19. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/17128 Karar No: 2018/1607 Karar Tarihi: 28.03.2018
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/17128 Esas 2018/1607 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacılar kiralık evde kaldıkları sırada davalının kayınpederi tarafından teminat senedi aldıklarını ancak taşınmazı tahliye ettiklerinde senedin kaybolduğunu öne sürerek borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ise senedin bedelinin nakit olarak alındığını iddia etmiştir. Mahkeme, kiralanan taşınmazların tahliyesine ilişkin davaların sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar vermiştir. Ancak, taraflar arasında herhangi bir kira sözleşmesi bulunmadığı için bonodan kaynaklanan menfi tespit davalarında ticaret mahkemesi görevlidir. Bu nedenle, karar bozulmuştur. Kanun maddeleri olarak, konu ile ilgili olarak Ticaret Kanunu'nun 4. maddesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı) sulh hukuk mahkemelerinin görevini düzenleyen 4. maddesi açıklanabilir.
19. Hukuk Dairesi 2016/17128 E. , 2018/1607 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın görev nedeniyle usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - KARAR -
Davacılar vekili, davacıların 1999-2006 yılları arasında davalının kayınpederi olan dava dışı ..."un evinde kiracı olarak kaldıklarını, taşınmazı kiralarken ..."un davacılardan teminat senedi aldığını ve taşınmazı tahliye ettikleri sırada senedi istediklerinde senedin kaybolduğunun söylendiğini, fakat bu senedi adı geçenin davalıya verdiğini ve davalı tarafından ... 5. İcra Müdürlüğünün 2014/15667 E. dosyası ile davacılar aleyhine bu teminat senediyle takip başlatıldığını, senedin bedelsiz olduğunu ileri sürerek davacıların borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, takibe konu senet bedelinin davacılar tarafından ödenmek üzere nakit olarak müvekkilinden alındığını, davacıların iddialarının yersiz olduğunu beyan ederek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nun sulh hukuk mahkemelerinin görevini düzenleyen 4. maddesinin 1/a bendi gereğince, kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanunu"na göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiği, davadaki uyuşmazlığın da, kira sözleşmesi gereği verilen bono dolayısıyla borçlu olunmadığının tespitine ilişkin olduğu ve davanın 6100 sayılı HMK"nun yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı gerekçesiyle dava dilekçesinin görev nedeniyle usulden reddine ve dosyanın talep halinde karar kesinleştikten sonra görevli Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Dava bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespitine ilişkindir. Mahkemece bononun kira sözleşmesinin teminatı olarak verildiği belirtilerek görevsizlik kararı verilmiş ise de taraflar arasında herhangi bir kira sözleşmesi bulunmamaktadır. Bu nedenle kambiyo niteliğinde olan bonodan kaynaklanan menfi tespit davalarında T.T.K."nın 4.maddesi uyarınca görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olması nedeniyle mahkemece işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken dosya içeriğine uygun düşmeyen yanılgılı hukuki değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 28/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.