14. Hukuk Dairesi 2013/16320 E. , 2014/3928 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Cide Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/07/2013
NUMARASI : 2012/31-2013/126
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.02.2012 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.07.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı S.. D.. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Bir kısım davalılar, davaya cevap vermiş ve davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, 1.. ada 4 parsel sayılı taşınmaz yararına 106 ada 3 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı S.. D.. vekili temyiz etmiştir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nın 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacıların 1.. ada.. parsel sayılı taşınmazının yola cephesinin bulunmadığından mutlak geçit ihtiyacı olduğu anlaşılmaktadır. Dosya içerisindeki bilirkişi raporu ve paftadan davacının taşınmazına komşu 1.. ada 1.. parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün aleyhine geçit hakkı kurulan 1.. ada .. parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünden daha büyük olduğu anlaşılmaktadır. Geçit hakkı kurulması davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesine göre yüzölçümü daha büyük olan taşınmazlardan geçit hakkı kurulması gerekmektedir. Ayrıca, bilirkişi raporundaki 1 numaralı güzergahtan geçit kurulması halinde 1.. ada .. parsel sayılı taşınmazın eni daralacağından bu taşınmaza inşaat yapımı zorlaşacaktır. Bu durumda davacılara ait taşınmazın güneyindeki 1.. parsel sayılı taşınmaz üzerinden bilirkişi raporundaki C işaretli kısımdan geçit kurulup kurulamayacağı değerlendirilmelidir. Ancak, 1.. parsel sayılı taşınmaz üzerinde geçit güzergahı saptanırken, 4 parsel sayılı taşınmazın güney sınırının tamamı boyunca değil, 5 parsel sayılı taşınmaza yakın kısmından ve araç giriş çıkışına uygun yerden başlayıp yola bağlanacak şekilde geçit kurulması hususunda bilirkişiden ek rapor alınmalıdır.
Mahkemece, Dairemizin yukarıda açıklanan ilkeleri doğrultusunda gerekli araştırmalar yapılarak ve belirtilen hususlar gözetilerek 1.. ada 1.. parsel sayılı taşınmazın malikleri de davaya dahil edilmek suretiyle yeniden yapılacak inceleme ve değerlendirme ile oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı S.. D.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 24.03.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.