Abaküs Yazılım
Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/1066
Karar No: 2020/1609
Karar Tarihi: 30.12.2020

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2020/1066 Esas 2020/1609 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1066
Karar No : 2020/1609


TEMYİZ EDENLER (DAVALILAR) : 1- ... Vergi Dairesi Başkanlığı - ...
(... Vergi Dairesi Müdürlüğü)
2- ... Bakanlığı - ANKARA
VEKİLİ: Av. ...

KARŞI TARAF (DAVACI) : ... Bankası Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. ...


İSTEMİNKONUSU : Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı üzerine verilen Danıştay Dördüncü Dairesinin 12/12/2019 tarih ve E:2018/6581, K:2019/8748 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı banka adına 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 79. maddesi uyarınca düzenlenen ... tarih ve ... sayılı ödeme emri ile anılan ödeme emrinin dayanağı olduğu ileri sürülen 30/06/2007 tarih ve 26568 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1 Sıra No.'lu Tahsilat Genel Tebliğinin Genel Esaslar başlıklı Birinci Bölümünün Amme Alacaklarının Korunması başlıklı İkinci Kısmının İhtiyati haciz başlıklı II Nolu bölümünün 9. maddesinin son fıkrasında yer alan, "Bankacılık sisteminde, POS cihazı kullanan müşteri ile banka arasında yapılan sözleşmelere dayanan bankalar nezdindeki hesaplar banka ile müşterisi arasında devamlılık arz etmektedir. Dolayısıyla bu hesaplar her zaman için banka nezdinde alacak doğmasına (muhtemel alacak) müsait hesaplar olarak değerlendirildiğinden bu hesaplara ileriye matuf olmak üzere haciz konulması mümkün bulunmaktadır." şeklindeki kısmının iptali istemiyle dava açılmıştır.
Danıştay Dördüncü Dairesinin 23/05/2017 tarih ve E:2013/9181, K:2017/4751 sayılı kararı:
6183 sayılı Kanun'un 79. maddesi gereğince haciz bildirisinin gönderilebilmesi için üçüncü kişi nezdinde amme borçlusunun mevcut bir alacağının bulunması gerekmektedir. Ancak, müstakbel (beklenen ya da doğacak) alacaklar için haciz bildirisi gönderilebilmesi üçüncü şahıs ile amme borçlusu arasında süregelen bir hukuki ilişkinin varlığına bağlıdır. Hukuki ilişkinin varlığı ve bu ilişki nedeniyle amme borçlusuna ödenecek ve devamlılık arz eden bir alacağın bulunduğu hallerde üçüncü kişiye söz konusu madde kapsamında haciz bildirisi gönderilmesi hukuken mümkündür. Bu durumda, banka ile müşterisi arasında yapılan sözleşme, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin varlığını ortaya koyduğu gibi POS hesabı ilişkisi süreklilik arz ettiğinden dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmemiştir.
Dava konusu düzenlemeye istinaden düzenlenen haciz bildirisinin davacı bankaya tebliğ edilmesine karşın Kanun'da öngörülen yedi günlük içinde itiraz edilmeyip aksine ilgili hesaba haciz uygulanıp vergi dairesine de para aktarıldığı görüldüğünden, borcun, davacı bankanın zimmetinde sayılmasında ve söz konusu şahsın hesabında bulunan tutarların bir kısmının vergi dairesi yerine davacı banka ile amme borçlusunca kullanılması nedeniyle aktarılmayan farkın tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde de hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Daire bu gerekçeyle davayı reddetmiştir.
Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 17/01/2018 tarih ve E:2017/683, K:2018/6 sayılı kararı:
Amme alacaklarının tahsiline yönelik olarak uygulanan haciz işlemleri, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 62 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini düzenleyen aynı Kanun'un 5479 sayılı Kanun'un 5. maddesiyle değişen 79. maddesine göre hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczinin, borçlu veya zilyet olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılacağı öngörülmüş, haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahsa, borçlu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcu ödediği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu iddiasında ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirme zorunluluğu getirilerek süresinde itiraz edilmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılan üçüncü şahıs hakkında bu Kanun hükümlerinin tatbik olunacağı hükme bağlanmıştır.
6183 sayılı Kanun hükümlerine göre ihtiyati veya kat’i haczin borçlunun her türlü mal, hak ve alacaklarına tatbik edilmesi mümkün bulunmaktadır. İşlem tarihi itibarıyla henüz mevcut olmamakla beraber ileride doğması muhtemel olan alacaklarla ilgili olarak maaş, ücret, kira gibi hakların haczinin de değinilen maddeye göre yapılacağı belirtilmekle alacağın doğumuna temel teşkil eden hukuki ilişkiden kaynaklanan hakların haczedilebileceği kabul edilmiş ancak, temelindeki hukuki ilişkinin niteliği gereği süreklilik arz etmekle birlikte işlem tarihi itibariyle doğup doğmayacağı ve miktarı belli olmayan alacakların haczine imkân tanınmamıştır. Nitekim 1 Sıra No'lu Tebliğin "İhtiyati Haciz" başlıklı bölümünün 9. maddesinin dava konusu edilen son fıkrasından önceki fıkralarında "Ancak, borçlu olan bir şahsın bankalarda bir alacak ve hakkı bulunmamasına rağmen ileride borçlu adına doğacak alacaklar için bankalara haciz veya ihtiyati haciz bildirisi tebliğ edilmesi, haczin “borçlunun mal varlığını hedef tutması” esasına aykırı düşecektir. Amme alacağından borçlu olan bir şahsın, bankalarda alacak ve hakkının bulunmamasına rağmen ileride tahakkuk edecek alacağından istifade etmek üzere geleceğe yönelik olarak bankalara haciz veya ihtiyati haciz tebliği, muhtemel bir alacak niteliğinde dahi tanımlanamayacak bir durum oluşturması ve bankanın bu hacizleri sürekli izlemesi veya banka tarafından yapılan tüm işlemlerde bir süreye de bağlı kalınmaksızın borçlu adına mal, hak ve alacak doğup doğmadığının takip edilmesi, doğması halinde haciz veya ihtiyati haciz uygulanmasını gerektirir ki bankalara böyle bir külfet yüklemeye imkan bulunmamaktadır. Bu nedenle bankalara yapılacak haciz ve ihtiyati haciz tebliğlerinin sadece tebliğ tarihi itibarıyla amme borçlularının mevcut olan varlıklarını konu alması ve bu kişilerin ileride doğabilecek alacakları için haciz ve ihtiyati haciz tebliğinde bulunulmaması icap etmektedir." şeklinde açıklamaya yer verilmiş olması da bu durumu doğrulamaktadır.
İleriye yönelik haciz yapılması, 6183 sayılı Kanun'un 79. maddesi uyarınca haczedilecek maaş, ücret, kira gibi süreklilik ve belirlilik arz eden alacak borç ilişkisi bulunması halinde mümkündür. POS cihazı kullanan asıl amme borçlusu ile davacı banka arasında düzenlenen sözleşmelere dayanılarak açılmış bulunan hesaplar, bu nitelikte bir alacak hakkı sağlamadığından Tebliğin, dava konusu edilen düzenlemesinde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Davalı vergi dairesi müdürlüğünce, haciz bildirisinin tebliği üzerine borçlunun doğmuş ve doğacak alacaklarının borçluya ödenemeyeceği Kanun'da açıkça hüküm altına alınmış olmasına rağmen, davacı bankanın kredi kartlı satışları nedeniyle borçlunun banka hesabında biriken alacağını müşterisine iade ettiği ve alacaklı idare hesabına aktarmadığı iddiasıyla zimmetinde sayılan borcun tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emri, haciz bildirisine itiraz edilmemesine dayandırılmaktadır.
Amme borçlusunun üçüncü şahıslardaki alacakları üzerine haciz uygulanabilmesi, amme borçlusunun üçüncü şahıs nezdinde alacağının bulunduğunu bildirmiş olmasını veya idarece borçlu şirketin bu şahıslardan alacağı olduğunun tespit edilmesini ve tespit edilen bu tutar için haciz konulmasını gerektirmekte olup işlem tarihinde mevcut olan alacaklar hakkında anılan madde uyarınca haciz uygulanması mümkündür. POS cihazı kullanıcıları ile yapılan sözleşmeye dayanan hesaplara ileriye yönelik haciz uygulanamayacağından ve davalı vergi dairesince, amme borçlusunun, üçüncü şahıs konumundaki davacı bankadan ne kadar alacağı olduğu tespit edilmediği gibi haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla söz konusu hesapta herhangi bir tutar bulunmadığı da anlaşıldığından, haciz bildirisine dayanılarak düzenlenen dava konusu ödeme emrinde de hukuka uyarlık görülmemiştir.
Kurul bu gerekçeyle Daire kararını bozmuştur.
Danıştay Dördüncü Dairesinin 12/12/2019 tarih ve E:2018/6581, K:2019/8748 sayılı kararı:
Daire, Kurul kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeyle dava konusu düzenleyici işlem ile ödeme emrini iptal etmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı Balıkesir Vergi Dairesi Başkanlığınca, mükellef hakkındaki vergi borçları nedeniyle davacı adına düzenlenen haciz bildirilerine karşı 6183 sayılı Kanun'un 79. maddesi uyarınca itiraz edilmediği, dolayısıyla asıl borçlunun pos cihazlarına bağlı hesap ile ilgili ileriye matuf haciz bildirisi şerhi ile ilgili uyuşmazlık bulunmadığı, diğer bir deyişle davanın konusunun 6183 sayılı Kanun'un 79. maddesi uyarınca düzenlenen ödeme emrine ilişkin olduğu, zira 1 Sıra No'lu Tahsilat Genel Tebliğinin dava konusu edilen hükmünün ödeme emrine dayanak oluşturmadığı belirtilerek kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

Davalı Hazine ve Maliye Bakanlığınca, hakkında düzenlenen haciz bildirisine itiraz etmemek ve adli yargıda da menfi tespit davası açmamak suretiyle kesinleşen hacze istinaden adına ödeme emri düzenlenen davacının, düzenleyici işlem ile bireysel işlemi birlikte Danıştay'da dava konusu etmesinin hukuka uygun düşmediği, zira uyuşmazlık konusu yapılan Tebliğ'in ilgili kısmının ödeme emrine değil, hacze yönelik düzenleme içerdiği, yedi yıl önce Resmi Gazete'de yayımlanan Tebliğ'in ilgili kısmının iptali istemiyle açılan davanın süre aşımı nedeniyle; ödeme emrine karşı açılan davanın ise görev yönünden reddinin gerektiği, borçlu ile banka arasındaki sözleşmenin, Borçlar Kanunu'na tabi olduğundan sözleşmenin ve hukuki ilişkinin süreklilik arz etmediği ve POS hesabındaki meblağların hak niteliği taşımadığı dikkate alındığında ileriye matuf olarak haczi kâbil hak olarak nitelendirilemeyeceği açık olan POS cihazına bağlı hesaplara yönelik hacizlerin, mevduat hesabına ilişkin hacizlerden farklı bir hukuki değerlendirmeye tabi olduğu, asıl borçlu sözleşmeyi imzalamak suretiyle iradesini gösterdiğinden alacağın doğumunun muhtemel olduğu, dolayısıyla dava konusu işlemlerin hukuka uygun, aksi yöndeki gerekçeyle verilen kararın hukuka aykırı olduğu belirtilerek bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz istemlerinin sadece bozmaya uygunluk yönünden incelenmesi gerektiği belirtilerek istemlerin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar, Danıştay Dördüncü Dairesinin Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararına uyarak verdiği kararının bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden istemlerin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı üzerine Danıştay dairelerince verilen kararlara karşı yapılan temyiz başvuruları, bozma esaslarına uygunluk yönünden incelenebilecek olup temyiz istemlerine konu kararın Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararındaki esaslar doğrultusunda verildiği anlaşıldığından, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri usul ve hukuka uygun olan kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalıların temyiz istemlerinin REDDİNE,
2- Danıştay Dördüncü Dairesinin 12/12/2019 tarih ve E:2018/6581, K:2019/8748 sayılı kararının ONANMASINA,
30/12/2020 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi