17. Hukuk Dairesi 2013/18572 E. , 2016/4915 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :.......Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu belediye otobüsünün, destek......."ın sürücüsü olduğu, destek ..."ın ise yolcu olarak bulunduğu motosiklete çarpması sonucu ikisinin de ölümüne neden olduğunu belirterek ıslah birlikte müteveffa ......"ın babası ... için 16.938,00 TL, annesi ... için 23.326,64 TL destekten yoksun kalma tazminatının, müteveffa ....."ın babası ... için 20.617,38 TL, annesi ... için 20.367,38 TL destekten yoksun kalma tazminatının, ayrı ayrı cenaze masraflarının, müteveffaların anne ve babaları için 50.000,00"er TL, kardeşleri olan diğer davacılar için de 30.000,00"er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 13.350,40 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve 200,00 TL cenaze masrafının, davacı ... için 18.661,31 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davacı ... için 20.367,38 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve 250,00 TL cenaze masrafının, davacı ... için 20.367,38 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davacılar ... ve ... için 20.000,00"er TL, davacılar ... ve ... için 4.000,00"er TL, davacılar ... ve ... için 25.000,00"er TL, davacılar ..., ... ve ...... için 5.000,00"er TL manevi tazminatın olay tarihi olan 23.08.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
O halde mahkemece, meydana gelen trafik kazası sonucu desteğin ölümü nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın meydana geliş şekli, davalıların sorumluluğunun niteliği, kusur oranları da gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, davacılar için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan miktarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 18/04/2016 gününde Üye ... ve Üye ..."ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Taraflar arasındaki davada davacıların maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne dair verilen kararın davalı ... vekili tarafından temyizinin sayın çoğunluk tarafından ilamın (1) nolu bendi gereğince reddine ilişkin karar aşağıda açıklanan gerekçelerle katılamıyoruz.
Davacılar vekili, davalı sürücü ..."nin olayda tam kusurlu olduğunu ileri sürerek maddi ve manevi tazminat talep etmişlerdir.
Mahkemece meydana gelen trafik kazasında davacılardan Gani ve ..."ın murisi motosiklet sürücüsü Ayhan"ın %20, davalı sürücünün ise %80 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de destek ....."ın yolcu olup olayda kusuru olmadığından kusur indirimi yapılmayan 02.04.2013 tarihli aktüer bilirkişi raporu gereğince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı......., 2918 sayılı Kanunun 85 ve 86.maddesi gereğince araç sürücüsünün kusuruna isabet eden oranda zarardan sorumludur.
Davacılardan ... ve ... motosiklette yolcu olan......ın mirasçısıdır.
Müteselsil sorumluluk, Kanundan doğan müteselsil borçluluğun bir türü olup aynı zararın oluşumunda rolü olan birden fazla kimsenin tazminatın tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu ve zarar görenin dilediği sorumludan tazminatın tamamını veya bir kısmını talep edebileceği sorumluluk türüdür.
Zarar gören, zararın tamamını veya bir kısmını dilediği sorumlu veya sorumlulardan talep edebilir.
Olay ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK 50.madde 1.fıkra hükmü "Birden ziyade kimseler birlikte bir zarar ika ettikleri takdirde müşevvik ile asıl fail ve fer"an medhali olanlar, tefrik edilmeksizin müteselsil mesul olurlar" şeklindedir.
Birden fazla kimseyi müteselsil sorumlu tutmak isteyen zarar gören, bu kimselere karşı dava açarken bu niyetini göstermesi, dava dilekçesinden müteselsil sorumlu tutmak istediği kişiyi göstermesi gerekir. Hakim tarafların iddia ve savunmalarıyla bağlı olup teselsülden yararlanma hakkı zarar görene ait olduğundan zarar gören bu hakkkı kullanmadıkça mahkeme onun yararına teselsül kuralını kendiliğinden uygulayamaz.
Dava dilekçesindeki ifadelerden davacının 818 sayılı BK"nın 50.maddesine göre birlikte sorumlu tutma niyeti anlaşılıyorsa müteselsil sorumluluğa hükmedilmelidir.
Ancak dava dilekçesinde davalı veya davalıların tam kusurlu olduğunu iddia ederek dava açan davacı sonradan dava dışı kişinin kusuruna isabet eden tazminat miktarının da müteselsil sorumluluk nedeniyle davalıdan tahsilini talep edemez.
Böyle bir talep HMK"nın 319. maddesi gereğince iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında değerlendirilmelidir.
Bu husus HGK"nın 24.6.1983 tarih 1981/9-533 Esas 1983/724 Karar sayılı kararı ile "Birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK."nun 50.maddesi ya da birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK"nun 51.maddesi uyarınca ve aynı Yasanın 142.maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi, sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebilir.
Ancak, aynı Yasanın 141.maddesi gereğince teselsül, ister yasadan, ister sözleşmeden doğmuş olsun, bu kuraldan yararlanma hakkı sadece zarara uğrayanın, daha geniş bir deyim ile alacaklınındır. Zarara uğrayan (alacaklı), bu hakkını kullanmadıkça, yani müteselsilen tahsil isteğinde bulunmadıkça, mahkeme resen onun yararına teselsül kuralını uygulayamaz. Çünkü Hakim istek ile bağlı olup, istek dışı karar veremez. Usulün 74.maddesi buna engeldir" şeklinde kabul edilmiştir.
Dava dilekçesinde sadece davalı ... ile diğer davalı sürücü ... arasındaki müşterek ve müteselsil sorumluluğa dayanılmış olup davacılar Hüseyin ve ..."ın desteği ....."ın yolcu olarak bulunduğu aracın olayda %20 oranında kusurlu bulunan sürücü yönünden müşterek ve müteselsil sorumluluk iddiasına dayanılmadığından davalının hesaplanacak tazminatın %80 oranındaki kusuruna isabet eden miktardan sorumlu tutulması gerekirken tazminatın tamamından sorumlu tutulmasına ilişkin kararın, bozulması gerektiği gerekçesi ile bozma ilamının (1) nolu bendindeki davalının temyiz itirazının reddine ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.