Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/16476
Karar No: 2020/662
Karar Tarihi: 19.02.2020

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2016/16476 Esas 2020/662 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacılar, Kadastro çalışma alanında bulunan taşınmazlarla ilgili olarak ayrı ayrı dava açarak tescil istemiyle sonuçlanan davalarında haklarını kazandılar. Ancak, Hazine temsilcisi tarafından yapılan temyiz başvurusu sonucunda Yargıtay tarafından mahkemenin eksik araştırma ve inceleme yaptığı tespit edildi. Bu nedenle tapu kayıtları gayri sabit sınırlı olan davacıların dayandığı tapu kayıtlarına dayalı haklarının varlığından söz edilemez. Ancak, davacıların dava konusu taşınmazlarda tapu kayıtlarının miktar fazlası olan taşınmazlardan belgesiz zilyetlik yolu ile taşınmaz edinebileceği belirtildi. Mahkemece davacıların dayandığı tapu miktarı kadar yerin tapuya tescili yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, mahkemenin eksik araştırma ve inceleme yaparak karar verdiği belirlendi ve Yargıtay tarafından karar bozuldu.
408,000 metrekare miktarındaki 04.12.1944 tarih ve 5 sıra nolu kök tapu kaydından oluşan davacıların dayandığı tapu kayıtları gayri sabit sınırlı olduğu için miktarları geçerlidir. Ancak, davacıların malikleri tarafından açılmayan dava yönünden karar verilmesi isabetsizdir.
Davacıların tapu kayıtlarına dayalı haklarının varlığından söz edilemez ancak belgesiz zilyetlik y
16. Hukuk Dairesi         2016/16476 E.  ,  2020/662 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:


    Kadastro sırasında, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu ... ada 5 ve 203 ada 2 parsel sayılı 45.698,15 ve 125.211,64 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, tapu kayıt miktar fazlası olarak mera vasfıyla sınırlandırılmıştır. Davacı ..., 195 ada 5 parsel sayılı taşınmaz hakkında; davacı ... ve arkadaşları ise, 203 ada 2 parsel sayılı taşınmaz hakkında tapu kaydı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın adlarına tescili istemiyle ayrı ayrı dava açmışlardır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile, 195 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 1/4’er payla ..., ... ve ... adlarına; 203 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ise 1/6’şar payla ..., ..., ... ve ... ile 2/6 payla ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
    Çekişmeli 195 ada 5 parsel sayılı taşınmaz, aynı ada 3 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören 16.04.1987 tarih ve 13 sıra numaralı tapu kaydının miktar fazlası olarak mera vasfıyla, çekişmeli 203 ada 2 parsel sayılı taşınmaz ise aynı ada 1 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören 28.10.1954 tarih ve 8 sıra numaralı tapu kaydının miktar fazlası olarak mera vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ..., çekişmeli taşınmaza bitişik dava dışı 195 ada 3 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören tapu kaydına, irsen intikal, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli 195 ada 5 parsel sayılı taşınmaz hakkında; davacı ... ,... ve arkadaşları ise, çekişmeli taşınmaza bitişik dava dışı 203 ada 1 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören tapu kaydına, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece, davacıların dayandıkları tapu kayıtlarının sınırlarının sabit olduğu ve taşınmazların tapu kayıtlarının kapsamında kaldığı gerekçesiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiştir. Davacıların dayandıkları tapu kayıtlarının 408,000 metrekare miktarındaki 04.12.1944 tarih ve 5 sıra nolu kök tapu kaydının ifrazından oluştuğu, davacı ...’ın dayandığı 94.635,00 metrekare miktarındaki 16.04.1987 tarih ve 13 sıra nolu tapu kaydının sınırlarının "mihgerekten gelen su", "değirmenden gelen su", "...’a ait çayır" ve "iki suyun karıştığı nokta" davacı ... ,... ve arkadaşlarının dayandığı 11 hektar miktarındaki 28.10.1954 tarih ve 8 sıra nolu tapu kaydının sınırlarının ise "mihgerekten gelen su", "sarı çayırdan gelen değirmene giden yol", "tumplu çayır su harkı ile senemoğlundan gelen değirmen harkı" ve "mihgerekten gelen su ile değirmen harkının birleştiği yer" okumaktadır. Dolayısıyla davacıların dayandıkları tapu kayıtları gayri sabit sınırlı olup, miktarlarıyla geçerlidir. Diğer taraftan davacıların dayandıkları tapu miktarı kadar yerin 195 ada 3 ve 203 ada 1 parsel sayılı taşınmazlarda adlarına tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır. Şu halde; davacıların bu tapu kayıtlarına dayalı haklarının varlığından söz edilemez. Ancak; davacıların dava konusu taşınmazlarda tapu kayıtlarının miktar fazlası olan taşınmazlardan belgesiz zilyetlik yolu ile 3402 sayılı Kanun"un 14. maddesinde öngörülen normlar dahilinde taşınmaz edinebileceği kuşkusuzdur. Ne var ki, mahkemece dava konusu taşınmazlar mera vasfıyla tespit edildiği halde, yöntemince mera ve zilyetlik araştırması ile yöntemince belgesiz araştırması yapılmamış, soyut nitelikteki yerel bilirkişi ve tanık anlatımlarına dayanılarak karar verilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilemez. Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, davacılar ve murisleri hakkında taşınmazların bulunduğu kadastro çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği Tapu Sicil Müdürlüğü, Kadastro Müdürlüğü ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup, varsa tespit tutanaklarının onaylı örnekleri Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüğünden getirtildikten sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, komşu köylerde ikamet edip davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi ve 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte yerel bilirkişiler ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazların önceki niteliğinin ne olduğu, evveliyatı itibariyle kadim mera vasfında olup olmadığı, bitişik parseller ile çekişmeli taşınmazlar arasında doğal ya da yapay ayırıcı bir unsur bulunup bulunmadığı, çekişmeli taşınmazlar evveliyatı itibariyle mera değilse üzerindeki zilyetliğin ne zaman başladığı ve ne şekilde sürdürüldüğü, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, imar-ihyaya muhtaç yerlerden ise nasıl ve ne şekilde imar-ihya edildiği ve imar-ihyanın ne zaman tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında çelişki oluştuğu takdirde çelişkiler yöntemine uygun şekilde giderilmeye çalışılmalı, yerel bilirkişi ve tanık beyanları komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli; üç kişilik ziraat bilirkişi kurulundan, dava konusu taşınmazların toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden komşu taşınmazlardan nasıl ayrıldığını, aralarında doğal ya da yapay ayırt edici bir unsur bulunup bulunmadığını ve çekişmeli taşınmazların tarımsal niteliğini belirten, taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ve yan görünüş (kesit) krokisi ile desteklenmiş, önceki ziraatçı bilirkişi raporlarını irdeleyen, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisine, keşfi takibe ve denetlemeye imkan verir rapor ve kroki düzenlettirilmeli ve bu şekilde çekişmeli taşınmazların evveliyatı itibariyle mera değil ise davacılar taraf yararına zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği duraksamasız şekilde belirlenmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin, eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, davacı ...’ın dayandığı tapu kaydının maliklerinden ...,...,...’ın dava açmadığı ve bu kişilerin payı yönünden de davacının ırsi ya da akdi ilişkiye dayanarak bir talepte bulunmadığı anlaşıldığı halde, dava açmayan şahıslar yararına karar verilmesi de isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi