Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4400
Karar No: 2020/5343
Karar Tarihi: 08.10.2020

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/4400 Esas 2020/5343 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2018/4400 E.  ,  2020/5343 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 06.10.2020 Salı günü davacı vekili Av. ... geldi. Davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili, müvekkilinin desteğinin davalıya sigortalı aracın sürücüsü iken geçekleşen kazada öldüğünü açıklayıp 100,00 TL"nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    İlk derece mahkemesince, davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkilinin desteğinin meydana gelen kazada öldüğünü, sigorta poliçesi kapsamında zararın karşılanması için davalı aleyhine eldeki davanın açıldığını, yargılama sırasında davalı tarafça yapılan kısmi ödemenin önce müvekkili tarafından kabul edilmese de müvekkilinin ekonomik olarak zor duruma düşmesi nedeni ile yapılan bu teklifin kabul edildiğini, davalının ödediği bedelin gerçek zararın çok altında olduğunu ve davacının müzayaka halinde bu ödemeyi kabul etmek zorunda kalıp ibraname imzaladığını iddia etmiş; davalı taraf, davacıya ödeme yapıp poliçelerden doğan sorumluluklarını yerine getirdiğini, davacı tarafından ibraname verildiğini, poliçeden doğan borçlarının ibra nedeniyle son bulduğunu savunmuş; mahkemece; yargılama sırasında yapılan ödeme ve ibraname nedeni ile davanın konusuz kaldığı gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş, karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu esastan red edilmiştir.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 28. (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 21.) maddesinde aşırı yararlanma (gabin) düzenlenmiş olup, maddenin 1. fıkrasında "bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir" denilmek suretiyle, gabinin unsurları ile sonuçları hüküm altına alınmıştır.
    Kanun metnindeki ifadelerden anlaşıldığı ve öğretide de kabul edildiği üzere, sözleşme hukukunda geçerli olan irade özerkliği ve sözleşme serbestisi ilkeleri gereğince, kişiler bir sözleşmedeki edim ve karşı edimi özgürce belirleyebilir, sözleşmenin şartlarını diledikleri gibi kararlaştırabilirler. Genel kural, sözleşme serbestisi ve irade özerkliği olmakla birlikte, sözleşmenin taraflarından güçsüz olanın korunması ile sözleşmenin tarafları arasındaki dengenin sağlanabilmesi, sözleşmenin yapılması sırasında iradesinin oluşumu sakatlanmış olan tarafın korunması bakımından ise, kanunkoyucu gabine ilişkin düzenlemeyi getirmiştir.
    Kanun koyucu anılan gereksinim ve düşüncelerle sözleşme kurulumunda iradesinin oluşumu sakatlanan ve güçsüz konumda olan tarafı korumak amacıyla gabin (aşırı yararlanma) müessesesini düzenlemiştir.
    Sözleşmenin taraflarından birinin, gabin hukuksal nedenine dayanarak sözleşmeyle bağlı olmamayı ya da sözleşmenin varlığını korumakla birlikte edimler arasındaki dengesizliğin giderilmesini istemesi halinde; gabinin objektif ve subjektif unsurlarının somut olayda varlığının irdelenmesi gerekir.
    Eldeki bu davada, davacı vekili, yargılama sırasında 15.12.2016 tarihli celsede ve kanunyolu aşamasında; davalı tarafından desteğin gelirinin asgari ücret olarak esas alınarak hesaplanan tazminat miktarını ödemeyi teklif ettiğini, müvekkilinin ilk önce teklif edilen bu miktarı kabul etmediğini ancak neredeyse bir ekmeğe muhtaç hale gelip müzayaka haline düşünce bu teklifi kabul etmek zorunda kaldığını, müvekkilinin, muris/destek ile evlendikten bir kaç ay sonra eşini kaybettiğini, desteği olan eşi öldüğünde hamile olan davacının dava devam ederken çocuğunu dünyaya getirdiğini, müvekkilinin babasının da kazadan önce kalp krizi geçirerek öldüğünü, müvekkilinin ailesinden gizli evlendiği için kendisine sahip çıkacak kimsesi olmadığını, dava sürecinin sürekli uzaması sebebi ile daha da zor duruma düştüğünü, icra tehdidi altında kaldığını, davalının ise sadece ibraname karşılığında ödeme yapacağının belirttiğinden müvekkilinin müzayaka halinde ödemeyi kabul ettiğini, maktu şekilde hazırlanmış ibranamenin gönderildiğini ve ibraname imzalamadan ödeme yapılmadığını, ibranamenin içeriği konusunda pazarlık şansı olmadığını, hayatını devam ettirebilmek için bu ödemeyi kabul etmek zorunda kaldığını, oysa gerçek zararın çok daha fazla olduğunu iddia ederek müzayaka halinde imzalanan ibranamenin iptal edilmesi gerektiğini iddia etmiş, mahkemece davacının bu iddiaları hakkında herhangi bir araştırma yapılmadan, davacının müzayaka halinde olup olmadığı tartışılmadan ibraname ve ödeme sebebi ile davanın konusuz kaldığı gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
    Her ne kadar yargılama sırasında imzalanan ibraname, davaya son veren taraf işlemlerinden ise de; ibranamenin geçerli olabilmesi için ibranameye ilişkin iradenin sakatlanmamış olması gereklidir. Yine her ne kadar, ibraname, gerçek zararın tespitine ilişkin aktüer raporundan sonra imzalanmış ise de, davacı taraf bu aktüer raporuna da itiraz etmiş, gerçek zararın; aktüer bilirkişisi tarafından hesaplanan tazminat miktarından çok daha fazla olduğunu, tazminat hesabında desteğin gelirinin asgari ücret olarak esas alınmasının hatalı olduğunu, desteğin gelirinin daha fazla olduğunu ve diğer itirazlarını ileri sürmüştür. Bu durumda, müzayaka halinde ibraname imzaladığını iddia eden davacı tarafın bu durumda olup olmadığının, somut deliller ve ayrıntılı incelemeyle tespiti gereklidir.
    Davacı vekili, ibraname içeriğini kabul etmediklerini, ibraname ile bağlı kalmak istemediklerini, ibranamenin müzayaka halinde imzalandığını yargılama sırasında da ileri sürmüş olması karşısında mahkemece anılan iddia üzerinde durulmadan ve yeterince irdelenmeden karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Bu durumda mahkemece yapılacak iş; davacının ekonomik olarak zor durumda olup olmadığının, müzayaka hali içerisinde bulunup bulunmadığına ilişkin delillerinin toplanması ile gabinin subjektif unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediği irdelenmesi gereklidir.
    Tüm bu araştırmalardan sonra; edimler arasındaki aşırı oransızlığın giderilmesini temin amacıyla, gabin iddiasıyla ibranamenin iptalinin talep edildiği gözetildiğinde, gabinin objektif unsuru olan edimler arasındaki aşırı oransızlık şartının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti için, davacının gerçek zarar miktarının doğru biçimde tespit edilmesi gerekir. Bunun için de; öncelikle desteğin gelirinin tespiti tazminat hesabında önemli yer tutmaktadır.
    Somut olayda davacı vekili, desteğin gelirinin asgari ücretten daha fazla olduğunu, desteğin kayıtlı olduğu üniversiteden mezun olacağı kabul edilerek hesaplama yapılması gerektiğini ileri sürmüştür.
    Dosyanın incelenmesinde desteğin, Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğrencisi olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece, desteğin, okul kaydını yeniletmediği gerekçesi ile öğrenime devam etmeyeceği kabul edilerek asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmış ise de, mahkemenin bu kabulü; Anadolu Üniversitesinin; desteğin kaydını yeniletmediğinden öğrencilik haklarından yararlanamasa da adı geçenin kaydını yeniletmesi halinde öğrenime devam hakkının bulunduğuna ilişkin yazı cevabı karşısında mahkemenin kabulüne uygun düşmemektedir. Buna göre aktüer bilirkişisinden alınacak ek raporda, desteğin mezun olacağı bölüme göre emsal ücret araştırması yapılarak, desteğin asgari ücretten fazla gelir elde edeceğinin kabul edilerek hesaplama yapılması gerekmektedir.
    Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda gabinin yasal şartlarının oluşup oluşmadığı konusunda inceleme yapılıp hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    2-Bozma ilamının neden ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, Dairemiz karar örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin bölge adliye mahkemesine gönderilmesine 2.540,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 08/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi