19. Hukuk Dairesi 2016/7440 E. , 2018/1614 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı ...Ş. vekilince duruşmasız, fer’i müdahil Tasarruf Mevduatı Sigota Fonu vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ..., davalı ...Ş. vekili Av. ... ve fer’i müdahil TMSF vekili Av.... gelmiş olduğundan duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacının 22.11.1999 tarihinde ... A.Ş. ... Şubesi’ne başvurduğunda banka yetkilisinin yoğun ısrarı ve telkinleri ile toplam 17.000,00 TL’yi ...A.Ş.’ye yatırdığını sanarak, ...Ltd. Şti. hesabına yatırdığını, ... A.Ş.’nin TMSF’ye devredildiğini,...A.Ş. ile ... Ltd. Şti. arasında organik bağ bulunduğunu, davacıya tasarruflarının iade edilmediğini, iade edilmeyen paranın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığını, takibin itiraz üzerine durduğunu iddia ederek itirazın iptaline, takibin devamına ve % 20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ...Ş. vekili, yetki ve zamanaşımı itirazında bulunmuş, davanın esastan da reddini istemiştir.
Mahkemece, alınan bilirkişi kurulu raporuna göre davacı tarafından yatırılan paraların...Ltd. Şti.’ne hiç gönderilmediği, yurt dışı bankalar hesabına alacak kaydı ile intikal ettirilen paraların da ... A.Ş. tarafından kullanıldığı, davacının iradesinin fesada uğratıldığının ... 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı ile anlaşıldığı,... A.Ş.’nin külli halefi sıfatıyla zarardan davalı ...Ş.’nin sorumlu olduğu, davacıya ait paraların yatırıldıkları tarihten takip tarihine kadar işlemiş faizinin 84.486,27 TL olduğu, takip tarihi itibariyle alacağın 101.486,27 TL olduğu, talep edilen alacağın likit bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ...Ş. vekili ile fer’i müdahil TMSF vekili tarafından temyiz edilmiştir.
(1) Davacı, iradesi fesada uğratılarak toplam 17.000,00 TL’yi ... A.Ş.’ye yatırdığını sanarak,... Ltd. Şti. hesabına yatırdığını, ... A.Ş.’nin TMSF’ye devredildiğini, ... A.Ş. ile ... Ltd. Şti. arasında organik bağ bulunduğunu, tasarruflarının kendisine iade edilmediğini, iade edilmeyen paraların tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığını, takibin itiraz üzerine durduğunu iddia ederek itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
... 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen 29.11.2005 tarihli karar ile davalı bankanın külli halefi ... A.Ş.’nin sahibi olan ... hakkında “Off-shore hesapları üzerinden banka vasıta kılınmak suretiyle dolandırıcılık” suçundan mahkumiyet hükmü kurulmuş ve bu ceza hükmü Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin 19.10.2006 gün ve 1600-16357 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir. Ceza mahkemesince verilen ve kesinleşen kararın gerekçesinde...ve ... A.Ş.’nin diğer bir kısım yöneticilerinin, ... A.Ş. aracılığı ile Off-shore hesabı açtıran 4204 kişiyi, bankayı vasıta kılmak sureti ile dolandırdıkları ve bu suretle topladıkları paraların... A.Ş. bünyesindeki şirketlere ucuz kredi olarak aktarıldığı, Off-shore bankasının paravan bir şirket olarak ... tarafından yakınlarına kurdurulduğu açıklanmıştır. Bir başka söyleyişle, ... A.Ş.’nin söz konusu yöneticileri tarafından Off-Shore hesabı açtıranların iradelerinin fesada uğratıldığı ve bu suretle Off-Shore hesaplarına para yatıran kişilerin haksız ve hukuka aykırı bir fiile maruz bırakıldıkları açıkça ortaya konmuştur. Bu durumda ceza mahkemesindeki belirlemeler gözetildiğinde, davacının alacağını ... Ltd. Şti.’nden tahsil etmesi mümkün değildir. Her ne kadar mahkemece gerekçede iş bu ... 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararına da dayanılmış ise de, dava dosyası içeriğinde bulunan belgelerden mahkumiyetle sonuçlanan ceza davasının; iddianame, bilirkişi raporu veya karar başlığında davacının isminin, mağdur, müşteki ya da katılan olarak yer alıp almadığı net olarak anlaşılamamaktadır. Bu sebeple öncelikle bu husus araştırılarak, mahkumiyetle sonuçlanan ceza davasının; iddianame, bilirkişi raporu veya karar başlığında davacının isminin mağdur, müşteki ya da katılan olarak geçmesi halinde, bu ceza mahkumiyet kararının TBK. m. 74 uyarınca hükme esas alınması gerekirken, bu yön araştırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. Zira ceza mahkemesi kararları TBK’nun 74. maddesi uyarınca maddi olgunun sübutu açısından hukuk davalarında hukuk hakimini bağlar ise de, ... A.Ş.’nin sahip ve yöneticileri hakkında açılan ceza davasının iddianamesinde, bilirkişi raporunda ya da karar başlığında mağdur, müşteki ya da katılan olarak yer almayan bir kimsenin ceza davasındaki maddi olgudan yararlanması mümkün değildir.
(2) Öte yandan yukarıda açıklandığı şekilde davacı ceza dava dosyasında mağdur, müşteki ya da katılan sıfatı ile yer almasa bile, davalı bankanın sorumluluğunun tespiti için dava konusu işlemin de ne şekilde gerçekleştiğinin şüpheye yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerekmektedir. Davacı tarafından davalı ... A.Ş.’nin selefi olan ... A.Ş.’ye yatırılan para şayet yurt dışı Off-Shore hesabına aktarılmayıp, ... A.Ş.’nin hesabında kalmış ise, yatırılan parayı geri ödemek yükümlülüğünde olduğu dikkate alınmalıdır. Bu sebeple mahkemece yukarıda belirtilen ceza mahkemesi dosyasındaki tüm belgeler getirtilerek eksiklikler giderildikten sonra konusunda uzman üç kişilik bir bilirkişi heyetine işleme ilişkin tüm belge ve banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılıp, işlemin ne şekilde gerçekleştiği konusunda ayrıntılı, denetime elverişli ve taraf itirazlarını tek tek karşılayan bir rapor aldırılarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi de isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bendlerde açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı ... A.Ş. yararına Yargıtay duruşma tarihi dikkate alınarak takdiren 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ... A.Ş.’ne verilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 29/03/2018 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, davalı bankanın selefi konumunda olan ... aracılığıyla dava dışı ... Ltd."ye havale yapan davacının, bilahare bu bankanın ödeme kabiliyetini kaybetmesi nedeniyle parasını alamadığını ileri sürerek havaleyi yapan bankayı sorumlu tutarak giriştiği takibe yönelik itirazın iptali davasıdır.
Mahkemece davacının taraf olmadığı başka bir mahkeme kararının kesinleşmesine ve bu kararda da ... AŞ yetkililerinin mahkumiyetine ilişkin bir ceza mahkemesi kararına dayanılmışsa da bu kabul yerinde olmamıştır. Zira taraflar arasında görülüp kesinleşmeyen başka bir davanın iş bu davada kesin delil olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.
Diğer yandan BK. 53 (TBK 74) maddesinde ceza hakiminin, hangi kararlarının hukuk hakimini bağlamayacağından bahsetmiş olup, açıkça bağlayıcı kararların niteliğinden söz edilmemiştir. Lakin öğretide ve uygulamada maddenin mefhumu muhalifinden hareketle; ceza hakiminin maddi vakıaya ilişkin kesinleşmiş tespitinin hukuk hakimini bağlayacağı hususunda genel bir kabul oluşmuştur.
Dolayısıyla adı geçen banka yöneticisinin bankacılık işlemlerini dolandırma maksatlı yaptığı hususundaki afaki bir değerlendirmenin hukuk hakimini bağlamasından söz edilemeyecektir. Ne zaman ki, karar metninde açıkça davacı ismi de zikredilmek ve davacı tarafından yaptırılan havale (EFT) işleminden bahsedilmek suretiyle dolandırıcılık işleminin özelde ona karşı da yapıldığına dair bir gerekçeye yer verilir, ancak o zaman somut vakıaya ilişkin bu tespit hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte olacaktır.
Türkiye"de 1994 yılında yaşanan ekonomik krizi müteakiben özel kamu ayrımı yapılmaksızın 50.000 TL sına kadar olan tüm mevduatlara hazine garantisi verilmişti. Buna rağmen bir takım mudilerin hazine garantili yerli bankalara para yatırmak yerine fahiş faize tamah ederek ne olduğu belirsiz Offshore bankalara havale yaptırıp tasarruflarını oralarda değerlendirmekle aldıkları riskleri öngörebilecek durumda olduklarının kabulü gerekir.
Zaman zaman iki üç kata varacak kadar fazla faiz vaadinde bulunan Offshore bankalara bizzat kendi imzalarıyla yaptıkları havalenin bir nevi kumar oynamaya tekabül ettiğinin idrakine varmaları beklenir. Aksi durumun isabetsiz yargı uygulamalarıyla kabulü halinde o tarihte sigorta primi de ödemek suretiyle hazine garantili düşük faiz tercihinde bulunan mudilerin mağduriyetine yol açmasının yanı sıra, hiçbir bankada tasarrufu bulunmayan sair insanların vergilerinden karşılanacak olmasının da hiçbir; hukuki, sosyal, etik, ekonomik, vicdani karşılığı bulunmamaktadır.
Yerel mahkeme kararının açıklanan gerekçelerle bozulması gerektiği düşüncesiyle aksi yönde tezahür eden sayın çoğunluk görüşüne iştirak etmiyorum.