14. Hukuk Dairesi 2013/16398 E. , 2014/4017 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Simav Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/05/2013
NUMARASI : 2012/339-2013/247
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.09.2012 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, kal ve karşı davada Türk Medeni Kanununun 725. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne dair verilen 07.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Z.. D.. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi ve kal, karşı dava Türk Medeni Kanununun 725. maddesi gereğince tapu iptali tescil istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı-karşı davalı Z.. D.. vekili temyiz etmiştir.
Yasal ayrıcalıklar dışında, Türk Medeni Kanununun 684/1 ve 718/2 maddeleri hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar. Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş olup anılan hüküm;
"Bir yapının başkasına ait araziye taşırılan kısmı, eğer yapıyı yapan malik taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa, ona ait taşınmaz bütünleyici parçası olur. Böyle bir irtifak hakkı yoksa zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyi niyetle yapan kimse, uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devrini isteyebilir" şeklindedir.
Böylece, muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine aşağıdaki koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır.
Bunun için:
1-Tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır.
2-Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur.
3-Bu inşaatı kendi malzemesi ile yapan kişinin iyiniyetli olması, diğer bir anlatımla zeminin kendisine ait olduğu, ya da 05.07.1944 tarihli ve 12/26 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi mülkiyetin ileride kendisine geçirileceği inancıyla hareket etmesi gereklidir.
14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, iyiniyetin ispatı taşkın yapı malikine ait ise de iyiniyet iddia ve savunması def"i olmayıp itiraz niteliği taşıdığından ve kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan mahkemece kendiliğinden göz önünde tutulmalıdır.
Somut olayda; yargılama sırasında 27.07.2011 tarihinde davalı F.. Y.. dava konusu 8.. parsel sayılı taşınmazda pay satın almış ve paydaş haline gelmiştir. Bu durumda asıl dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve kal davası olarak görülüp sonuçlandırılacaktır. Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanmalı, taksim yoksa uyuşmazlık TMK"nın müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
Davalı-karşı davacının temliken tescile yönelik davasına gelince, Dairemizin yukarıda değinilen ilkeleri uyarınca şartları gerçekleşmediğinden temliken tescil isteğine ilişkin karşı davanın reddedilmesi gerekirken kabulü doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara, 25.03.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.