10. Hukuk Dairesi 2015/6329 E. , 2016/10575 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, işkazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahibine bağlanan peşin değerli gelirler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücûan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davalı ... hakkında davanın açılmamış sayılmasına, davalı ...Denizcilik isimli şirket yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili ile davalılardan ... Gemi İnş. A.Ş., ..., ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dava, zararlandırıcı olay sonucu vefat eden sigortalının hak sahibine bağlanan peşin değerli gelirler nedeniyle Kurum zararının davalılardan teselsül hükümleri gereğince rücûan tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. ve 87"nci maddeleridir.
Davalı ...Denizcilik Taş. Gemi .... Tic. A.Ş."nin sahibi olduğu ... isimli geminin bakım ve onarım işinin bir bütün olarak 08.01.2003 tarihli sözleşme ile ... Gemi İnş. A.Ş. verildiği, ... Gemi İnş. A.Ş. 14.01.2003 tarihli sözleşme ile ... Gemi İnş. Müh. Hiz. San. Ltd. Şti. verildiği, işi alan ... Gemi Ltd. Şti. ve ... Gemi Ltd. Şti. aralarında yaptıkları protokol ile işi üstlendikleri, 09.04.2003 tarihinde geminin bakım ve onarım işinin ...tersanesinde yapımı sırasında işi üstlenen ... Gemi İnş. Ltd. Şti. işçisi ... güverteden ambara amercans tipi merdivenlerden inerken dengesini kaybederek 10 metre yükseklikten ambar zemine düşerek vefat ettiği, olaya ilişkin alınan kusur raporunda davalı ...Denizcilik Taş. Gemi .... Tic. A.Ş. %20 oranında, davalı .... A.Ş. % 28 oranında, davalı ... Gemi Ltd. Şti. ve ... Gemi Ltd. Şti. müşterek %30 (bu kusurun %2"sinin ... Gemi A.Ş. yetkilisi Hikmet Çorbacı %2"sinin
... Gemi ortağı ...) oranında, davalı tersane iş emniyet şefi ... %2 oranında, kazazede sigortalı ... %20 oranında kusurlu bulunulduğu, Mahkemece, davacı kurum tarafından davalı ... yönünden davayı takip etmediklerini belirtiklerinden açılmamış sayılmasına, davalı ... sahibi ...Denizcilik A.Ş. eser sözleşmesi ile bakım ve onarım işini bir bütün olarak davalı ... isimli şirkete verdiği gerekçesiyle davalı ...Denizcilik A.Ş. yönünden davanın reddine, diğer davalıların %80 oranında kusurlu olduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle 506 sayılı Kanunun ”Üçüncü kişinin aracılığı” başlıklı 87"nci maddesinin irdelenmesi gereği bulunmaktadır. Anılan madde, “Sigortalılar üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bununla sözleşme yapmış olsalar bile, bu kanunun işverene yüklediği ödevlerden dolayı, aracı olan üçüncü kişi ile birlikte asıl işveren de sorumludur. Bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran üçüncü kişiye aracı denir” hükmünü içermektedir. Bu maddeye göre aracı (alt işveren) kavramı, her şeyden önce, asıl işverenin varlığını, bir başka işverenin asıl işverene ait işin bir bölümünü yapmayı üstlenmesini ve asıl işverene ait iş yerinde veya iş yerinin bir bölümünde iş alanın kendi adına sigortalı çalıştırmasını gerektirir. Asıl işveren; yukarıda anılan kanunun 4"üncü maddesi hükmüne göre, sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişi olup, asıl-alt işveren ilişkisi için, iş yerinde asıl iş sahibinin de işçi çalıştırıyor olması gerekir. İşverenden alınan iş, işverenin sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir iş yeri olarak değerlendirilebilecek nitelikte ise, işi alan kimse aracı değil, bağımsız işverendir. Öte yandan, alınan iş, işverenin asıl işinin bölüm ve eklentilerindeki işin bir kesimi veya yardımcı işler kapsamında bulunmalıdır. Diğer bir anlatımla, bir işverene ait iş yerindeki üretim sürecine, başka bir işverenin dahil olması durumunda “aracıdan” söz edilebilecektir. Asıl işverenden alınan iş, onun sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşımaktaysa, işi alan kimse alt işveren değil, bağımsız işveren sayılacaktır.
Bu açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde, davacı kurum tarafından davalı ... yönünden davayı takip etmediklerini belirtiklerinden bu davalı yönünden açılmamış sayılması ile davalı ... sahibi ...Denizcilik Taşımacılık ve Gemi .... Tic. A.Ş. 08.01.2003 tarihli sözleşme ile davalı .... A.Ş."ye geminin bakım ve onarım işinin bir bütün olarak verdiği işveren sıfatının bulunmadığı bu yönlerde mahkemece yapılan tespitler isabetli ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda gemi sahibi davalı ...Denizcilik Taşımacılık ve Gemi .... Tic. A.Ş."nin %20 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, Mahkemece, bu kusur raporu doğrultusunda karar verildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun oluşa uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Bu bakımdan; davalı ... sahibi ...Denizcilik Taşımacılık ve Gemi .... Tic. A.Ş."nin kusurunun ve sorumluluğunun bulunmadığı dikkate alınarak iş güvenliği ve işçi sağlığı konularında uzman bilirkişilerden oluşacak kuruldan, 506 sayılı Kanunun 26., 4857 sayılı Kanunun 77., İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd. maddelerine uygun olarak düzenlenmiş, ilgililerin kusur oran ve aidiyetlerini belirten rapor alınmalı, raporlar arasında çelişki doğduğu takdirde giderilmeli; böylelikle tarafların kusur durumu belirlendikten sonra ise açıklanan ilkeler doğrultusunda tazminine olanak bulunan kısmı belirlenerek sonucuna göre karar verilmelidir.
2-Zamanaşımı defi davanın esası hakkında her türlü muameleye manidir. Bu sorun halledilmeden davanın esası incelenemez. (11.01.1940 tarihli 15/70 sayılı İçt. Bir. Kararı) Borcu ortadan kaldırmamakla birlikte, yerine getirmekten kaçınma yetkisi veren
zamanaşımı defi, ancak, bunu ileri süren taraf yönünden sonuç doğurmakta, bir başka anlatımla, Mahkemece, kendiliğinden gözetilemeyen zamanaşımı defi, yasal süresinde ileri sürüldüğü takdirde değerlendirmeye alınabilmektedir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesinin birinci fıkrasında işverenin sorumluluğu, ikinci fıkrasında ise üçüncü kişilerin sorumluluğu düzenlenmiştir. Zararlandırıcı sigorta olayında; devlet adına sosyal güvenlik kanunlarını uygulanmakla görevli Sosyal Güvenlik Kurumu birinci kişi, risklerin gerçekleşmesi halinde sigortalının ya da hak sahiplerinin Kurumdan yardım görmesi için primleri ödeyen işveren ikinci kişi konumundadır. Bunun dışında kalanlar üçüncü kişi olarak tanımlanmaktadır.
Borçlar Kanununun 332/1. maddesinde belirtilen işçi-işveren arasındaki akde aykırılık eylemleri ve bu çevrede maddenin 2. fıkrası gereğince işverenin akde aykırı davranışları (işçi sağlığı ve iş güvenliğinin gerektirdiği önlemlerin alınmaması vs.) sonucu, 26/1. maddeyle vaki ilişkilendirme, bir bakıma akde aykırı hareketten doğan tazminat davaları hakkındaki hükümlere tabii olmakla; zamanaşımının, işverenler açısından Borçlar Kanununun 125. maddesine göre belirlenmesi gerektiği gözetildiğinde on yıldır.
Zararlandırıcı sigorta olayına neden olan 3. şahıslar yönünden; üçüncü kişi ile sigortalı arasında akdi bir ilişki söz konusu olmayıp 506 sayılı Kanununu 26/2 maddesi ile Borçlar Kanununa yollamada bulunulduğundan, Borçlar Kanunun 60. maddesinde öngörülen bir ve on yıllık haksız fiil zamanaşımı süresinin uygulaması gerekir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler ile iş kazasının 9.4.2003 tarihinde gerçekleştiği, dava tarihinin 24.1.2012 tarihi olduğu dikkate alınarak, süresinde zamanaşımı itirazında bulunan davalı üçüncü kişi ... yönünden zamanaşımı defi yönünden bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu ve özellikle yöntemince düzenlenmeyen hatalı kusur raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekili ve temyiz eden davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda temyiz eden davalılara iadesine, 27.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.