14. Hukuk Dairesi 2019/2873 E. , 2020/3222 K.
"İçtihat Metni"14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 20/03/2012 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 17/10/2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerinin 7 parsel sayılı taşınmazda, 6 daire 2 adet iş yerinden oluşan binanın sahibi olduğunu, komşu 6 parsel sayılı taşınmazın maliki olan davalının, kendi parselinde bina yapmak amacıyla temel kazarken gerekli tedbir ve önlemleri almayarak müvekkilinin binasına zarar verdiğini, binanın eğildiğini ve tahliye edildiğini, binanın kullanılamayacağının tespiti halinde binanın yıkılıp yeniden yapılması bedelinin, binanın güçlendirme yapılarak kullanılabileceğine karar verilmesi halinde 45.000,00TL güçlendirme giderlerinin ve binada meydana gelen 45.952,00TL değer kaybının, fırın işletmesinde meydana gelen 30.000,00TL maddi tazminat ve yoksun kalınan karın, 1.300,00TL maddi tazminatın davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında binanın yıkılması halinde tazminat talebini 225.000,00TL, fırın için 6 aylık kira bedelinin 15.000,00TL ve 6 daire için 1.800,00TL olarak davasını ıslah etmiştir.
Davalı vekili, davacının binasının 47 yıllık bina olduğunu, hasar olmasa dahi meydana gelebilecek bir depremde yıkılabileceğini, davacılara ait binanın zarar görmesinde müvekkilinin ve inşaatında yapılan hafriyat çalışmasının bir kusurunun bulunmadığını, taleplerin yersiz olduğunu, şayet tazminata hükmedilecek ise tazminat miktarının 24.10.2011- 24.11.2011 tarihleri arasındaki dönem için hesap edilmesi gerektiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 45.952,00TL değer kaybının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair verilen ilk kararın davacılar vekili ile davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 17.05.2016 tarihli 2015/1167 Esas, 2016/5985 Karar sayılı ilamıyla "Dosya içerisindeki bilirkişi raporları değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, mahkeme hakimi tarafından teknik bilgiyi gerektiren bir konuda bilirkişi yerine geçerek, yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir." gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş, karar düzeltme istemi reddedilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü ile; davacılara ait 532 ada 7 No"lu parselde bulunan altında 2 dükkanı olan 3 katlı ve 6 daireli kargir apartmanın kullanılamayacak durumda olduğunun tespitine, davalıdan 67.941,60TL zarar bedelinin tahsili ile davacılara tapudaki hisseleri oranında ödenmesine, 1.800,00TL kira kaybının davalıdan tahsili ile davacıların hisseleri oranında ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı tarafın diğer taleplerinin reddine, karar verilmiştir.
Hükmü davacılar vekili temyiz etmiştir.
Somut olayda mahkemece, yapılan keşifler sonucunda düzenlenen 25.02.2013 tarihli ilk bilirkişi raporunda, binanın eski haline gelip gelemeyeceğinin gerekli teknik ve laboratuvar incelemeleri yapılarak belirlenebileceği, güçlendirme maliyeti binanın yeniden inşa edilme maliyetine yaklaşıyor ya da geçiyor ise yıkım kararı verilmesi gerektiği, güçlendirme yapılarak bina oturulabilir hale getirilebiliyorsa güçlendirme projesinin hazırlanması ve uygulanmasının gerektiği, %50 yıpranma payı düşülerek binanın değerinin 226.472,00TL olduğu, yıkımı halinde değerinin arsa payı hariç 225.000,00TL olduğu, 6 adet dairenin aylık kira değerinin 1.800,00TL olduğu belirtilmiştir.
13.12.2013 tarihli İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşan ikinci bilirkişi heyeti raporunda 25.02.2013 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen husus ve görüşlerin, gerek kapsam ve gerekse detay bakımından prensip olarak kabul edilebilir olduğu belirtilmiştir.
21.04.2014 tarihinde düzenlenen üçüncü bilirkişi heyet raporunda ise zorunlu bir durum olmadıkça hasar görmüş, deforme olmuş 47 yıllık binada güçlendirme yapılarak oturulmasının, zaten deprem kuşağında bulunan riskli bölgede bulunması nedeniyle güçlendirme yapılmasının sağlıklı bir sonuç vermeyeceği, yetkili makamlarca incelenip yıkım kararı verilerek yeniden, yeni teknoloji ve hesaplarla yapılmasının en sağlıklı yol olduğu belirtilmiş, yıpranma payı %50 olarak tayin ve hesabı yapılarak taşınmazın değerinin 226.472,00TL olduğu, 6 adet dairenin aylık kiralarının 1.800,00TL olduğu belirtilmiştir.
24.04.2013 tarihli Isparta Kalite Kontrol Laboratuvarına hazırlatılan ve dosyaya sunulan raporda; binanın bu kadar riskli duruma gelmesinde yan parselde yapılan hafriyat kazısı sırasında bina temeline verilen hasarın katkısının oldukça fazla olduğu, yapılan zemin iyileştirme uygulamasının binayı eski haline getirmesinin mümkün görünmediği, güçlendirme maliyetinin net olarak hesaplanması için proje hazırlanması ve maliyet hesabı yapılması gerektiği, ancak tecrübe ve tahminlerine göre güçlendirme maliyetinin bina değerinin % 50"sini geçeceği, binanın güçlendirilmesinin ekonomik açıdan uygun olmayacağı bildirilmiştir.
Buna göre mahkemece yaptırılan her üç bilirkişi raporunda aynı doğrultuda tespit yapılarak görüş bildirildiği, dosyaya ibraz edilen son raporun da bu raporları desteklediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında alınan raporlarda davacılara ait binanın güçlendirme yapılarak kullanılamayacağı, bilimsel verilerle açıklanmış olduğundan, mahkeme tarafından davacı tarafın yaptığını söylediği güçlendirme masraflarının zarardan tenkisi ile bilirkişi raporlarına aykırı zarar miktarının hüküm altına alınması doğru değildir. O halde davalının kendi taşınmazında yaptığı temel kazısı sırasında davacının binasına vermiş olduğu zararın bilirkişi tarafından belirlenen tutarının hüküm altına alınması gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.