8. Hukuk Dairesi 2016/5429 E. , 2019/11114 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün bir kısım davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı ... vekili, 138 nolu parsel üzerinde davacının evler ve halkın ibadeti ihtiyacını yerine getirmesi için cami inşa ettiği ve meyve fidanları diktiğini, ortaklığın satış yoluyla giderilmesi için açılan Siirt Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/634 Esas sayılı dosyasında yapılan keşif sırasında bilirkişilerin taşınmazların bedelini muhtesat ile birlikte tespit etmiş olduklarını, ancak hisseler oranında yapılan tespitlerin müvekkiline ait olan muhtesatı da kapsadığı için, bu davayı açma zaruriyeti doğduğunu açıklayarak yapıların ve ağaçların davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan .... ve ..., davayı kabul ettiklerini beyan etmişlerdir. Davalı ..., usulüne uygun tebliğine ragmen davaya cevap vermemiş, yargılamaya katılmamıştır.
Mahkemece, davanın kabulüyle 138 parsel üzerinde bulunan ağaçların ve fen bilirkişilerinin 01.12.2015 havale tarihli raporuna ekli krokide gösterilen 2 adet 2"şer katlı betonarme yapıların mülkiyetinin davacıya aidiyetine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK mad. 684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad. 718). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK mad. 722, 724. ve 729.). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın mülkiyetinin arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin ya da muhdesatın davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi gerekir.
Somut olayda, davaya konu muhdesatın davacıya ait olduğunun ya da davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, mülkiyetin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bununla birlikte HMK 312/2. maddesi hükmüne göre davalı taraf davanın açılmasına sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderinden sorumlu değildir. Eksikten getirtilen evraklar incelendiğinde ortaklığın giderilmesi ile temyize konu muhdesat tespiti davalarının davacısının aynı kişi olduğu, ortaklığın giderilmesi davasında bilirkişi raporundan sonra davacının muhdesat iddiasını ileri sürerek iş bu davayı açtığı, davalıların süresinde sundukları cevap dilekçesinde davayı kabul ettiklerini bildirdikleri görülmektedir. Muhdesatın davacı tarafından yapıldığını açıkça kabul eden davalılar ... ve ... yönünden aleyhe yargılama gideri ve vekalet ücretine karar verilmesi de hatalı olmuştur. Açıklanan yönlerden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın davalılar vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 10.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.