3. Hukuk Dairesi 2017/3670 E. , 2017/17575 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının, kendisinden kira alacağı olduğundan bahisle icra takibi başlattığını, oysa davalı ile aralarında yazılı veya şifahi kira akdinin bulunmadığını, mecurda kendisinin şahsen değil ortağı ve yöneticisi olduğu dava dışı ... İnşaat Taahhüt San.Tic. Ltd. Şti"nin kiracı olarak bulunduğunu, davalının kira ilişkisinden dolayı herhangi bir alacağı var ise bu talebini şirket yetkilisinin şahsına karşı değil, şirket tüzel kişiliğine karşı yöneltmesi gerektiğini ileri sürerek davalıya ... İcra Müdürlüğü"nün 2009/2046 E. sayılı dosyası ile talep edilen 17.657,05 TL borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 06.10.2009 tarihli dilekçesi ile açtığı davayı istirdat davasına dönüştürdüğünü belirtmiştir.
Davalı; davacının icra takip dosyasında süresinden sonra yaptığı itirazda kiracılık ilişkisini inkar etmeden yalnızca ödeme def"inde bulunduğunu, böylece kiracılık ilişkisi ve aylık tutarları kabul etmiş olduğunu savunarak haksız ve kötü niyetli açılan davanın reddi ile davacının % 40 dan az olmayacak şekilde tazminat ödemeye mahkum edilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davacının kira kontratında mecuru kiralayan olmadığı, davacının ortağı bulunduğu dava dışı ... İnşaat Taahhüt Sanayi Ticaret Şirketinin kiracı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, ... İcra Müdürlüğünün 2009/2046 esas sayılı dosyası ile takipte talep edilen 20.607,50TL borcun bulunmadığının tespitine, bunun istirdadına, karar verilmiştir. Hükmün davalı tarafça temyizi üzerine 13.Hukuk Dairesinin 24.02.2011 tarih 2010/18884E. - 2011/2760K. Sayılı ilamı ile; ""davacının icra takibine yaptığı itirazında talep edilen miktar kadar borcu olmadığını, mal sahibine, çocuklarına kira karşılığı ödeme yaptığını, binada yapılan yangın merdiveni karşılığında kira ödediğini, mal sahibine borcu bulunmadığını, beyan ettiğinden davacının beyanının kendisini bağlayacağı, bu durumda, davacının kiracılık sıfatını benimsediğinin kabulü gerekeceği"" gerekçesi ile hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyma kararı verilerek yapılan yargılama neticesinde; davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün davalı tarafça temyizi üzerine bu kez 6. Hukuk Dairesi, 30.06.2015 tarih 2014/12836E. - 2015/6609K. sayılı ilamı ile; "" Davalının cevap dilekçesinde davanın reddi ile davalı hakkında yapılan icra takibinin haksız ve kötüniyetli olması nedeniyle davacının %40"dan az olmamak üzere tazminat ile yükümlü tutulmasını talep etmiş ve mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmasına rağmen davalı vekilinin tazminat talebi ile ilgili olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olması"" nedeniyle bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyma kararı verilerek yapılan yargılama neticesinde; davanın reddine, kira alacağının likit bir alacak olup, varlığının ve miktarının mahkememizce tartışılamayacağı, davacının mahsup iddiasını ispatlamayamadığı, bu hali ile davalının yapmış olduğu icra takibine kötüniyetli olarak itiraz ettiği kabul edilerek, davalı lehine asıl alacağın %40"ı oranında inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Açılan menfi tespit davasında, yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine dair verilen karar ile birlikte borçlu(davacı) aleyhine takdir edilecek tazminat, İİK"nın 72/3. ve 4. maddelerinde hükme bağlanmıştır. Buna göre; ""İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yolu ile icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.
Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.""
Buna göre; yapılan yargılama sonucunda davanın reddine ilişkin kararla birlikte borçlu(davacı)nun %40 oranında tazminatla sorumlu tutulabilmesi için alacaklı(davalının) bir icra takibi yapmış olması, İİK"nun 72/2-3 maddeleri gereğince takibin durdurulması veya icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararı alması ve aldığı bu kararın infaz edilmiş olması gereklidir.
Ancak açılan menfi tespit davası sırasında borcun ödenmesi sonucu istirdat davasına dönüşmüş olan davanın reddi halinde alacaklı(davalı) yararına alacağının alınan bir tedbirle geciktirilmesi söz konusu olmadığından davacı aleyhine tazminata hükmedilmemesi gerekir. ( ... İtirazın İptali, Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, 2007/..., s. 796 vd.)
Tüm bu bilgiler ışığında, somut olayın incelenmesinde; davalının, davacı(borçlu) aleyhine bir icra takibi başlattığı, davacının süresinde itiraz etmediği için takibin durmadığı, davacının menfi tespit davası açarak iş bu takip nedeni ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiği, ne var ki yargılama sırasında borç ödendiği için davanın istirdat davasına dönüştüğü anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece; İİK"nın 72/3. ve 4. maddelerinde belirtilen şartların oluşmadığından bahisle davacı(borçlu)dan tahsili talep edilen tazminatın reddine karar vermek gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yukarıdaki gerekçe ile bu yönde kabul kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı taraf yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.