta sonlarını Gökçebey İlçesi Karapınar köyündeki evinde geçiren mağdurun, her zaman geldiği günden bir gün önce olay gecesi saat 23.00 sıralarında evine gelerek kapıyı çaldığında, kapının açılmaması nedeniyle bir süre bekledikten sonra evinin yan tarafında oturan ve babası olan inceleme dışı mağdur Cemil"in evine gittiği, burada konuşurlarken eşi olan tanık Selma’nın kapıyı açması üzerine babası Cemil ile birlikte tekrar kendi evine giderek eşine evde kimsenin olup olmadığını sorduğunda; eşi olan tanığın “Kimse yok.” şeklinde cevap vermesine karşın, evde birisinin olduğundan şüphelenerek üst kata çıktıklarında merdivenlerde karşılaştıkları sanık ile aralarında meydana gelen kavga sonucunda sanık hakkında mağdura yönelik konut dokunulmazlığının ihlali suçundan kamu davasının açıldığı,
Sanığın tüm aşamalarda mağdurla uzlaşmak istediğini belirttiği, mağdurun ise soruşturma evresinde kolluktaki ifadesinde uzlaşmaya ilişkin bir beyanın bulunmadığı, Cumhuriyet savcılığında “Şüpheli” sıfatıyla alınan savunması sırasında kendisine yükletilen suçlar açısından uzlaşma ihtarında bulunulduğu ve uzlaşmak istediğini belirttiği, kovuşturma evresinde “Sanık” sıfatıyla dinlendiği sırada CMK’nın 253. maddesinin ikinci fıkrasındaki uzlaşma hükümleri okunup anlatılarak hem kendisine isnat olunan hem de mağduru olduğu suçlar yönünden uzlaşmayı kabul edip etmediğinin sorulduğu, mağdurun bu uzlaşma teklifini kabul etmediği, ilk hükmün temyiz edilmesi üzerine uzlaştırma işlemlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi gerekçesiyle bozulmasından sonra da uzlaşma teklif edilen mağdurun yine uzlaşmak istemediğini beyan ettiği, ancak hükümden sonra inceleme dışı mağdur ile birlikte Mahkemeye gönderdikleri dilekçede aradan geçen zaman zarfında sanıkla anlaştıklarını, tüm maddi ve manevi zararlarının karşılandığını ve bu nedenle sanıktan davacı ve şikâyetçi olmadıklarını belirterek kamu davasının düşürülmesini talep ettiklerinin dosya kapsamından anlaşılması karşısında;
Uzlaşmaya tabi olan TCK’nın 116. maddesinin dördüncü fıkrasındaki gece vakti konut dokunulmazlığının ihlâli suçundan yargılanan sanığın aşamalardaki uzlaşma talebine rağmen mağdurun kovuşturma evresinde usulüne uygun uzlaşma teklifini kabul etmemesi nedeniyle uzlaşma girişiminin olumsuz sonuçlanması, CMK"nın 254 maddesinde kovuşturma evresindeki uzlaştırma işlemlerinin CMK"nın 253 maddesindeki esas ve usule göre mahkeme tarafından yapılacağının belirtilmiş olması, anılan maddenin 16. fıkrası ile soruşturma evresinde tarafların kendi aralarında yapacakları uzlaşma işlemlerini soruşturma evresinin sona erdiği iddianame tarihi ile sınırlanmış olması, aynı fıkranın kıyas yolu ile kovuşturma evresindeki uzlaşma işlemlerine de uygulanabileceği gibi “Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği”nin 26. maddesinin kovuşturma evresindeki uzlaştırma işlemlerini hüküm tarihi ile sınırlamış olması ve CMK’nın 253. maddesinin on sekizinci fıkrasında uzlaştırmanın sonuçsuz kalması durumunda tekrar uzlaşmaya gidilemeyeceği şeklinde düzenlemeye yer verilmesi birlikte değerlendirildiğinde kovuşturma sonuçlandırıldıktan sonra kanun yolu aşamasında taraflar arasında uzlaşma iradesinin ortaya çıktığından bahisle tekrar uzlaştırma yoluna gidilemeyeceği kabul edilmelidir.
Bu itibarla haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 17.01.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.