
Esas No: 2014/344
Karar No: 2014/4116
Karar Tarihi: 27.03.2014
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/344 Esas 2014/4116 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bergama 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 29/11/2012
NUMARASI : 2012/87-2012/409
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 14.03.2012 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 29.11.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkindir.
Davacı, 1.. ada 1.. parsel sayılı taşınmazda oturduğunu, davalının komşu aynı ada 1.. parsel sayılı taşınmaz üzerindeki bahçesine sacdan levha yapmak suretiyle bahçeye bakan penceresinin tamamen kapanmasına sebep olduğunu, sacdan levhanın kal’i suretiyle elatmanın önlenmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, dava konusu sac levhanın davacıya ait oda penceresi önündeki bölümünün kesilip açılması suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ve katılma yolu ile davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Hükmü temyiz eden davalının temyiz dilekçesi, davacı vekiline usulüne uygun olarak 20.12.2013 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davacı vekilince 10 günlük yasal süre geçirildikten sonra 10.01.2014 tarihinde katılma yolu ile temyiz isteminde bulunduğu anlaşıldığından HUMK"nın 433/2. maddesi gereğince süresi geçirilen davacının temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2-Hükmü temyiz eden davalının temyiz itirazlarına gelince;
TMK m. 683 deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nın "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Taşınmaz malikinin katlanma yükümlülüğü tamamen mülkiyetin içeriğinden doğmaktadır. Mülkiyet geniş haklar, buna bağlı yetkilerin yanında, söz konusu ödevlerle birlikte bir bütündür. Anayasanın 35. maddesinde de mülkiyet hakkının kamu yararına sınırlandırılabileceği ve mülkiyet hakkının toplum yararına aykırı kullanılamayacağı öngörülmüştür.
Somut olaya gelince, davacı ve davalıya ait evler yan yana, birbirlerine çok yakın durumda olup, davalı sac levhayı kendi taşınmazına, aralarındaki boşluğa gelecek şekilde yerleştirmiştir.
Davacının, kendi 1.. ada 1..parsel sayılı taşınmazına davalının sınırına kadar ev inşa etmesi nedeniyle, çekilen sac levha yüzünden komşuluk hukuku bakımından katlanma yükümlülüğünün aşıldığını söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır. Bu sebeple, davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin süresinde olmayan temyiz isteminin REDDİNE, temyiz harcının istek halinde iadesine, (2) numaralı bent uyarınca davalının temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde davalı tarafa iadesine, 27.03.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.