Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/4514 Esas 2016/4955 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/4514
Karar No: 2016/4955
Karar Tarihi: 19.04.2016

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/4514 Esas 2016/4955 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2016/4514 E.  ,  2016/4955 K.
"İçtihat Metni"



Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-

Davacı alacaklı vekili, borçlu davalı ... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı ve hakkındaki takipleri sonuçsuz bırakmak için dava konusu taşınmazı diğer davalı ..."ya devrettiğinden bu devre ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davacı ... vekili, aciz belgesinin olmadığını,borçlu ile müvekkilinin ticari alışverişi olduğunu taşınmazın alacağa mahsuben alındığını haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu, duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, aciz belgesinin dava açarken sunulmadığı ve kesin sürede de ibraz edilmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
1-İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Tasarrufun iptali davasını elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunan alacaklı açabilir. (İİK.m.277) Bu husus, dava şartı olup, hâkim görevi gereği doğrudan gözetmek zorundadır. Ancak, bu eksiklik yargılamanın her aşamasında hatta temyiz aşamasında dahi giderilebilmesi mümkündür.
Somut olayda, borçlunun mernis adresi dışında bir adresi saptanmadığı, bu adreslere yapılan tebligatlarda şahsın adresten ayrıldığının belirtildiği ve Tebligat Kanunu"nun 21.maddesine göre tebliğin yapıldığı görülmektedir. Borçlunun haciz yapılacak adresi tesbit edilememiştir. Borçlu adına kayıtlı araçlar üzerinde hacizlerin, olduğ bankalarda mevduatının olmadığı, babasından kalan taşınmaz üzerinde bu dava konusu alacak dışında 11 adet haczin olduğu ve alacağı karşılmayacağı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, aciz halinin varlığı sabit iken mahkemece, aksi düşüncelerle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykıdır.
2-Kabule göre, borçlu hakkında alınmış bir aciz vesikası olmadığı ve İİK"nun 105.maddesi kapsamında yapılmış bir haczin de bulunmadığından bu dava koşulununda gerçekleşmediği anlaşıldığından davanın ön koşul yokluğundan reddini karar verildiğine göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2.maddesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şeklinde nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi de hatalı olmuştur.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 19/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.