17. Hukuk Dairesi 2016/175 E. , 2016/4909 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :......Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazlı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davacının kaskoladığı aracın, davalıya ait rögar kapağına çarpması sonucu hasar gördüğünü, sigortalılarına 6.779,00 TL. hasar bedelini 05.12.2013"te ödediklerini belirterek bu bedelin ödeme tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, yol bakımından sorumlu Belediye"nin zarardan sorumlu olduğunu ve davanın husumetten reddi gerektiğini, kazanın oluşumunda kusurları olmadığını, rögar kapağının hangi kuruma ait olduğunun saptanması gerektiğini, hasar bedelinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile 6.588,00 TL"nin ödeme tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazla isteğin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, kasko sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının, 6102 sayılı TTK"nın 1472. maddesine dayanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK"nın 2. maddesinde "dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, Asliye Hukuk Mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir" düzenlemesine yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 4/1. maddesinde "her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı" düzenlemesi;
TTK"nın 16/2. maddesinde "kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin dahi tacir sayılacakları" düzenlemesi benimsenmiştir.Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re’sen) dikkate alınmalıdır.
Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; 22.03.1944 tarih, 37 Esas, 9 Karar sayılı (03.07.1944 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan) Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında "sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle halefiyet davası ticari dava sayılamaz. Bu dava aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur" ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.
Somut olaya bakıldığında; davacı ...nin sigortalısı....... tüzel kişi tacir olduğu gibi, davalı ... de 2560 sayılı Kanun"a göre faaliyetlerini özel hukuk hükümleri dahilinde yürüten ve TTK"nın 16/2. maddesi anlamında tacir sayılan tüzel kişidir. Bu durum karşısında, TTK"nun 3, 4, 5, 16/2 maddeleri ve 2560 sayılı Kanun hükümleri uyarınca davalı ..."nin tacir, davacının iddia ettiği olayın ise haksız fiil niteliğinde olduğu, dava konusu kazanın tacirler arası haksız fiil niteliğinde olduğu, davacının halefiyete dayalı olarak açtığı rücuen tazminat davasının ticari dava olduğu gözetilerek; Asliye Ticaret Mahkemesi"nin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre; davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 18/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.