Esas No: 2018/501
Karar No: 2020/523
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/501 Esas 2020/523 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 12. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 700-50
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık ..."nun beraatine ilişkin Çeşme (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesince verilen 11.02.2014 tarihli ve 606-36 sayılı hükmün, Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 02.10.2015 tarih ve 15189-14394 sayı ile;
"...0,59 promil alkollü vaziyette sevk ve idaresindeki araçla seyir hâlindeyken tabelaya çarpan sanığın 08.08.2013 tarihli kolluk beyanında, Çeşme"de uzun bir süre önce alkol aldığını, alkolün etkisinin geçtiğini zannederek araç ile seyri sırasında direksiyon hâkimiyetini kaybedip kaza yaptığını, alkollü araç kullandığı için pişman olduğunu beyan ettiği, bu itibarla sanığın güvenli sürüş yeteneğini kaybettiğinin kabulü ile atılı suçtan mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiği hâlde, beraatine karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
6545 sayılı Kanun"un 84. maddesiyle 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 6. maddenin 1. fıkrası uyarınca sulh ceza mahkemelerinin kaldırılması nedeniyle bozmadan sonra yargılama yapan Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesi ise 11.02.2016 tarih ve 700-50 sayı ile;
"...Sanığın güvenli sürüş yeteneğini kaybettiğine ya da trafik güvenliğini tehlikeye sokmaya matuf hareketler yaptığına dair delil bulunmasının zorunlu olduğu, olayımızda maddi hasarlı bir trafik kazasının gerçekleştiği, bahsedilen eyleme yönelik dosyada herhangi bir delilin bulunmadığı, sanığın eyleminin trafik güvenliğini ne suretle tehlikeye düşürdüğünün iddianamede açıklanmadığı, kazanın taksirle gerçekleşmiş olduğunun kabulünün gerektiği, 50 promilin üzerindeki alkol düzeyi için KTK uyarınca idari yaptırım uygulanabileceği, 2918 sayılı KTK"nın 48/7 maddesinde yasal sınırlar üzerindeki alkolle kaza yapılması hâlinde TCK"ya ilişkin hükümlerin uygulanacağına dair hükmün eylemin suç oluşturması hâlinde yani taksirle yaralama suçunun gerçekleşmesi hâlinde bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması gerektiği şeklinde yorumlanabileceği, aksi hâlde 48/6 maddesinde belirtilen 100 promillik sınır ile trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun oluşacağına dair hüküm ile 48/7 maddesindeki hükmün çelişeceği değerlendirilmekle sanığın üzerine atılı suçun unsurları oluşmadığından, Yargıtay bozma ilamına uyulmayarak, direnme kararı ile sanığın yeniden beraatine karar verildiği," şeklindeki gerekçeyle önceki hükmünde direnilmesine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.05.2018 tarihli ve 102022 sayılı “Bozma” istekli tebliğnamesiyle dosya, kararına direnilen Daireye gönderilmiş, inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 11.10.2018 tarih ve 4157-9590 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçununun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Çeşme Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 30.09.2013 tarihli iddianame ile; sanık ..."nun 08.08.2013 tarihinde sevk ve idaresindeki 34 .. ... plaka sayılı otomobili ile trafikte seyir hâlinde iken Sakarya Mahallesi Türkan Saylan Parkı"nın önünde trafik kazası yaptığı, alkolmetre ile yapılan ölçümde 0,59 promil alkollü olduğunun tespit edildiği, bu suretle alkol etkisiyle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanması nedeniyle trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu işlediği iddiasıyla hakkında kamu davası açıldığı,
08.08.2013 tarihinde saat 19.18’de yapılan alkolmetre ölçüm sonucuna göre, sanıkta 0,59 promil alkol tespit edildiği,
Anlaşılmaktadır.
Sanık ... kollukta; Çeşme’de uzun bir süre önce alkol aldığını, alkolün etkisinin geçtiğini zannederek 34 .. ... plakalı aracı ile sayir hâlinde bulunduğu sırada direksiyon hâkimiyetini kaybederek kaza yaptığını, görevli trafik polisinin gelerek alkol kontrolü yaptığını ve alkollü olması nedeniyle polis merkezire getirildiğini, alkollü olarak araç kullandığı için pişman olduğunu,
Mahkemede; olay günü ışıklardan sola döneceği sırada yanındaki bir aracın sıkıştırması nedeniyle aracını tabelaya sürttüğünü, akabinde ileride bekleyen polislerin kendisini durdurarak alkol muayenesi yaptıklarını ve 0,59 promil alkollü olduğunun ortaya çıktığını, kazadan iki saat kadar önce iki kadeh kokteyl içtiğini, olay nedeniyle pişman olduğunu,
Savunmuştur.
TCK’nın “Trafik güvenliğini tehlikeye sokma” başlıklı 179. maddesinin suç tarihi (08.08.2013) itibarıyla yürürlükte bulunan ikinci ve üçüncü fıkraları;
“...
Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişi, iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanan kişi yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiş olup 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 16. maddesiyle TCK’nın 179. maddesinin ikinci fıkrasına “idare eden kişi,” ibaresinden sonra gelmek üzere “üç aydan” ibaresi eklenerek madde son hâlini almıştır.
TCK’nın "Trafik güvenliğini tehlikeye sokma" başlıklı 179. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının uygulanma şartları ise gerekçelerinde; "Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarının, kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçun oluşabilmesi için, aracın tehlikeli bir şekilde sevk ve idare edilmesi gerekir. Aracın sevk ve idaresinin salt trafik düzenine aykırılığı bu suçun oluşumuna neden olmayacaktır. Bu suçun oluşabilmesi için, aracın trafik düzenine aykırı olarak ve ayrıca kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde kullanılması gerekir. Bu bakımdan söz konusu suç, somut tehlike suçu niteliği taşımaktadır.
Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanan kişinin cezalandırılması öngörülmüştür. Bu bakımdan, örneğin, uzun süre araç kullanmak dolayısıyla yorgun ve uykusuz olan kişilerin araç kullanmaya devam etmesi hâlinde de bu suçun oluştuğunu kabul etmek gerekir." şeklinde açıklanmıştır.
TCK"nın 179/3. maddesinde sözü edilen alkol, alkollü içki yapımında kullanılan alkol türü olan etanoldür (etil alkol). Promil ise, alınan alkolün 100 mililitre kandaki oranını miligram cinsinden gösteren ölçü birimidir. Alkolün ağırlığı, kanın ise hacmi dikkate alınarak kurulan orantı üzerinden kandaki alkolün promil cinsinden seviyesi belirlenir. Örneğin 0,40 promil, 100 mililitre kanda 40 miligram alkol bulunduğunu gösterir. Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulunca vücuda alınan etil alkolün kandaki seviyesinin ortalama olarak saatte 0,15 promil azaldığının tıbben bilindiği belirtilmektedir.
Bu aşamada 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 48. maddesinin suç tarihinden önce yürürlükte bulunan hâli ile suç tarihi itibarıyla yürürlükte olan hükümlerinin incelenmesinde fayda bulunmaktadır.
2918 sayılı Kanun"un suç tarihinden önce yürürlükte bulunan "Alkollü içki, uyuşturucu veya keyif verici maddelerin etkisi altında araç sürme yasağı" başlıklı 48. maddesi;
"Uyuşturucu veya keyif verici maddeleri almış olanlar ile alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin kara yolunda araç sürmeleri yasaktır.
Uyuşturucu veya keyif verici maddelerin cinsleri ile alkollü içkilerin etki dereceleri ve kandaki miktarlarını tespit amacıyla, trafik zabıtasınca teknik cihazlar kullanılır. Tespit usulleri ve muayene şartları, Sağlık Bakanlığının görüşüne uygun olarak hazırlanacak yönetmelikte düzenlenir.
Bu madde hükmüne uymayan sürücüler derhal araç kullanmaktan men olunur.
Toplu taşım araçlarında sigara içilemez. Sigara içenler hakkında 4207 sayılı Tütün Mamüllerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun hükümleri uygulanır.
Yönetmelik ile belirtilen miktarların üzerinde alkollü araç kullandığı tespit edilen sürücülerin, suçun işlendiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde; birinci defasında sürücü belgeleri altı ay süreyle geri alınır ve haklarında 265 300 000 lira para cezası uygulanır. İkinci defasında sürücü belgeleri iki yıl süreyle geri alınır ve haklarında 332 600 000 lira para cezası uygulanır ve bu sürücüler Sağlık Bakanlığınca, esas ve usulleri Sağlık ve İçişleri Bakanlıklarınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilen sürücü davranışlarını geliştirme eğitimine tabi tutulurlar, eğitimi başarıyla tamamlayanların belgeleri süresi sonunda iade edilir. Üç veya üçten fazlasında ise, sürücü belgeleri beş yıl süreyle geri alınır ve altı aydan aşağı olmamak üzere hafif hapis cezası ile birlikte 532 600 000 lira hafif para cezası uygulanır. Ayrıca, psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı muayenesine tabi tutulurlar. Bu değerlendirme ve muayene sonrasında uygun görülenlere, geri alma süresi sonunda sürücü belgeleri iade edilir. Psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı muayenesinin yapılmasına dair esas ve usuller yönetmelikte gösterilir.
Uyuşturucu ve keyif verici maddeleri alarak araç kullananlara, eylemi başka bir suç oluştursa bile ayrıca, altı ay hafif hapis cezası ile birlikte 532 600 000 lira hafif para cezası uygulanır ve sürücü belgeleri süresiz olarak geri alınır." şeklinde iken 11.06.2013 tarihli ve 28674 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6487 sayılı Kanun"un 19. maddesi ile 2918 sayılı Kanun"un 48. maddesinin başlığı “Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin etkisi altında araç sürme yasağı" olarak, metni de;
"Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile alkollü olan sürücülerin karayolunda araç sürmeleri yasaktır.
Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla, kollukça teknik cihazlar kullanılır.
Kişinin yaralanmak veya ölümlü ya da kollukça müdahil olunan maddi hasarlı trafik kazasına karışması hâlinde, ikinci fıkrada belirtilen muayeneye tabi tutulması zorunludur. Teknik cihaz ile yapılan ölçüme itiraz eden veya bu cihaz ile ölçüm yapılmasına müsaade etmeyen bu sürücüler, en yakın adli tıp kurumuna veya adli tabipliğe veya Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kuruluşlarına götürülerek uyuşturucu veya uyarıcı madde ya da alkol tespitinde kullanılmak üzere vücutlarından kan, tükürük veya idrar gibi örnekler alınır. Bu işlem bakımından 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 75 inci maddesi hükümleri, beşinci fıkrası hariç olmak üzere uygulanır.
Trafik kazası sonucunda kişinin ölmesi veya teknik cihaza üfleyemeyecek kadar yaralanmış olması hâlinde, üçüncü fıkra hükümlerine göre bu kişilerden kan, tükürük veya idrar gibi örnekler alınır.
Yapılan tespit sonucunda, 0.50 promilin üzerinde alkollü olarak araç kullandığı tespit edilen sürücüler hakkında, fiili bir suç oluştursa bile, 700 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi altı ay süreyle geri alınır. Hususi otomobil dışındaki araçları alkollü olarak kullanan sürücüler bakımından promil alt sınırı 0.21 olarak uygulanır. Alkollü olarak araç kullanma nedeniyle sürücü belgesi geri alınan kişiye, son ihlalin gerçekleştiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde; ikinci defasında 877 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri iki yıl süreyle, üç veya üçten fazlasında ise, 1.407 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri her seferinde beşer yıl süreyle geri alınır. Sürücü belgelerinin herhangi bir nedenle geçici olarak geri alınmış olması hâlinde belirtilen süreler, geçici alma süresinin bitiminde başlar.
Yapılan tespit sonucunda, 1.00 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen sürücüler hakkında ayrıca Türk Ceza Kanununun 179 uncu maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri uygulanır.
Hususi otomobil sürücüleri bakımından 0.50 promilin, diğer araç sürücüleri bakımından 0.20 promilin üzerinde alkollü olan sürücülerin trafik kazasına sebebiyet vermesi hâlinde, ayrıca Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde aldığı tespit edilen sürücülere 3.600 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi beş yıl süreyle geri alınır. Bu kişiler hakkında ayrıca Türk Ceza Kanunu hükümleri uygulanır.
Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarım tespit amacıyla, kollukça teknik cihazlar kullanılmasını kabul etmeyen sürücülere 2000 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi iki yıl süreyle geri alınır.
Sürücünün uyuşturucu veya uyarıcı madde kullandığından şüphe edilmesi hâlinde 5271 sayılı Kanunun adli kolluğa ilişkin hükümleri uygulanır.
Alkollü olarak araç kullanması nedeniyle son ihlalin gerçekleştiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde sürücü belgeleri ikinci defa geri alınan sürücüler Sağlık Bakanlığınca, usul ve esasları İçişleri, Millî Eğitim ve Sağlık bakanlıklarınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilen sürücü davranışlarını geliştirme eğitimine; üç veya üçten fazla geri alınan sürücüler ise psiko-teknik değerlendirmeye ve psikiyatri uzmanının muayenesine tabi tutulurlar.
Sürücü belgelerinin geçici geri alma işlemleri bu Kanunun 6 ncı maddesinde sayılan görevliler tarafından yapılır.
Bu madde hükümlerine göre geri alınan sürücü belgesinin iade edilebilmesi için; ilgili kişi hakkında trafik kurallarına aykırılık dolayısıyla bu Kanun hükümlerine göre verilmiş olan idari para cezalarının tamamının tahsil edilmiş olması; uyuşturucu veya uyarıcı madde alması nedeniyle sürücü belgesi geri alınanların ayrıca sürücü olmasında sakınca bulunmadığına dair resmi sağlık kurumlarından alınmış sağlık kurulu raporunun ibraz edilmesi şarttır.
Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin tespiti için kullanılacak teknik cihazların sahip olacağı asgari koşullar ile diğer usul ve esaslar yönetmelikte gösterilir.” şeklinde değiştirilmiş olup, maddenin altıncı fıkrasında, yapılan tespit sonucunda kandaki alkol miktarı 1,00 promilin üzerinde çıkan sürücüler hakkında TCK"nın 179. maddesinin 3. fıkrası hükümlerinin uygulanacağı, yedinci fıkrasında ise hususi otomobil sürücüleri bakımından 0,50 promilin, diğer araç sürücüleri bakımından 0,20 promilin üzerinde alkollü olan sürücülerin trafik kazasına sebebiyet vermeleri hâlinde, ayrıca TCK"nın ilgili hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04.12.2018 tarihli ve 708-608 sayılı kararında da açıklandığı üzere 11.06.2013 tarihinde ve sonrasındaki dönemde gerçekleşen eylemler yönünden maddenin altıncı fıkrası uyarınca 1,00 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen sürücüler hakkında her hâlükârda, yedinci fıkrası uyarınca da 0,50 promilin üzerinde alkollü olan otomobil sürücüleri ile 0,20 promil alkollü olan diğer araç sürücülerinin ise trafik kazasına sebebiyet vermeleri hâlinde TCK’nın 179. maddenin üçüncü fıkrası kapsamındaki trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu oluşacaktır. 11.06.2013 tarihinden önceki dönemde gerçekleşen eylemlerde ise 0,30 promil ve altında alkollü olduğu tespit edilen sürücüler açısından aksi ispatlanmadığı sürece emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edecek durumda olduklarından suç oluşmayacak, 0,31-1,00 promil alkol tespit edilen kişilerin emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edip edemeyecek hâlde olup olmadıkları hususunun olaydan sonra en kısa sürede yapılacak ayrıntılı bir doktor muayenesiyle belirlenmesi gerekecek, bunun mümkün olmadığı hâllerde bu husus failin olay sırasındaki davranışları değerlendirilmek suretiyle belirlenebilecek, 1,01 promil ve üzerinde alkol tespit edilen kişilerin ise her koşulda emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde oldukları kabul edilecek ve bu kişiler açısından TCK’nın 179. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamındaki suç oluşacaktır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanığın, 08.08.2013 tarihinde saat 19.18 sıralarında sevk ve idaresindeki 34 .. ... plaka sayılı araçla trafikte seyir hâlinde iken direksiyon hakimiyetini kaybederek tabelaya çarpmak suretiyle maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet verdiği, görevli trafik polisleri tarafından durdurulması neticesinde alkolmetre ile yapılan ölçümde 0,59 promil alkollü olduğunun tespit edildiği olayda;
Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanunu"nun 48. maddesinin yedinci fıkrası uyarınca 0,50 promilin üzerinde alkollü olan otomobil sürücülerinin trafik kazasına sebebiyet vermeleri hâlinde TCK"nın ilgili hükümlerinin uygulanacağının hüküm altına alınması, kazadan hemen sonra yapılan ölçüme göre sanığın 0,59 promil alkollü olduğunun tespit edilmesi ve güvenli sürüş yeteneğini kaybetmiş olduğunu gösterir şekilde yolda bulunan tabelaya çarpmak suretiyle maddi hasarlı trafik kazasına neden olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığa isnat edilen, alkolün etkisiyle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanmak suretiyle yasal unsurlarıyla oluşan trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun sabit olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, isabetli bulunmayan Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.02.2016 tarihli ve 700-50 sayılı direnme kararına konu hükmünün, sanığın atılı suçtan mahkûmiyeti yerine beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 15.12.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.