17. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/12506 Karar No: 2016/4947 Karar Tarihi: 19.04.2016
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/12506 Esas 2016/4947 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2014/12506 E. , 2016/4947 K. "İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı alacaklı vekili, borçlu davalı ... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı ve hakkındaki takipleri sonuçsuz bırakmak için dava konusu bağımsız bölümleri önce kardeşi davalı ..."ya o da diğer davalılar ... ve davalı ..."e devrettiğinden bu devirlere ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalılar ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçelerinde haksızca açılan davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece, toplanan delillere göre, aciz halinde olan borçlunun borcun doğmundan sonra, kardeşine yaptığı tasarrufun İİK"nun 278, maddesine göre bağış niteliğinde olup iptali gerektiğinden davalı ... aleyhine açılan davanın kabulüne diğer davalı şirket ve davalı ..."in kötüniyeti ispatlanmadığından bahisle diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı, davalı ... ve .... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Tasarrufun iptali davasını elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunan alacaklı açabilir. (İİK.m.277) Bu husus, dava şartı olup, hâkim görevi gereği doğrudan gözetmek zorundadır. Ancak, bu eksiklik yargılamanın her aşamasında hatta temyiz aşamasında dahi giderilebilmesi mümkündür. Somut olayda, borçlu adresinde yapılmış bir haciz ve dolayısı ile İİK"nun 105 maddesi kapsamında aciz belgesi niteliğinde alınmış bir belge olmadığı gibi borçlu hakkında alınmış kati aciz belgesi de sunulmamıştır. Davacı banka mahkemenin kabulünün aksine aciz belgesi sunması zorunlu olmayan kurumlardan olmadığından ve takip konusu krediler 2003 yılından sonra 2006 yılında verildiğinden aciz belgesi sunulması zorunludur. (Bankacılık Yasası Geçici 13. Maddesi) Bu durumda, aciz halinin varlığı ispat edilmeyen borçlu hakkında açılan davanın ön koşul yokluğundan tümden reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile davalı ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 19/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.