10. Hukuk Dairesi 2016/6616 E. , 2016/10369 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Yersiz ödenen primlerin faiziyle birlikte iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi ve davacı avukatınca da duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.06.2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına avukat ... ile karşı taraf adına avukat ...geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulanan avukatların sözlü açıklamaları dinledikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi ... tarafından dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Dava, 1999/1. ay ile 2004/2. aylar arasındaki döneme ait prim ve gecikme zammından sorumlu olmadığının tespiti ile yersiz ödenen tutarın iaresi istemine ilişkin olup davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 7. maddesi uyarınca 506 sayılı Kanunun 80. Maddesidir. Anılan madde hükmüne göre; “işveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak prim tutarlarını ücretlerinden kesmeye ve kendisine ait prim tutarlarını da bu miktara ekleyerek en geç ertesi ayın sonuna kadar Kuruma ödemeye mecburdur.”. Ancak,506 sayılı Kanunun 80.maddesinde 3917 sayılı Kanunla yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gereği öngörülmüş; 3917 sayılı Kanunla yapılan bu değişiklik aynı Kanunun 8.maddesi hükmüne göre, 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe girmiş; daha sonra, 24.06.2004 tarih, 5198 sayılı Yasayla aynı maddede yapılan değişiklik sonucunda, Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasanın 102. maddesinin de uygulanma olanağı bulunmadığı düzenlemesi getirilmiş ve düzenleme 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu durumda, zamanaşımı süresi bakımından 3917 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihinden önceki dönemle, 5198 sayılı Yasanın yürürlüğü sonrasına ilişkin prim ve
gecikme zamları yönünden, Sosyal Sigortalar Kurumu’nun alacak hakkı, Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Giderek, zamanaşımının başlangıç tarihi ise, yine, Borçlar Kanunu’nun 128. maddesi gereğince alacağın muaccel olduğu tarihtir. Zamanaşımının kesilmesi ve durdurulmasına ilişkin Borçlar Kanunu’nun 132. ve ardından gelen maddeleri de burada aynen geçerlidir. 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren, 3917 sayılı Kanunun getirdiği düzenlemenin geçerli olduğu tarihler arasındaki döneme ilişkin prim ve gecikme zammı alacakları yönünden ise, 6183 sayılı Kanunun zamanaşımına ilişkin 102. ve ardından gelen maddeleri geçerlidir. Bu yönde 102. madde hükmüne göre zamanaşımı süresi 5 yıl olup, zamanaşımı süresinin başlangıcı ise, alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden yıl başıdır.
Hal böyle olunca, Mahkemece, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde prim borçlarından zamanaşımına uğrayan dönemi açıkça belirterek sınırlaması da gözetilerek, talepten fazlasına hüküm kurulamayacağı nazara alınarak, 09.09.2001 tarihi öncesi prim borçlarının yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler kapsamında zamanaşımına uğradığı göz önünde bulundurularak, dava dışı sigortalının davacı tarafından Kuruma süresinde yapılan bildirimleri ile, kesinleşen mahkeme kararı sonrası belirlenen çalışma süreleri karşılaştırılarak, mükerrer prim tahakkuku bulunup bulunmadığı belirlenerek, davacının bu çerçevede sorumlu olduğu prim borcu ve gecikme zammı tutarı tespit edilerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacı avukatı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıya, davalı avukatı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 21.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.