Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/46043
Karar No: 2016/4904
Karar Tarihi: 01.03.2016

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2015/46043 Esas 2016/4904 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2015/46043 E.  ,  2016/4904 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi
    Dava Türü : Alacak

    YARGITAY İLAMI

    Taraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükmün süresi içinde taraflarca temyiz edilip, incelemenin Yargıtayca duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından istenilmekle, duruşma için tebliğ edilen 01.03.2016 Salı günü belirlenen saatte davalı ..... Vekili Av.... ile davacı ... vekili Av.... geldi. Gelenlerin huzuru ile duruşmaya başlandı. Duruşmada hazır bulunan tarafların sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyadaki belgeler incelendi. Gereği görüşüldü:
    1- Davavacı Temyizi Bakımından;
    Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm temyiz itirazlarının reddine,
    2-Davalı Temyizi Bakımından;
    Davacı vekili, davacının davalı işyerinde 01.01.2003 tarihinde çalışmaya başladığını, hemen hemen her çalışanın yaptığı gibi işyeri yönetiminin bilgisi dahilinde nakit ödeme yapacak kişilerin ödemelerinin personel kredi kartı ile yapılması yönündeki işlemi zaman zaman davacının da yaptığını, yönetimce bu tür işlemlerinin artık yapılmaması gerektiğinin 23.05.2014 tarihinde davacı ile birlikte 4 personele tebliğ edildiğini, bu tarihten sonra davacının usulsüz işlemi bulunmadığını, 31.05.2014 tarihinde davacının amiri konumundaki ...."nın odasına çağrılarak burada şirket muhasebecisi .... ile telefonda görüştürüldüğünü, bu görüşmede gerek amirinin gerek muhasebecinin “yaptığın suç istifa edersen siciline işlemeyiz aksi halde siciline işler” diyerek davacıyı korkuttuklarını, bu şekilde bezdirilen, korkutulan davacının istifaya zorlandığını, savunması alınan diğer işçilerle ilgili fesih işlemi yapılmadığını, evli ve 2 çocuğu bulunan 11 yılı aşkındır çalışan davacının istifa etmesi için neden bulunmadığını, borçlarını ödemeyebilmek için arabasını sattığını, daha az ücretle çalışmak zorunda kaldığını iddia ederek kıdem tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davacının, 06.05.2010 tarihinde kayıtsız işlem yapması nedeni ile ceza aldığını, bundan sonra disiplinsiz davranışlarına devam eden davacının 2014 yılının ilk 5 (beş) ayına ait kasa işlemlerinin tetkikinde hastalardan nakit olarak alınan ödemelerin bedelini kredi kartı ile ödemiş gibi gösterdiğinin tespit edildiğini, aldığı nakit paraları zimmetine geçirdiğini, davacının savunmasında bu işlemin etik olmadığını bildiğini kabul ettiğini, iki gün sonra da istifa dilekçesi vererek işten ayrıldığını, bu nedenle işten ayrılma bildirgesi vererek ilişiğinin kesildiğini, kıdem tazminatına hak kazanmadığını, davacının istifanın anlam ve sonuçlarını bilebilecek durumda olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, “...Davalı yan davacı ile aynı eylemi gerçekleştiren diğer personelin iş akitlerini feshetmeyerek eşit davranma borcuna riayet etmemiştir. Ayrıca davacının kıdemi dikkate alındığından eylemin karşılığı olarak öngörülen iş aktinin feshi şeklindeki yaptırımın ölçü sınırlarını aşmaktadır. Davacıya başka disiplin cezaları verilebilmesi mahkememizce mümkündür.” gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    İş sözleşmesinin feshi konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmaktadır.
    Davacı vekili davacının istifaya zorlandığını iddia ederken, davalı vekili davacının kendi hür iradesi ile istifa ederek işten ayrıldığını savunmuştur. Dosya içinde bulunan imzası inkar edilmeyen el yazısı ile yazılmış 31.05.2014 tarihli istifa dilekçesinde davacı “görevimden istifa ediyorum” diye yazmıştır. Çıkışı 08.06.2014 tarihinde 31.05.2014 tarihi itibari ile “kod 3” yani “istifa” nedeni ile yapılmıştır. Dinlettiği tanığı, davacıdan önce işten ayrılan bir işçi olup fesihle ilgili bilgileri davacıdan duyduklarından ibarettir. Ayrıca kendi çalıştığı dönemde kredi kartı ile bu şekilde ödeme yapılmadığını beyan etmiştir. Davalı tanıkları ise savunmayı teyit etmişlerdir. 23.05.2014 tarihinde davacı ve diğer üç işçiye tebliğ edilen yazı ile hastaların yaptıkları nakit ödemelerin personele ait kredi kartından çekilmesinin yasak olduğu, arızi durumlarda yöneticinin bilgisi ile hareket edileceği aksi durumun iş akdinin fesih nedeni olduğu bildirilmiştir. Davalı vekilinin sunduğu itiraza uğramayan belgelere göre davacı 2014 yılının 1 ile 4 üncü ayları arasında 61 (altmışbir) kez toplamda 28.352,71 TL nakit karşılığı kredi kartından çekim yapmıştır. İşverenin önceden bu duruma yani hastaların nakit yaptıkları ödemeler karşılığı personelin kredi kartından çekim yapılmasına izin veya onay verdiğine dair bilgi, belge, tanık anlatımı bulunmamaktadır. Öte yandan davacı savunmasında yaptığının etik olmadığını bildiğini belirterek özür dilemiştir. İşten ayrılma formunda iş arkadaşları ve yöneticisi ile ilişkilerinin iyi olduğunu belirttiği gibi el yazısı ile kendi isteği ile ayrıldığını yazmıştır. Hal böyle olunca iş sözleşmesi davacının soyut istifası ile sona ermiştir. Davacı istifanın irade fesadı ve baskı altında alındığını ispat edememiştir. Bu nedenle kıdem tazminatı talebinin reddi yerine, mahkemece iş sözleşmesi istifa ile sona erdiği halde işverenin haksız feshi gibi değerlendirme yapılarak “Eşit İşlem Borcuna Aykırılık” ve “Ölçülülük” ilkelerine aykırı davranıldığı şeklindeki gerekçe ile talebin kabulü hatalı olmuştur.
    O halde davalının bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında kendini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir olunan 1.350,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, temyiz harcının davalıya iadesine, aşağıdaki yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 01.03.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi