3. Hukuk Dairesi 2017/15783 E. , 2017/17740 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dava dilekçesinde, davalı ile 10 yıldır evli olduklarını, bu evliliklerinden iki çocuklarının olduğunu, davalının yaklaşık iki ay önce evi terkederek başka bir kadınla yaşamaya başladığını, kendisinin çalışmadığını, akraba ve komşuların yardımı ile geçinmeye çalıştığını belirterek kendisi için aylık 500 TL, çocukları için 500 TL olmak üzere toplam 1000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı duruşmalara katılmamış, cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, davanın kabulü ile, davacının geçimi için aylık 500 TL yoksulluk nafakası ve müşterek çocukların her biri için 250"şer TL"den 500 TL iştirak nafakası olmak üzere toplamda 1.0000,00 TL iştirak ve yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Dava, ayrı yaşamda haklılık nedenine dayalı olarak açılmış, tedbir nafakası talebine ilişkindir.
Medeni yargılama hukukunda egemen olan taraflarca getirme ilkesine göre, davanın sebebini oluşturan vakıaların getirilmesi taraflara yüklenmiş bir ödevdir. Buna karşılık bu vakıaları mümkün olan bütün hukuki görüş açılarından inceleme ve hukuku uygulama görevi ise hâkime yüklenmiştir. Hâkim, tarafların hukuki sebepleri hiç belirtmemiş ya da yanlış belirtmiş olması ile bağlı tutulmamıştır. Bu sayede, tarafların hukuku bilgisizliklerinden zarar görmeleri engellenmiştir.
Nitekim, 6100 sayılı HMK"nun 33.maddesi ve 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı YİBK"na göre, olayları izah taraflara, kanunları resen uygulamak ve dolayısıyla hukuki nitelendirmede bulunmak hakime ait bir görevdir. Hakimin hukuki nitelendirmede bulunma görevine ilişkin muhtelif kararlar mevcuttur. (YHGK 11.4.2007, 2007/12-179 E.-2007/198 K.), (YHGK 19.1.1974; YHGK 1.5.1991)
TMK.nun 197.maddesinde düzenlenen tedbir nafakası, boşanma ve ayrılık davası açılmadan önceki dönemde evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin taraflarca yerine getirilmemesi, birlikte yaşamaya ara verilmesi halinde ve reşit olmayan çocuklar yararına hükmedilen nafakadır. TMK"nın 175.maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakası, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın, kusuru daha ağır olmamak kaydı ile geçimi için diğer taraftan talep edebileceği; iştirak nafakası ise, TMK"nın 182/2. maddesinde düzenlenen velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve giderlerine gücü oranında katıldığı nafakadır.
Somut olayda, davacı taraf dava dilekçesinde; aylık 1000,00 TL tedbir nafakası talebinde bulunmuştur. Buna karşın mahkemece, hüküm kısmında davacı ve çocukları lehine takdir edilen nafaka, yoksulluk ve iştirak nafakası olarak nitelendirilmiş, gerekçeli kararda yoksulluk ve iştirak nafakası şartlarına ilişkin değerlendirmeler yapılmış ve yine davacı kadının yoksulluğa düşeceğinin tespit edildiği belirtilmiş olup, bu yönüyle yoksulluk ve iştirak nafakası şartlarına göre yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
O halde mahkemece, davacının talebinin tedbir nafakasına istemine yönelik olduğu göz önüne alınarak, tüm deliller incelenmek sureti ile davacının ayrı yaşamakta haklı olup olmadığı değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.