8. Hukuk Dairesi 2018/4432 E. , 2019/11104 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacılar vekili, vekil edenlerine mirasen intikal eden, 148 ada 4 ve 12 parsel ile 2507 ada 112 parselde kayıtlı taşınmazların davalılar tarafından kullanıldığını ve 02.09.2008 tarihinde bu taşınmazlardaki ortaklığın giderilmesi için müvekkilleri tarafından dava açıldığını belirterek, ortaklığın giderilmesi davasının açılış tarihinden itibaren fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak her bir davacı için 11.610,00 TL ecrimisilin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, cevap dilekçesi vermemiştir.
Mahkemece, davalı ..."e karşı açılan davanın kabulü ile 02.09.2008-13/04/2012 tarihleri arasında işlemiş 11.610,00 TL, davalı ..."e karşı açılan davanın kısmen kabulü ile 02.09.2008-13.04.2012 tarihleri arasında işlemiş 10.167,40 TL ecrimisilin dönem sonlarından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş olup; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil istemine ilişkindir.
Öncelikle belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olaya gelince; öncelikle keşfe sadece harita mühendisi bilirkişi eşliğinde gidilmesi ve hesap raporunun da hesap konusunda uzman olmayan harita mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenmesi ve Mahkemece bu rapora itibar edilerek hüküm kurulması doğru olmamıştır. Ayrıca ortaklığın giderilmesi dava dilekçesinin davalılara tebliğ tarihinden itibaren ecrimisil hesaplanması gerekirken, ortaklığın giderilmesi davasının açılış tarihinden itibaren ecrimisil hesaplanması isabetli olmamıştır. Bununla birlikte, yukarıda belirtilen ilke ve usuller dikkate alınmadan, taraflara emsal göstermeleri için süre ve imkan verilmeden sonuca gidilmesi de doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; 6100 sayılı HMK"nin 297/2. maddesinde “...taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmüne yer verilmiştir. Anılan bu düzenleme karşısında uyuşmazlığın çözümlenmesine karar veren mahkemenin, kuracağı hükmün açık, net ve infaza elverişli olması gerekir. Ne var ki; Mahkemece kurulan hükmün infaza elverişli olduğunu söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır. Mahkemece hüküm fıkrasında, hüküm altına alınan miktarın ne kadarlık kısmının hangi döneme ait olduğu, hangi miktara hangi tarihten itibaren faiz işletileceği açıkça belirlenmemiştir. O halde Mahkemece, her dönem için hükmolunan ecrimisil miktarı ve her dönem için faiz başlangıç tarihi açıkça belirtilerek hüküm kurulması gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde ("....dönem sonlarından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte") hüküm kurulması doğru olmamıştır.
O halde Mahkemece yapılacak iş; dava konusu taşınmazlar başında, taşınmazların niteliğine uygun bilirkişinin de katılımıyla keşif yapmak, yukarıda belirtilen ilke ve usuller çerçevesinde ecrimisil bedelini belirlemek, infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde ve usuli kazanılmış hakları dikkate alarak hüküm kurmak olmalıdır.
SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda yazılı nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 09.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.