4. Ceza Dairesi 2013/4052 E. , 2014/15587 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kişilerin huzur ve sükununu bozma
HÜKÜM : Düşme
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Sanık ..."a, yokluğunda verilen gerekçeli karar yöntemince tebliğ edilmesine rağmen hükmü temyiz etmemiş bulunması karşısında, şikayetten vazgeçmeyi zımnen kabul ettiği ve dolayısıyla sanık yararına olan şikayetten vazgeçmeyi kabule ilişkin usul kurallarına aykırılığın sanık aleyhine hükmün bozdurulması için O Yer Cumhuriyet Savcısına hükmü temyiz hak ve yetkisi vermeyeceği anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 309 ve 317. maddeleri uyarınca O Yer Cumhuriyet Savcısının tebliğnameye aykırı olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE, 07/05/2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
1-5237 sayılı TCY"nın 73 ncü maddesinin 6 ncı fıkrasında, “Kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçme onu kabul etmeyen sanığı etkilemez” düzenlemesi yer almalıdır.
Somut olaydaki suç, TCY"nın 123 ncü maddesindeki “kişilerin huzur ve sükununu bozma”dır. Bu suçla ilgili düzenlemede, TCY"nın 73/6 ncı maddesinde yer aldığı gibi “kanunda aksi yazılı olmadıkça” kavramında belirtilen şekilde, şikayetten vazgeçmenin sanığın kabulüne bağlı olmadığı biçiminde açık bir hükme yer verilmemiştir. Bu nedenle, TCY"nın 123 ncü maddesindeki suç kovuşturması şikayete tabi olup TCY"nın 73/6 ncı maddesi gereğince, şikayetten vazgeçme sanığın kabulüne bağlıdır.
2-Somut olayınında sanık tüm aşamalarda suçu inkar etmekte, tanıklar ise sanığın suçu işlediği yönünde açık bilgi sahibi değildir.
3-Sanığın huzurunda müşteki şikayetten vazgeçmiş ve sanığa sorulmamıştır.
4-Cumhuriyet Savcısı ise, sanığa şikayetten vazgeçmeye karşı diyeceği sorulmadığı gerekçesiyle hükmü temyiz etmiştir.
5-Sorun, TCY"nın 73/6 ncı maddesindeki düzenlemenin sanık lehine olup olmadığıdır.Konuyu değişik açılardan değerlendirmek mümkündür. Somut olay ve varılacak sonuç bakımından iki yönden değerlendirme yapmak gerekir.
A) Sanığın suçunu kabul etmesi veya ceza vermeye yeterli delil varsa, vazgeçmeye karşı diyeceğinin sorulmaması lehine olacaktır;
b) Buna karşın, sanık suçunu kabul etmez veya yeterli delil bulunmazsa, vazgeçmeye karşı diyeceğinin sorulmaması aleyhine olacaktır.
6-5271 sayılı CYY"nın 290 ve halen yürürlükte olan 1412 sayılı CYY"nın 309 ncu maddesindeki düzenleme, “sanığın lehine olan hukuki kaidelere muhalefet, sanığın aleyhine hükmün bozdurulması için Cumhuriyet Savcılığına bir hak vermez” biçimindedir.
Bu düzenlemenin başına “sadece” sözcüğünün eklenerek okunması gerekir (Yenisey, Feridun – Nuhoğlu, Ayşe: Ceza Muhakemesi Hukuk Ders Kitabı, Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları, Nisan 2014, S. 890-891)
Yukarıda açıkladığımız gibi, TCY"nın 73/6 ncı maddesindeki düzenleme, sanığın vazgeçmeyi kabul edip etmemesi bakımından, kabul etmeme halinde düşme kararı verilmeyeceğinden, bir başka deyişle, suç sabit olmadığı ve sanığın suçu kabul etmemesi karşısında, sadece sanığın lehine kabul edilemez. Hem lehe, hem aleyhe düzenleme var ve somut durum, sanığın suçu işlemediği yönündeki ısrarı karşısında, sanığın aleyhine sonuç doğurduğundan, 1412 sayılı Yasanın 309 ncu maddesi gereğince Cumhuriyet Savcısının temyiz yetkisini engelleyici durumdan söz edilemez.
7-Tüm bu nedenlerle, soruşturma ve kovuşturması şikayete tabi suçlarda, şikayetten vazgeçmeye karşı sanıktan diyeceğinin sorulmaması, her olay bakımından, sanık lehine yasa hükmüne muhalefet olarak kabul edilemez. Dolayısıyla, sanığa diyeceği sorulmadan verilen düşme kararının sanığa tebliğine rağmen sanığın kararı temyiz etmemesi, her halde vazgeçmeyi kabul ettiği anlamına gelmez.
8-Ceza yargılamasında gerçeğin bulunması esastır. Sanığın gerçekte suçu işlemediği, örneğin suçun işlediği tarihte fiziki olarak farklı yerde veya ülkede olduğunun sabit olmasına karşın, şikayetten vazgeçildi, kendisine sorulmadı ise de karar tebliğ edildiğine göre, temyiz edilmediğinden sonucuna katlanmalıdır, denilemez. Bu halde, derhal beraat kararı verileceğinden, 5271 sayılı CYY"nın 223 ncü maddesinin 9 ncu fıkrası gereğince düşme kararı verilemeyeceğinden, TCY" nın 73/6 ve 1412 sayılı CYY"nın 309 ncu maddelerindeki düzenlemelerden hareketle, sanık lehine hukuk kuralına muhalefetten söz edilemeyecektir. Bu gibi durumlarda tam tersine, sanık lehine hukuk kuralı sanık lehine hükmün bozdurulmasına engel oluşturacaktır.
Bir başka deyişle, TCY"nın 73/6 ncı maddesindeki düzenleme her halde (suç sabit olsa veya sabit olmasa bile), Cumhuriyet Savcısının temyizinin sanık lehine (örneğin sanık beraat etmeli şeklinde) olması halinde, sanığın aleyhine hükmün bozdurulması istemli olmayacağından (sanığın lehine temyiz olacağından), 1412 sayılı CYY"nın 309 ncu maddesi gereğince Cumhuriyet Savcısının temyiz isteminin reddine değil, kabulü ile sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
9-Cumhuriyet Savcısının temyiz ettiği tarihte sanığın temyiz hakkını kullanmadığı kabul edildiğinde, dosyadaki eksikliğin giderilmesi ve hakkını kullanabilmesi için sanığa tebliğin sağlanması düşünüldüğü ve bu arada sanığın hükmü temyiz ettiği farz edildiğinde, Cumhuriyet Savcısının temyizi geçerli kabul edilecektir. Yani, savcının temyiz yetkisini kullandığı tarihte sanığın temyiz etmiş olup olmamasına göre savcının temyizinin geçerli olup olmadığı değerlendirmesinde bulunulacaktır.
Oysa Cumhuriyet savcısı sanıktan bağımsız olarak kamusal taraftır. Bu kamusal taraf oluş nedeniyle, diğer taraflara (katılan ve sanığa) bağlı olmaksızın temyiz yetkisine sahiptir. Eğer, Cumhuriyet savcısının temyizini bu şekilde, sanığın temyiz etmemesine bağımlı kılarak değerlendirecek olursak, davanın kamusal yetki kullanan tarafını yasaya aykırı olarak yetkisiz hale getirmiş oluruz. O nedenle, şikayetten vazgeçmeye karşı sanığın diyeceğinin sorulmaması halinde Cumhuriyet savcısının temyiz yetkisinin kabul edilmesi ve kararın sanığa tebliği üzerine temyiz etmemesi halinde, savcının temyize yetkisiz olduğundan değil, şikayetten vazgeçmeyi içeren hükmün tebliğine karşın kararı temyiz etmemesi nedeniyle sanığın vazgeçmeyi kabul ettiği şeklinde yorum yapılarak, hükmün doğru olduğuna işaretle, onanması gerekir.
10-Diğer yandan, şikayetten vazgeçmeye karşı sanıktan diyeceğinin sorulmaması noktasından savcının temyizi ile sanığın “şikayetten vazgeçmeyi kabul etmiyorum, beraat etmem gerekir” şeklindeki temyizinin birlikte gerçekleşmesi halinde, savcının temyizini geçerli; buna karşın, sanığın hükmü temyiz etmemesi halinde savcının temyizini geçerli kabul etmemek mümkün değildir.
11-Cumhuriyet Savcısının temyiz ettiği tarih itibariyle temyize yetkisi vardır ve bu yetkinin sonradan (kararın sanığa tebliği üzerine temyiz etmemesi nedeniyle) geçersizliğinden söz edilemez. Savcının temyiz yetkisi ancak, temyiz sanık lehine olup, savcının temyiz isteminden açıkça vazgeçmesi ve sanığın savcının bu temyizden vazgeçmesini kabul etmesi halinde geri alınmış sayılabilir ve reddedilebilir (1412, m.295/1; 5271, m.266/1). Bunun dışında iddia makamının temyizinin reddedilmemesi gerekir. Çünkü, temyiz isteminin reddi nedenleri halen yürürlükte olan 1412 sayılı CYY"nın 317 nci maddesinde sayılmış ve somut olayımız bakımından açıkça temyiz isteminin reddine karar verileceği kabul edilmemiştir.
12-Temyiz ancak, hükmün yasaya aykırı olması nedenine dayalı olarak yapılabilir (1412, m.307/1). Hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması yasaya aykırılık olarak kabul edilmektedir (1412, m.307/2).
Somut olayımızda, şikayete tabi suç nedeniyle vazgeçmeye karşı sanıktan diyeceğinin sorulmaması (TCY, m.73/6) yasaya açıkça aykırılık oluşturduğundan, ortada yasaya uygun bir temyiz vardır. Bu temyizin geçersiz sayılarak reddine karar verilemez. Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin somut olayımız bakımından reddedilmesi, kamu adına yetkili olan iddia makamının yetkisiz bırakılmasıdır.
13-Dolayısıyla, somut olayımız bakımından, suçu kabul etmeyen, suç işlediği hususunda delil bulunmayan sanık lehine olan Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin; 1412 sayılı CYY"nın 309 ncu maddesi gereğince sanık lehine hukuk kuralına aykırı davranma sayılamayacağı, tam tersine sanık lehine olan bir kurala aykırılık sayılacağından, sanığın aleyhine hükmün bozdurulması şeklinde anlaşılmaması gerektiğinden, yüksek çoğunluğun Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin reddi yönündeki görüşüne iştirak edilmemiştir.