3. Hukuk Dairesi 2016/12032 E. , 2017/17629 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dava dilekçesinde; davalı aleyhine ... İcra Müdürlüğünün 2012/20593 E sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, davalının başlatılan ilamsız icra takibine karşı borcun tamamına ve istenen faize itiraz ettiğini belirterek borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına ve haksız itirazı sonucu alacağın % 20 sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, cevap dilekçesinde; davaya bakmaya Aile Mahkemesinin görevli olduğunu, davacının oğlu olduğunu ve 22 yaşını doldurup reşit bir kişi olduğunu, davacının annesiyle 2006 yılında boşandıklarında davacının henüz reşit olmadığından davalının boşanma ilamında davacının gerek devlet okulunda gerekse özel okulda okuması halinde tüm tahsil masraflarını özel hoca masraflarını karşılamayı ve ayrıca o tarih itibariyle aylık 150 TL nafaka ödemeyi de kabul ettiğini savunarak; davanın reddi ile davacının hakkında haksız olarak icra takibi başlatmasından dolayı alacağın % 20’ den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının davalının oğlu olduğu ve 04.04.2009 tarihi itibariyle reşit olduğunu, davaya konu icra takibine konu teşkil eden alacak sözü edilen 19.01.2006 tarihli boşanma kararına dayandığını ve davacı icra takibi tarihi itibariyle reşit olduğundan davacının davalı babasına karşı yardım nafakası talebinde bulunma hakkı saklı olmakla birlikte, iş bu itirazın iptali davasını açmakta haklı olmadığını ve bu nedenle davalının itirazının yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın reddi ile, takibe konu asıl alacak üzerinden hesaplanan 3.426,60 TL icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2)İİK"nun 67.maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının
alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun kötüniyetli olması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı; alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir.
Somut olayda; davacı icra takibine dayanak olarak ... Aile Mahkemesindeki verilen, 22.03.2006 tarihinde kesinleşen boşanma kararında, davalı babanın tüm tahsil masraflarının kendisi tarafından karşılanacağı beyanı üzerine icra takibi yaptığı, bu nedenle davacının icra takibini haksız ve kötüniyetli yapmadığından; mahkemece, davacı aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmemesi gerekirken; yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte belirtilen nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte belirtilen nedenle temyiz olunan kararın hüküm fıkrasının ikinci paragrafında yer alan ‘Takibe konu asıl alacak üzerinden hesaplanan 3.426,60 TL icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine’ ifadesinin hükümden çıkartılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.