14. Hukuk Dairesi 2013/16761 E. , 2014/4007 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Afyonkarahisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/10/2013
NUMARASI : 2012/416-2013/445
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 21.05.2012 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.10.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, TMK"nın 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı 2.. ada 35 parsel sayılı taşınmaz yararına, davalılara ait 2.. ada 20, 21 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 2.. ada 35 sayılı parsel lehine 2.. ada 20 ve 21 sayılı parseller aleyhine geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı Hazine vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
TMK"nın 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; komşuluk hukukundan kaynaklanan geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi gereğince, davacı taşınmazı yararına genel yola ulaşmak için en kısa ve ekonomik yerden, ayrıca aleyhine geçit kurulacak parseller bölünmeden geçit kurulması gerekir. Mahkemece, bu kurala uyulmadan aleyhine geçit kurulan 2.. ada 21 sayılı parsel sayılı taşınmaz ikiye bölünerek ekonomik kullanım bütünlüğü bozulmuştur. Bu durumda mahkemece dava konusu taşınmazları kapsayan geniş paftalar getirtilerek eldeki veriler yeterli ise bilirkişiden ek rapor alınarak, yeterli görülmediği takdirde mahallinde yeniden keşif yapılarak, 2.. ada 35 parsel sayılı taşınmazdan genel yollara ulaşacak şekilde alternatif geçit güzergahları belirlenmelidir. Yapılan araştırma sonucunda başka bir yerden geçit kurulması mümkün olmadığı takdirde bilirkişilerden ek rapor alınarak bölünen parçanın maliki tarafından ekonomik olarak kullanılamayacağının anlaşılması halinde bölünen parça için de bedel takdir edilerek bu bedelin de malikine ödenmek üzere depo ettirilmesi suretiyle uyuşmazlığın hükme bağlanması gerekir.
Mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 25.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.