Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/1138 Esas 2016/10573 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/1138
Karar No: 2016/10573
Karar Tarihi: 27.06.2016

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/1138 Esas 2016/10573 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2016/1138 E.  ,  2016/10573 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi :İş Mahkemesi


    Dava, rücûan tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkeme, bozma ilâmına uyduktan sonra yaptığı yargılama sonucu davanın kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davacı Kurum vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 04.02.1948 gün ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına baktığımızda; ıslahın, iyiniyetli tarafın, davayı açtıktan veya kendisine karşı bir dava açıldıktan sonra öğrendiği olgularla ilgili yanlışlıklarını düzeltmesine, eksiklikleri tamamlamasına, bu çerçevede yeni deliller sunabilmesine olanak sağlayan bir kurum olduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki; taraflardan birine davanın herhangi bir aşamasında ıslah olanağı tanınması, davaların sonu alınamayacak şekilde uzamasına neden olmak gibi bir sakıncayı da içermektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 177’nci maddesinde ıslahın yalnızca tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği öngörüldüğüne ve temyiz faslında da, bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığına göre, Kanunun bu olanağı bir devre ve zaman ile sınırlandırdığı kabul edilmelidir. Dolayısıyla, 177’nci maddenin soyut iznine bakılarak, bu istisnai yolun bozmadan sonraki aşamalara da yaygınlaştırılması, bozmaya uyulmasıyla kazanılan hakları ihlal edebileceği gibi, davanın tamamen ıslah edildiği hallerde, işin sonuçlandırılmasını da güçleştirir. O halde, ıslahla ilgili kuralların, yargılamanın sadeliği, basitliği ve çabukluğunu amaçlayan diğer usul hukuku ilkeleriyle bağdaşacak şekilde yorumlanması; bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılması zorunlu olduğu hükmüne uyulan bozma ilamı sonrasında davacı vekilinin ıslah dilekçesi ile istemlerini artırdığı ve Mahkeme gerekçesinde ıslah dilekçesinin gözden kaçırıldığı belirtmiş ise de talep gibi karar verilmesinin hükmün sonucu itibariyle isabetli olduğu anlaşılmaktadır.
    Hak sahibi ..."a bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelirin 22.677,30TL olduğu, gelirden çıkması nedeniyle çıkma tarihine kadar 15.042,21TL fiili ödeme yapıldığı, kusur karşılığı talep edilebilecek miktarın 10.529,55TL olduğu, gerçek zarar, peşin sermaye değerli gelir ve fiili ödemeden hangisi düşük ise ona itibar edilmesi gerektiği, Mahkemece, gerçek zarar miktarı nazara alınmış ise de fiili ödeme miktarının daha düşük olduğu anlaşılmaktadır.
    Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle; 5510 sayılı Kanunun 54. maddesinin usulune uygun uygulanmamış ve hak sahibi ... yönünden düşük olan fiili ödeme miktarı dikkate alınmamış ise de ileride açılacak ek davada bu husus gözetilmesinin mümkün olmasına göre, yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıdan alınmasına, 27.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.