13. Hukuk Dairesi 2016/28688 E. , 2019/4301 K.
"İçtihat Metni"......
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, avukat olduğunu, davalının talebi üzerine ... 9. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2013/886 esas sayılı dosyasında davalının avukatlığını yaptığını, davalı ile arasında 14.10.2014 tarihli ücret sözleşmesi imzalandığını, anılan dosya sonuçlanıp kesinleşmesine rağmen davalının avukatlık ücretini ödemediğini, ücretinin tahsili için başlattığı takibin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 17.500,00-TL kabul edilen asıl alacak miktarı üzerinden takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle ... 12. İcra Müdürlüğü"nün 2015/18398 esas sayılı dosyadaki takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, vekalet ücreti alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan 14.10.2014 tarihli avukatlık ücret sözleşmesinin 9. maddesinde; "Sözleşme ücreti avukata net olarak ödenecektir. KDV, stopaj vb. giderler müvekkil tarafından ayrıca karşılanacaktır." düzenlenmesi yer almaktadır. Anılan düzenleme gereğince vekalet ücreti için KDV hesaplaması da yapılması gerekirken, bu hususun dikkate alınmaması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
3-İİK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci ve üçüncü bentlerde açıklanan nedenlerle kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren ... gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
......