Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/652
Karar No: 2021/308
Karar Tarihi: 18.03.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/652 Esas 2021/308 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/652 E.  ,  2021/308 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bursa 3. Tüketici Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar her iki taraf vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili 03.02.2014 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı banka nezdinde kullandığı konut kredisi çerçevesinde dosya masrafı adı altında haksız şekilde 3.000TL tahsil edildiğini, bu bedelin iadesi gerektiğini, ayrıca konut kredisinin tamamının kapatılması sırasında erken ödeme cezası alındığını, bunun da hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek 3.000TL dosya masrafı ile (miktarı belirtilmeksizin) erken ödeme cezasının dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 03.07.2014 tarihli dilekçeyle, 1TL ekspertiz ücreti ve 350,00TL ipotek ücreti de talep edilerek toplam 3.351TL alacağın haksız kesintilerin ödeme tarihlerinden itibaren faizi ile birlikte tahsil edilmesi yönünde davayı ıslah etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili; kesintilerin usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme Kararı:
    6. Bursa 3. Tüketici Mahkemesinin 09.07.2014 tarihli ve 2014/367 E., 2014/1528 K. sayılı kararı ile; 3.000TL dosya masrafı kesintisi yönünden davanın haklı ve yerinde olduğu ancak dava dilekçesi içeriğine göre davanın belirsiz alacak davası olarak açılmadığı ve fazlaya ilişkin hakların da saklı tutulmadığı gözetildiğinde ıslahla talep sonucunun arttırılmasının mümkün olmadığı, böyle olunca 03.07.2014 tarihli dilekçenin dikkate alınamayacağı gerekçesiyle dava kısmen kabul edilerek 3.000TL’nin dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Yerel Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
    8. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince 02.12.2014 tarihli ve 2014/43159 E., 2014/38117 K. sayılı karar ile; birinci bentte davalının tüm itirazları reddedildikten sonra ikinci bentte “…Dava tüketici kredisinden doğan alacak istemine ilişkindir. Davacı kredi kullanımı sırasında banka tarafından kendisinden yapılan kesintilerin hangi kalemlerinin haklı olduğunu hangilerinin haksız olduğunu bilmeksizin müddeabihi belirlemiş, bankadan toplanan belgeler sonrasında tespit edilen meblağ üzerinden davasını ıslah etmiş olup 6100 sayılı Yasa"nın yürürlüğe girmesinden sonra açılan davanın belirsiz alacak davası mahiyetinde olduğu, bu halde ıslah talebinin de değerlendirilmesi gerektiği göz önüne alınmadan ıslahın usule uygun yapılmadığı gerekçesi ile bu kısım yönünden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirmiştir…” şeklindeki gerekçeyle karar davacı yararına bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. Mahkemenin 06.04.2015 tarihli ve 2015/141 E., 2015/394 K. sayılı kararı ile; ilk karar gerekçeleri tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının konut kredisi sözleşmesi çerçevesinde “dosya masrafı” ve “erken ödeme cezası” tahsil edilmesinin haksız olduğu iddiasıyla bu kesintilerin iadesi istemiyle açtığı ve fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğuna ilişkin açıklamada bulunmadığı davada, dava dilekçesinde açıkça talep edilmeyen “ekspertiz ücreti” ve “ipotek ücreti” adı altında aynı sözleşme çerçevesinde kesilen bedellerin ıslah dilekçesiyle dava değerine dâhil edilerek tüm alacağın ödeme tarihlerinden itibaren faizi ile tahsilinin istenmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

    III. ÖN SORUN
    12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlığın sadece 03.07.2014 tarihli dilekçe ile talep edilen, ekspertiz ve ipotek ücreti toplamından oluşan 350,00TL tutarındaki alacak istemine ilişkin bulunması karşısında direnme kararına karşı temyiz yolunun miktar yönünden açık olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmış ve değerlendirilmiştir.

    IV. GEREKÇE
    13. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 450. maddesiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için, HMK’da geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
    Bu bağlamda HMK’nın geçici 3. maddesi;
    “(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
    (2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 444 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez (Değişik fıkra: 22.07.2020 tarihli, 7251 s. K. m.47).
    (3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.”
    hükmünü içermektedir.
    14. Yukarıdaki madde metninden, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun"un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun"la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 444. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça anlaşılmaktadır.
    15. Bilindiği üzere, 21.07.2004 tarihli ve 25529 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarihli ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden HUMK’nın 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanun"lara göre katsayı artısı uygulanarak bu sınırlar arttırılmıştır.
    16. Direnme kararının verildiği 2015 yılı itibariyle bu miktar 2.080TL’dir.
    17. 16.07.1981 tarihli ve 2494 sayılı Kanun’un geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanun"un yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla, dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.
    18. Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, yerel mahkemenin, Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
    19. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; konut kredisi sözleşmesi çerçevesinde dosya masrafı ve erken ödeme cezası adı altında davalı banka tarafından kesilen bedellerin iadesi istemiyle açılan davada, davacı 03.07.2014 tarihli dilekçesi ile 1TL ekspertiz ücreti ve 350,00TL ipotek ücretini de dava değerine dâhil etmiş ve toplam 3.351TL’lik alacağın ödeme tarihlerinden itibaren faizi ile tahsilini talep etmiş, mahkemece yalnızca dava dilekçesinde talep edilen 3.000TL yönünden dava kabul edilmiş, sair istemler reddedilmiştir. Davalı vekilinin temyiz itirazları Özel Dairece tümüyle reddedilmiş olup 3.000TL’lik istem yönünden karar kesinleşmiş, bu bölüm Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık dışında kalmıştır. Direnme yalnızca Özel Dairenin davacı lehine bozmaya konusu ettiği, ıslahla talep edilen 351,00TL’ye ilişkindir.
    20. Bu hâlde, Özel Daire ve Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık sadece 350,00TL’ye ilişkin olup bu miktar, direnme kararının verildiği tarih itibariyle temyiz incelemesinde kesinlik sınırının altında kaldığından davacı vekilinin uyuşmazlık noktasına ilişkin temyiz itirazlarının Hukuk Genel Kurulu önünde incelenmesi mümkün bulunmamaktadır. Ne var ki davacının ilk karara karşı temyizinde de dile getirdiği faiz başlangıcının dava tarihi değil ödeme tarihinden hesaplanması gerektiğine yönelik temyiz itirazları henüz Özel Dairece incelenmemiş olup hükmün bu yönden denetlenebilmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
    21. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, davacının 351,00TL’lik alacak istemi yanında aynı dilekçe ile alacağın tamamı yönünden faiz başlangıcını da değiştirdiği, Özel Dairenin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarını henüz açıkça karara bağlamadığı, Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık noktası itibariyle dava değeri 351,00TL ise de tüm alacak üzerinden hesaplanması gereken faiz talebi yönünden inceleme yapılması gerektiğinden temyiz dilekçesinin kesinlikten reddine karar verilemeyeği, Kurulun 351,00TL yönünden ihtilafı çözümleyip uyuşmazlık dışı olan faiz konusu yönünden temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyayı Özel Daireye göndermesi gerektiği yönünde ileri sürülen görüş açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
    22. Sonuç olarak, davacı vekilinin Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık noktasına ilişkin temyiz isteminin miktar itibariyle reddine, 3.000TL’lik alacağın tabi olacağı faiz başlangıcı tarihine ilişkin ıslahla talep edilen istem yönünden temyiz itirazları incelenmek üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekmiştir.

    V. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlere göre;
    Davacı vekilinin Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık noktasına ilişkin temyiz dilekçesinin miktar itibariyle REDDİNE,
    Hukuk Genel Kurulu incelemesi dışında kalan sair temyiz itirazları incelenmek üzere dosyanın ÖZEL DAİREYE GÖNDERİLMESİNE,
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440/III-1. maddesine göre, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 18.03.2021 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.


    KARŞI OY

    Temyiz kesinlik sınırının düzenlendiği HUMK 427. maddeye göre alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, hükümde asıl istemin kabul edilmeyen kısmı maddedeki kesinlik sınırı olarak gösterilen miktarın üstünde ise hükmün temyiz edilmesi mümkündür. Bu durumda davalı için kesinlik sınırı aleyhine hükmedilen miktara göre, davacı için ise hükümde reddine karar verilen talepleri toplamına göre belirlenmelidir.
    Madde kesinlik sınırını alacağın tamamının dava edilmesi hâlinde kabul veya reddine karar verilen miktarlara göre belirlediğinden bu kalemlerden bir kısmının temyiz edilmemiş olması hâlinde dahi hükmün kesin olup olmadığı temyiz edilen kısma bakılarak değil, hükmün tamamındaki kabul veya reddedilen kısma bakılarak belirlenecektir. Çünkü madde kesinlik sınırının temyiz dilekçesindeki miktarlara göre değil hükümdeki miktarlara göre belirleneceğini düzenlemiştir.
    Hukuk Genel Kurulunun 01.02.2012 T. 2011/13-625 E. 2012/27 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere; dosya daha önce temyiz incelemesinden geçmiş ve bir kısım talepler yönünden temyiz edilmeyerek veya temyiz itirazları reddedilerek usuli kazanılmış hak doğmuş veya kısmi kesinleşme olmuş ise bu kalemler yeni hükümde yer almış olsa bile temyizinde hukuki yarar olmadığından bu miktarlar hariç tutularak kesinlik sınırı belirlenmelidir.
    Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kuralla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece 3.000TL alacağın tahsiline dair verilen hükmün taraflarca temyizi üzerine davalının tüm temyiz itirazları reddedilmiş, davacı yönünden ise sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmeksizin ıslaha konu 351,00TL’lik bölüm yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek hüküm bozulmuştur.
    Önceki karar ve direnme kararı davacı tarafından hem reddine karar verilen 351,00TL’lik bölüm yönünden hem de faiz başlangıcına ilişkin olmak üzere kabul edilen 3.000TL’lik bölüm yönünden temyiz edilmiştir. 3.000TL’lik bölüme ilişkin temyiz, bu alacağın ferine ilişkin ise de temyiz kesinlik sınırında feri olan faiz miktarı değil, alacak aslı miktarı olan 3.000TL esas alınmalıdır. Özel Daire tarafından 3.000TL’lik bölüm yönünden temyiz itirazlarının incelendiğini gösterir şekilde sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmediği gibi bozma kararı da verilmemiştir. Bu durumda önceki temyiz incelemesinde 3.000TL’lik bölüm yönünden temyiz itirazları incelenmemiş durumda olduğu için temyiz itirazlarının Özel Dairece inceleneceği bu bölümün de temyiz kesinlik sınırında dikkate alınması sadece direnmeye konu edilen 351,00TL’lik miktara bakılarak sonuca gidilmemesi gerekir.
    Hüküm bir bütün olarak bakıldığında temyiz edilebilir sınırda iken incelemenin Hukuk Genel Kurulunca ve Özel Dairece yapılacağı kısımlar ayrı ayrı düşünülerek hükmün bir kısmı veya tamamının kesin olduğu şeklinde bir sonuca varılması kişinin mahkemeye erişim hakkını engelleyen bir sonuç ortaya çıkaracağından bu yorum adil yargılanma hakkıyla da bağdaşmayacaktır.
    Davacının temyize konu edebileceği miktar 2015 yılı için temyiz kesinlik sınırı olan 2.080,00TL"nin üstünde olduğundan hüküm kesin olmayıp temyiz incelemesi yapılması gerektiği hâlde, incelemenin Hukuk Genel Kurulunca yapılacağı direnmeye konu 351,00TL’lik miktar esas alınmak suretiyle direnme kararının temyizi yönünden hükmün kesin olduğu yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi