Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/156
Karar No: 2021/295
Karar Tarihi: 18.03.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/156 Esas 2021/295 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/156 E.  ,  2021/295 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul(Kapatılan) 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi



    1. Taraflar arasındaki “marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, kaldırılması ile maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar, davacı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili; müvekkili adına tescilli 178331 sayılı “PRİMA NOVA” ibareli markanın bulunduğunu, davalı tarafından müvekkili markası ile iltibas yaratacak şekilde “PRİMA GOLD” markasının müvekkilinin markasının tescilli olduğu sınıfta kullanıldığını, ayrıca davalının müvekkilinin ürünlerinde kullandığı ambalajını da taklit ederek kullandığını, bu durumun müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, önlenmesine, ref"ine, taklit ürünlerin ve “PRİMA GOLD” ibareli taklit ürün ambalajlarının bulundukları yerden toplatılarak imhasına, ayrıca 50.000,00TL maddi ve 5.000,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili; müvekkilinin kullandığı ibare ile davacı markasının benzemediğini, ayrıca müvekkilinin ürünlerinde kullandığı ambalaj ile davacının ürünlerinde kullandığı ambalajın farklı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi Kararı:
    6. İstanbul 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 24.11.2011 tarihli ve 2008/10 E., 2011/239 K. sayılı kararı ile; davacı markası ile davalının kullandığı ibarenin ilk bakışta dahi farklı olduğu, davacının markasının esaslı ve ayırt edici unsurunun “Prima” ibaresi değil “Nova” ibaresi olduğu, davalı kullanımda ise “Gold” ibaresinin ön plana çıktığı, tarafların ürünlerinde kullandığı ambalajlar karşılaştırıldığında ise her iki ambalajda da banyonun fayanslı köşe bölümünde ürün fotoğrafının bulunduğu, bu haliyle tanıtıcı bilgilerin bulunduğu yan yüzey şeklindeki yazıların stili dışında ambalajların benzemediği, bu itibarla hem marka hem de ürün ambalajları yönünden tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, dolayısıyla markaya tecavüz ve haksız rekabet iddiası ve buna bağlı olarak istenilen tazminat taleplerinin de yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuş, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26.03.2014 tarihli ve 2013/13990 E., 2014/5892 K. sayılı kararı ile kararın onanmasına karar verilmiş, bunun üzerine davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25.09.2014 tarihli ve 2014/9922 E. 2014/14486 K. sayılı kararı ile; “…1- Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebepler ile davalı kullanımının, davacının tescilli markadan doğan haklarına tecavüz oluşturmadığının anlaşılmasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer karar düzeltme istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
    2- Dava, davacı adına tescilli markanın davalı tarafından tescilsiz olarak aynı ürünler üzerinde iltibas yaratacak şekilde kullanılması ile davacının ambalajının da davalı tarafından kullanılması nedeniyle yaratılan marka hakkına tecavüz ile haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Davalı kullanımının davacının marka hakkına tecavüz teşkil etmediği anlaşılmış ise de davalının kullandığı ürün ambalajının davacının ürün ambalajıyla benzer olduğu iddiasına dayalı olarak açılan haksız rekabete ilişkin davada, bu hususta görüş bildiren bilirkişi heyetinin hukukçulardan oluşmaktadır. Oysa mahkemece bu hususun özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği kabul edilerek bilirkişi görüşüne başvurulduğuna göre bilirkişi heyetinin konusunda uzman bir tasarımcı ile yine sektörden bir kişinin katılımı ile oluşturulması gerekmektedir. Bu durumda, yeni bir bilirkişi heyetinden uyuşmazlık konusu ambalajların oluşturduğu genel kompozisyon itibariyle ortalama alıcısı nezdinde iltibasa neden olup olmayacağı konusunda denetime elverişli rapor alınmak suretiyle haksız rekabet iddiasına ilişkin davada bir sonuca gidilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmayıp, davacı vekilinin bu yöndeki karar düzeltme istemlerinin kabulü ile kararın onanmasına ilişkin Dairemiz ilamının kaldırılarak, kararın açıklanan yönden davacı yararına bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. İstanbul 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 10.03.2015 tarihli ve 2015/16 E., 2015/55 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçelere ek olarak, haksız rekabet yönünden tarafların ürünlerinde kullandığı ambalajların karıştırılma (iltibas) ihtimalinin bulunup bulunmadığı değerlendirmesinin tek ölçütünün bu ürünleri kullanan tüketiciler olduğu, ambalajlarda içindeki ürünün görselinin yer aldığı, görseller karşılaştırıldığında kompozisyonlarının dahi birbirine benzemediği, bu nedenle yeni bir bilirkişi raporu alınmasına gerek olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; haksız rekabet iddiasına yönelik olarak tarafların ürünlerinde kullandığı ambalajların genel kompozisyon itibariyle ortalama alıcısı nezdinde iltibasa neden olup olmayacağı hususunda aralarında uzman tasarımcı ve sektörden bilirkişinin bulunduğu yeni bir heyetten bilirkişi raporu alınmasına gerek olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Dava, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, kaldırılması ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
    13. Bilindiği üzere hukuki yarar dava şartı olduğu kadar, temyiz istemi için de aranan bir şarttır. Davacı vekilinin markaya tecavüze yönelik temyiz itirazları Özel Dairece reddedilmiş olduğundan, bu hususa yönelik temyiz talebinde bulunulmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. O hâlde davacı vekilinin bu hususa yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.
    14. Serbest piyasa ekonomilerinin temel prensibi olan serbest ticaret hakkı ve rekabet özgürlüğü Anayasa’nın 48/1 maddesinde “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.” denilmek suretiyle vurgulanmıştır. Ancak ticaret serbestisi ve rekabet özgürlüğü, sınırsız rekabet hakkının bulunduğu anlamına da gelmemektedir. Bu nedenle haksız rekabeti düzenleyen kuralların amacı ve içeriği de rekabet özgürlüğünün sınırlarını göstermek ve bu sınırların aşılması durumunda başvurulabilecek hukuki yolları tespit etmektir.
    15. Haksız rekabet kuralları, rekabet hakkının dürüstlük kuralları çerçevesinde kullanılmasını sağlamak ve rekabet hakkının kötüye kullanılmasını engellemek amacı ile sevk edilmiştir. Bu kurallar genel nitelikli ve her alanda uygulanabilecek hükümler içermekle birlikte rekabet hakkının, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2. maddesi gereğince dürüstlük kurallarına uygun şekilde kullanılmasını sağlamaya çalışmaktadır (Arkan, Sabih: Ticari İşletme Hukuku, Ankara 2018, s. 350.).
    16. Hem 6762 sayılı TTK’de hem de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (6102 sayılı TTK) haksız rekabet kuralları, ticari nitelik taşısın taşımasın tüm haksız rekabet hâllerini kapsayacak şekilde ve son derece ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Olay ve dava tarihi itibariyle somut olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nin 56. maddesinde haksız rekabete ilişkin genel ilke “Haksız rekabet, aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimalidir.” şeklinde belirtilmiştir. Buna göre haksız rekabetin varlığı için taraflar arasında rekabet ilişkisinin mevcudiyeti, failin yarar sağlamış olması, failin kusurlu olması ve haksız rekabete uğrayanın zarar görmüş olması gibi hususlar aranmamaktadır. Bununla birlikte failin kusurlu olması ve haksız rekabete uğrayanın zarar görmüş olması sadece haksız rekabet nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında rol oynamaktadır.
    17. 6762 sayılı TTK’nin 56. maddesinde haksız rekabetin genel ilkesi belirtildikten sonra, aynı Kanun’un 57. (6102 sayılı TTK’nin 55.) maddesinde uygulamada sık karşılaşılan ve dürüstlük kurallarına aykırı olan bazı davranış ve fiil örnekleri sayılmıştır (Arkan, s. 350.). Bu çerçevede bir davranış veya uygulamanın haksız rekabet teşkil edip etmediği belirlenirken öncelikle özel hüküm niteliğindeki 6762 sayılı TTK’nin 57. maddesinde sayılan hallerden birinin var olup olmadığına bakılması gerekmektedir. Bu maddede sayılan hallerden birisi söz konusu ise haksız rekabetin varlığı kabul edilecek, somut davranış veya uygulama bu maddede sayılan haksız rekabet hallerine tam olarak uymuyorsa veya bu hallerin kapsamına örnekseme yoluyla dolaylı olarak da dahil edilemiyorsa, ancak bu takdirde genel hüküm niteliğindeki 6762 sayılı TTK’nin 56. maddesinin uygulanması mümkün olacaktır.
    18. Bu aşamada uyuşmazlığın kapsamı itibariyle 6762 sayılı TTK’nin 57/1-5 maddesinin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
    19. 6762 sayılı TTK’nin 57/1-5 (6102 sayılı TTK’nin 55/(1)-a-4) maddesi gereğince; “Başkasının emtiası, iş mahsulleri, faaliyeti veya ticaret işletmesiyle iltibaslar meydana getirmeye çalışmak veya buna müsait bulunan tedbirlere başvurmak, hususiyle başkasının haklı olarak kullandığı ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtalariyle iltibasa meydan verebilecek surette, ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları kullanmak veyahut iltibasa meydan veren malları, durumu bilerek veya bilmiyerek, satışa arz etmek veya şahsi ihtiyaçtan başka her ne sebeple olursa olsun elinde bulundurmak” haksız rekabet olarak düzenlenmiştir. Buna göre kişinin bir başkasının haklı olarak kullandığı mal veya iş ürünü ya da tanıtma vasıtalarının bir benzerini veya aynısını kendi iş ve faaliyetlerinde ticari amaçla kullanması, ilgili malı veya iş ürününü piyasaya sunması iltibas teşkil eder ve haksız rekabet oluşturur. Bu kapsamda iltibas, marka ve tasarım gibi her türlü fikri mülkiyet hakkı, başkasının emtiası, iş mahsulleri, faaliyeti, ticari işletmesi veya yine başkasının haklı olarak kullandığı ticaret unvanı, işletme adı, ürün fotoğrafı, internet alan adı, ambalaj, logo, yazılım, kodlama sistemi, ürün kabı gibi iş ve tanıtma vasıtaları üzerinde söz konusu olabilir.
    20. Bir kimsenin iltibas olgusuna dayanarak, yani başka bir kimsenin kendisine ait ad, unvan ya da herhangi bir tanıtma aracı ile karşılaştırılma tehlikesi yarattığını ileri sürerek dava açabilmesi, onun kendi tanıtma aracını haklı olarak kullanıyor olmasına bağlıdır. Bu korumadan yararlanmak isteyen kişi, örneğin ürünlerinde kullandığı ambalajı esasen başka bir ticari işletmeden aynen almışsa, kendisinin bunu haklı olarak kullandığı söylenemez. Burada bahsedilen “haklı olarak kullanma” tabirinden anlaşılması gereken tescil zorunluluğu değildir. Tanıtma vasıtaları belli bir sicile kayıtlı ise, bu kayıt haklı kullanma teşkil eder. Sicile kayıtlı olmayan tanıtma vasıtalarında ise ilk kez kullanma haklı kullanmayı oluşturacaktır.
    21. İltibas (karıştırılma) kavramı yanıltmayı, kandırmayı ve yanlış algılattırmayı da kapsamaktadır. Bu itibarla 6762 sayılı TTK’nin 57/1-5 (6102 sayılı TTK’nin 55/(1)-a-4) maddesinde iltibas, öncelikle mal ya da iş ürünlerinin dış görünüşleri (tanıtım, takdim ve görsellik) itibariyle yanıltmayı, kandırmayı, yanlış algılanmaya neden olmayı ifade eder. Bu kapsamda marka veya tasarım olarak tescil edilmemiş ürün ambalajları arasında oluşan iltibas tipik bir haksız rekabet halidir. Buna karşılık iç benzerlikten doğan iltibas ise (meselâ elektrik devresinin veya yarı iletken topografyasının benzerliği) kapsam dışında bırakılmıştır.
    22. Hemen belirtilmesi gerekir ki; iltibas şeklinde gerçekleşen haksız rekabet hallerinde iltibas ihtimalinin bulunup bulunmadığı tespit edilirken uzman bilirkişilere başvurulması gerekir. Ancak iltibas konusunda değerlendirme yapılırken ilgili mal ve hizmetlerin ortalama tüketicilerinin malı veya hizmeti satın alma sürecinde ayırdığı zaman, bilgi ve dikkat seviyesi, ürün ve hizmetlerin fiyatı gibi hususlar dikkate alınmalıdır (Ülgen, Hüseyin/Helvacı, Mehmet/Kendigelen, Abuzer/Kaya, Aslan/Nomer Ertan, Füsun: Ticari İşletme Hukuku, İstanbul, 2015, s. 543). Bu değerlendirme sonucunda iltibas ihtimalinin ortaya çıktığı sonucuna varılması haksız rekabet için yeterli olup, iltibasın fiilen oluşması gerekli değildir.
    23. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; taraflarca üretilen “banyo rafı” ürününün ambalajlarında davacı tarafından “Prima Nova” ibaresinin, davalı tarafından ise “Prima GOLD” ibaresinin kullanıldığı, her iki ambalajın ön yüzünde de çekilmiş fotoğraflarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacının “Prima Nova” markası ile davalı tarafından kullanılan “Prima GOLD” ibaresinin benzer olmadığı hususunda mahkeme ile Özel Daire arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
    24. Buna karşılık her ne kadar mahkemece, davacının “Prima Nova” ibaresini, davalının ise “Prima GOLD” ibaresini kullandığı ürün ambalajlarının benzer olmadığı belirtilmiş ise de; aynı ürünün yer aldığı ambalajlarda “Prima” ibaresinin aynı şekilde ve italik olarak yazıldığı, “Nova” ve “GOLD” ibarelerinin ise iki üründe de kırmızı renkte ve büyük puntolarla yer aldığı, bu ibarelerin altında ise mavi renkli bir dikdörtgen içerisinde beyaz renkli yazı ile yazılmış “telescopic corner shelf- yaylı banyo köşe seti” yazısının bulunduğu görülmektedir. Yine her iki ambalajın ön yüzünde de mavi fayansları olan bir banyonun köşesinde ürünün çekilmiş fotoğraflarının yer aldığı, her iki ambalajda da bu fotoğrafın sağ üst köşesinde eğik şekilde yer alan kırmızı dikdörtgen içerisinde aynı yazıların bulunduğu, yine bu fotoğrafın sağ alt köşesinde mavi ve yeşil iki dikdörtgenin yer aldığı ve bu dikdörtgenlerin içerisinde aynı şekilde uyarı yazılarının yer aldığı, ambalajların arka yüzünde ise benzer çizimlerin yer aldığı ürünün montajı ile ilgili bilgilerin bulunduğu görülmektedir.
    25. Dosya kapsamındaki bilirkişi raporu, hukukçu bilirkişiler tarafından hazırlanmıştır. Oysa yukarıda da bahsedildiği üzere 6762 sayılı TTK’nin 57/1-5 maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığı hususunun tespiti uzmanlık gerektirmektedir. Zira ortalama tüketici nezdinde iltibas tehlikesinin belirlenmesi, yukarıda belirtilen ürün ambalajları üzerindeki benzerliklerin ve renk kullanımlarının ambalajların genel kompozisyonu itibariyle seçenek özgürlüğü ile sektördeki uygulama da gözetilerek ve ayrıca davacının haklı olarak kullanımı da tespit edilerek özel ve teknik bilgiye sahip işin uzmanları tarafından yapılması gereken bir husustur.
    26. Bu itibarla iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığı hususunun özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği kabul edilerek bilirkişi görüşüne başvurulduğuna göre bilirkişi heyetinin konusunda uzman bir tasarımcı ile yine sektörden bir kişinin katılımı ile oluşturulması gerekmektedir. Bu durumda, yeni bir bilirkişi heyetinden uyuşmazlık konusu ambalajların oluşturduğu genel kompozisyon itibariyle ortalama tüketici nezdinde iltibasa neden olup olmayacağı konusunda denetime elverişli rapor alınmak suretiyle haksız rekabet iddiasına ilişkin değerlendirme yapılması gerekmektedir.
    27. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; tarafların ürün ambalajlarının benzer olmadığı, ortalama tüketici nezdinde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporunun yeterli olduğu ve yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasına gerek olmadığı, bu nedenle direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de; bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
    28. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    I. Davacı vekilinin markaya tecavüze yönelik temyiz isteminin yukarıda 13. paragrafta açıklandığı üzere hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,
    II. Davacı vekilinin haksız rekabete yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Aynı Kanun’un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 18.03.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi