8. Hukuk Dairesi 2012/3754 E. , 2012/8357 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İtiraz
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna 4822 sayılı Yasanın 15. maddesi ile eklenen 10. maddesinde; “tüketici kredisi, tüketicilerin bir mal veya hizmet edinmek amacıyla kredi verenden nakit olarak aldıkları kredidir” şeklinde tanımlandıktan sonra maddede bu tür sözleşmelerin yapılma koşulları ile borcun muaccel kılınabilmesi ve temerrüt koşulları gibi farklı ve özel şartlara yer verilmiştir. Yasaya eklenen 10/A maddesinde; kredi kartı ve nakit çekim sureti ile kullanılan kredilerde 10. madde hükümlerinin uygulanacağı belirtildikten sonra, aynı Yasaya 21.02.2007 tarihli 5582 sayılı Yasanın 24. maddesi ile eklenen 10/B maddesinde ise:; “Konut Finansmanı Sözleşmeleri” de bu yasa kapsamında değerlendirilerek, konut finansmanı sözleşmelerinin düzenlenme koşulları, borçlunun temerrüdü durumunda finansman sağlayan bankanın yükümlülükleri, borcun muaccel kılınabilmesinin ve muacceliyet uyarısının koşulları gibi hususlar özel olarak ve ayrıca düzenlenmiştir. Açıklandığı üzere Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, kredi kartı ve “Konut Finansmanı Kredisi” gibi tüketici kredisi kullanan borçluları, diğer kredi borçlularından ayrı tutmak, tüketicinin koşullarını iyileştirmek ve kolaylaştırmak amacıyla geliştirilmiş özel bir yasa olup, bu kanun kapsamında verilen krediler nedeniyle borçluların temerrüde düşüp düşmedikleri, borcun muaccel olup olmadığı, muaccel olan borç miktarının ve faizinin, yapılan özel sözleşmelerin Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun koşullarında değerlendirilmesi gerekir.
Tüketici Yasasına göre daha genel bir yasa olan İİK.nun 149. maddesi, bu özel yasanın kapsamında kalmayan krediler için uygulanabilir olup, yasa koyucunun anılan kredilere açıkça Tüketici Yasasında yer vermiş olması da, maksadının bu yönde olduğunu ortaya koymaktadır.
Aksinin kabulü halinde tüketici kredilerinde de İİK.nun 149. maddesi koşullarında ilamlı takip yapılacak, özel yasada düzenlenen muacceliyet ve temerrüt koşulları tartışılmadan alacağın tahsili, gayrimenkulün satışı gerçekleşecek, tüketici lehine getirilen yasa maddelerine rağmen diğer kredi borçluları ile aynı koşullarda icra takibine muhatap kılınarak mağdur edilecektir. Bu durumda alacağın tüketici kredisinden kaynaklanması halinde, borçlunun temerrüde düşüp düşmediği, alacağın muaccel olup olmadığı, ne miktarının tahsil edilebilir olduğu, faiz miktar ve oranlarının tespiti, tüketici yasası koşullarında yargılama yapılmasını gerektirmektedir.
O halde İİK.nun 149.maddesinin tüketici kredilerinde uygulanma olanağı yoktur.
Bu durumda konut kredisi sözleşmesi nedeniyle düzenlenen gayrimenkul ipoteğinin paraya çevrilmesi amacıyla İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2009/5233 sayılı dosyasında borçlu aleyhinde İİK.nun 149.maddesine dayalı olarak başlatılan ilamlı takibin iptaline dair mahkeme kararı yukarıda yer verilen gerekçeyle sonucu itibarı ile doğru görüldüğünden hükmün anılan takibin iptaline ilişkin bölümünün ONANMASINA,
Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak nedeniyle asıl borçlu şirket ve ipotek veren ... hakkında İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2009/2426 sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yürütülen takibin iptaline dair mahkeme kararının incelenmesinde ise; TMK.nun 851/1.maddesinde "Taşınmazın rehni, miktarı Türk Parası ile gösterilen belli bir alacak için kurulabilir. Alacağın miktarının belli olmaması halinde alacaklının bütün istemlerini karşılayacak şekilde taşınmazın güvence altına alacağı üst sınır taraflarca belirtilir." (Alacağın muayyenliği ilkesi) denildikten sonra maddenin 2. fıkrasında "Yurt içinde veya dışında faaliyette bulunan kredi kuruluşlarınca yabancı para üzerinden veya yabancı para ölçüsü ile verilen kredileri güvence altına almak için yabancı para üzerinden taşınmaz rehni kurulabilir." hükmüne yer verilmiştir.
İİK.nun 150/ı.maddesine göre "Borçlu cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi veya gayrinakdi bir krediyi kullandıran tarafın ibraz ettiği ipotek akit tablosu kayıtsız şartsız bir para borcunu ihtiva etmese dahi, krediyi kullandıran taraf krediyi kullanan tarafa ait cari hesabın kesilmesine veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi hesabının muaccel kılınmasına ilişkin hesap özetinin veya gayrinakdi kredinin ödenmiş olması nedeniyle tazmin talebinin veya borcun ödenmesine ilişkin ihtarın, noter aracılığıyla krediyi kullanan tarafa kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adrese gönderilmek suretiyle tebliğ edildiğini veya 68/6. maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığını gösteren noterden tasdikli bir sureti icra müdürüne ibraz ederse icra müdürü 149.madde uyarınca işlem yapar. Şu kadarki krediyi kullanan tarafın hesap özetine ve borcun ödenmesine ilişkin ihtara ya da gayri nakdi kredi nedeniyle tazmin talebine kendisine tebliğ edildiği veya 68/6.maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığı tarihten itibaren 8 gün içinde noter aracılığıyla itiraz etmiş olduğunu ispat etmek suretiyle icra mahkemesine şikayette bulunma hakkı saklıdır. Bu takdirde krediyi kullandıran taraf alacağını 68/6.maddesi çerçevesinde diğer belgelerle ispatlayabiliyorsa, krediyi kullanan tarafın şikayeti reddedilir.
Somut olayda "...bankaya karşı doğmuş doğacak borçları karşılamak üzere 446.400,00 EURO" limitli ipotek verildiği, takipte gösterilen 550.000 EURO limitli genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan alacak nedeniyle asıl borçlu şirkete 04.12.2008 tarihinde ihtarname tebliğ edildiği, borçlunun bu ihtara yasada belirtilen 8 günlük süre içerisinde 12.12.2008 tarihinde itiraz ettiği görülmektedir. Borçluya İİK.nun 150/ı.maddesi göndermesi ile aynı yasanın 149.maddesine göre icra emri çıkarılması üzerine borçlu kendisi icra emri gönderilemeyeceği yönündeki şikayeti yanında takip edilen borca ve faize de itirazlarını bildirmiştir. Bu durumda anılan madde uyarınca bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılıp varsa borcun varlığı miktarı belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. İcra mahkemesince ipoteğin yabancı para cinsinden kurulduğu takibinde yabancı para cinsinden yapılması gerektiği alacağın muayyenlik ilkesi gereği ana paranın tur ve miktarında değişkenlik yapılamayacağı takibin ilama aykırı olduğu kamu düzeni nedeniyle iptali gerekeceği belirtilerek İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2009/2426 sayılı takibide iptal edilmiştir.
TMK.nun 851.maddesine göre yabancı para üzerinden kurulan ipoteğin paraya çevrileceği tarihteki kurdan TL karşılığının belirlenmesi talebinde yasaya uymayan bir yön bulunmamaktadır. Alacaklı EURO cinsinden alacağının TL karşılığını bildirerek ihtarda bulunmuş ve ihtara konu ettiği alacağı için icra takibi başlatmıştır. Kaldı ki alacaklının yabancı para cinsinden doğan alacağın takip tarihindeki kurdan TL"sına çevirerek isteyebilmesi BK.nun 83.maddesi gereği kendisine verilmiş seçimlik hakkın kullanılması olup yapılan takipte ilama ve kamu düzenine aykırı durum bulunmamaktadır.
Satış tarihinde belirlenecek ipotek limitine göre takipte limitin aşılmış olduğunun anlaşılması durumunda ise borçlunun limiti aşan miktar için süresiz şikayet hakkının bulunduğu da nazara alındığında mahkemenin kredi sözleşmesine dayalı İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2009/2426 sayılı takibini iptal gerekçesi yerinde değildir.
O halde şikayet doğrultusunda yapılacak bilirkişi incelemesi ile sonuca gidilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının 2. nolu bentte yazılı nedenlerle İİK.nun 366 ve HMK.nun 428.maddeleri gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK.nun 366/3.maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 01.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.