10. Ceza Dairesi 2020/16144 E. , 2021/6303 K.
"İçtihat Metni" Mahkeme :ISPARTA 6. Asliye Ceza Mahkemesi
Suç :Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm :Hükmün açıklanması suretiyle mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
1) Bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; hakkında 6545 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesi ve aynı Kanun"un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" kararı verilen sanığın, 5 yıllık denetim süresi içerisinde “hükümlü veya tutuklunun kaçması” suçunu işlediği gerekçesiyle hakkındaki “hükmün açıklanması” suretiyle mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmakla; sanık hakkında verilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararının, CMK’nın 231/5 ve devamı maddeleri uyarınca “genel hükümlere” göre değil, TCK’nın 191. maddesinde öngörülen “özel hükümlere” göre verildiği de dikkate alındığında, 5 yıllık denetim süresi içerisinde ancak “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçunu işlemesi halinde “hükmün açıklanmasına” karar verileceği gözetilmeden, yazılı şekilde denetim süresi içerisinde işlediği “hükümlü veya tutuklunun kaçması” suçu nedeniyle hükmün açıklanmasına karar verilmesi,
2) Sanık hakkında verilen mahkûmiyet kararında; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 141/3. CMK"nın 34. ve 230. maddeleri uyarınca hükmün gerekçesinde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin yazılması, kanıtların tartışılarak değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen kanıtlar ile mahkemece ulaşılan kanaatin, sanığın suç oluşturduğu veya oluşturmadığı sabit görülen fiilinin belirtilmesi ve bu fiilinin nitelendirilmesinin yapılması suretiyle infazı kabil bir hüküm kurulması gerekirken, gerekçesiz olarak hüküm kurulması,
3)Kabule göre de;
Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK"nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK"nın 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "...basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun"un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK"nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK"nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK"nın 7. maddesi ile CMK"nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, "Basit Yargılama Usulü" yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
4) Sanık hakkında ilk olarak Isparta (Kapatılan) 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 13/06/2012 tarihli 2012/64 esas ve 2012/672 sayılı kararıyla TCK"nın 191/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 7.300 Türk lirası adli para cezasına hükmedildiği, ancak hükme karşı sanık tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 24.02.2016 tarihli ve 2015/15021 esas ve 2016/1818 karar sayılı ilâmıyla 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler gereğince sanığın hukukî durumunun yeniden değerlendirilmesi amacıyla hükmün bozulmasına karar verildiğinin anlaşılması karşısında, hükmün yalnız sanık tarafından temyiz edilmiş olması nedeniyle, sanığın kazanılmış hakkı korunarak bozma öncesi hükümde olduğu gibi hapis cezasının paraya çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin, hükmün BOZULMASINA, 27/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.