17. Hukuk Dairesi 2015/19280 E. , 2016/4721 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde asıl davacı ... ve davalı birleşen davacı ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, 16.07.2011 tarihinde davalı ... ...’a ait, sürücü ... idaresindeki araç ile seyir halinde iken müvekkile ...’a ait, sürücü ... idaresindeki araca çarparak hasar verdiğini, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak araç hasar bedeli için 19.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini istemiştir.
Birleşen Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/236 esaslı dosyada; davacı vekili, 16.07.2011 tarihinde davalı ...’a ait, sürücü ... idaresindeki araç ile seyir halinde iken müvekkile ....’a ait, sürücü ... idaresindeki araca çarparak hasar verdiğini, aracın da 15.783,00 TL hasar ve 2.300,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 18.083,00 TL zararı olduğunu, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak araç hasar bedeli için 10.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalı ve birleşen davacı vekilleri, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; birleşen davanın kısmen kabulü ile 14.566,40 TL"nin asıl davacı ... ile davalı ..."tan müteselsilen ve olay tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte tahsili ile davalı birleşen davacı ... ..."a verilmesine, fazlaya ilişkin talep ile asıl davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı ... ve davalı birleşen davacı ... .... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
1086 sayılı HUMK"nin 388. ve 389. maddeleri ile 6100 sayılı HMK"nin karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir. Ayrıca; 1086 sayılı HUMK"nin 45. maddesi ile 6100 sayılı HMK"nin karşılık 166. maddesi uyarınca, birleştirilen dava dosyaları birbirlerinden bağımsız ayrı davalar olup, asıl ve birleştirilen her dava hakkında usul hükümlerine göre ayrı ayrı hüküm kurulması, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin her dava için ayrı ayrı belirlenmesi gerekir.
Yukarıda belirtilen ilkeler gözardı edilerek, asıl ve birleştirilen davalar için tek hüküm kurulması da bozmayı gerektirmiştir.
Mahkemece, kusur oranlarının belirlenmesi için yapılan keşif sonucu trafik polisi bilirkişi tarafından hazırlanan 10.12.2012 tarihli raporda, davacı ... ait ... plakalı araç sürücü ... 2/8 kusurlu olduğu, davalı ... ....’a ait .... plakalı araç sürücüsü ...’ün 6/8 oranında kusurlu olduğunun belirlenmiştir. Taraf vekillerinin itirazı üzerine alınan 23.12. 2013 tarihli rapora göre ise davacı ... ait .... plakalı araç sürücü ... %60 kusurlu olduğu, davalı ... ...’a ait .... plakalı araç sürücüsü ...’ün %40 oranında kusurlu olduğunun belirlenmiştir.
Mahkemece, ceza dosyasında alınan ...i"nin 10.03.2013 tarihli raporunda ise, kusur oranı belirlemeden II.Hal göre raporunda belirtilen davacı ... ait .... plakalı araç sürücü ... asli kusurlu olduğu, davalı ... ...’a ait ... plakalı araç sürücüsü ...’ün tali kusurlu olduğu kanaati ile göre, sürücü ...’ın %80 oranında, sürücü ...’ün %20 oranın da kusurlu olduğu kanaati ile karar verilmiştir. Oysa 23.12.2013 tarihli rapora göre ise davacı ... ait ...plakalı araç sürücü ... %60 kusurlu olduğu, davalı ... ...’a ait .... plakalı araç sürücüsü ...’ün %40 oranında kusurlu olduğuna ilişkin raporda yer alan kusur tespitine ilişkin nedenler ve belirlenen kusur oranı gerçekçi, olaya uygun, denetime ve hüküm vermeye elverişli, önceki iki rapor arasındaki kusura ilişkin çelişkiyi de giderici mahiyette olduğundan kusura ilişkin en son üçlü bilirkişiden alınan heyet raporuna itibar edilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.
Kabule göre;
Asıl davada davacı ... vekili tarafından açılan 19.000,00 TL tazminat davasının reddedildiği, davalı ... .... kendisini vekille temsil ettirdiği halde karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13. maddesi uyarınca vekâlet ücretine hükmedilmemesi doğru olmamıştır.
Birleşen davada, davacı ... ... dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL maddi tazminat tahsilini talep ettiği halde, mahkemece 14.566,40 TL’nin tahsiline hükmedilmek suretiyle 6100 sayılı HMK 26.maddesine aykırı olarak talepten fazlasına karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 13.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.