Esas No: 2018/208
Karar No: 2020/522
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/208 Esas 2020/522 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 65-98
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı TCK"nın 188/3, 62, 52/2-4, 53, 54 ve 63. maddeleri uyarınca 9 yıl 2 ay hapis ve 500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, taksitlendirmeye, hak yoksunluğuna, müsadereye ve mahsuba ilişkin Silifke Ağır Ceza Mahkemesince verilen 31.05.2016 tarihli ve 129-254 sayılı hükmün, sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 18.01.2017 tarih ve 2139-49 sayı ile;
"Sanıkta ele geçirilen suça konu uyuşturucu maddeyi kullanma dışında satma veya başkasına vermek amacıyla bulundurduğuna dair savunmasının aksine kuşku sınırlarını aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı, sabit olan fiilinin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu, hukuki durumunun buna göre tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 23.03.2017 tarih ve 65-98 sayı ile;
"...Sanığın ikametinde ele geçirilen 29,81 gram kubar esrarı uyuşturucu ticareti amacıyla bulundurduğu, çünkü sanığın suç tarihinde iki yıl öncesine kadar uyuşturucu madde kullanmadığını beyan ettiği hâlde ve kanında uyuşturucu madde çıkmadığı hâlde kullanım amacıyla evinde uyuşturucu madde bulundurmasının hayatın olağan akışına aykırı olması, sanık hakkında 30.12.2015 tarihli ilçe emniyet müdürlüğü tarafından tutulan araştırma tutanağında sanığın esrar ektiği ve 2 kilogram civarında kubar esrarı satmak için çalıştığı yönündeki tutanağın içeriği, sanığın daha önce de iki kez esrar elde etmekten mahkûmiyet almış olması dikkate alındığından, ele geçirilen kubar esrarı satmak için bulundurduğu yönünde mahkememizce tam bir vicdani kanı oluşması nedeniyle daha önce mahkememizce verilen kararın yerinde olduğu..." şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın cezalandırılmasına karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.11.2017 tarihli ve 26104 sayılı "Onama" istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesiyle değişik CMK"nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 02.05.2018 tarih ve 24-24 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme, sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçunu mu yoksa “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
30.12.2015 tarihli araştırma, ev arama ve muhafaza altına alma tutanağına göre; Bozyazı İlçe Emniyet Müdürlüğü Suç Araştırma ve Soruşturma Büro Amirliği görevlilerince 30.12.2015 tarihinde saat 14.00 sıralarında gerçekleştirilen araştırmalar neticesinde; geçmişte hakkında 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun"a muhalefetten işlem yapılan 11....... T.C. kimlik numaralı ...’ın evinde yaklaşık iki kilogram esrar bulundurduğu, söz konusu uyuşturucu maddeyi piyasaya sürmeye çalıştığı, ayrıca ikametinin bahçesinde de kenevir bitkisi ekili olduğu bilgilerinin elde edildiği, edinilen bilgilerin doğruluğunun teyidi amacıyla aynı gün sanığın ... sayılı adreste bulunan ikametine giden görevlilerin, ikamet ve çevresinde yaptıkları incelemede saksıya dikili hâlde kenevir bitkisi gördükleri, konu hakkında Cumhuriyet savcısına bilgi verildiğinde sanığın üzerinde, ikametinde ve ikametin bahçesinde arama yapılması talimatlarının alındığı, görevlilerce yazılı arama emrine istinaden 30.12.2015 tarihinde saat 16.00 sıralarında sanığın ikametine gidildiği, ikamette bulunan sanığa konu ve gerçekleştirilecek işlemler hakkında bilgi verildikten sonra saat 16.10’da arama işlemine başlanıldığı, sanığın üzerinde, evinde ve üzeri naylon branda ile örtülü hayvan ahırında yapılan aramalarda herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı, devam eden aramada ikametin batı kısmındaki dış duvar dibinde plastik bir kutu görüldüğü, görevlilerce söz konusu kutunun içi kontrol edildiğinde beyaz poşete sarılı hâlde, daralı ağırlığı 29,81 gram gelen kurutulmuş kenevir bitkisinin ele geçirildiği, ikametin güneyinde bulunan ve sanık tarafından bahçe olarak kullanılan yerde yapılan aramada ise; ağaçların arasına gizlenmiş plastik kovanın içerisinde, yaklaşık 40-45 cm boylarında 2 adet dikili hâlde kenevir bitkisinin, söz konusu yerin biraz daha aşağısında üzeri sera naylonu ve demir ile kapatılmış toprak zeminde yaklaşık 10-15 cm boylarında, toplam 2271 adet dikili vaziyette kenevir bitkisinin ele geçirildiği, yapılan işlemler hakkında Cumhuriyet savcısına bilgi verildiğinde, sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma ve esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçlarından işlem yapılması talimatının alındığı,
Anamur Cumhuriyet Başsavcılığının 30.12.2015 tarihli yazılı arama emrinde; 30.12.2015 tarihinde saat 15.30 ile 17.30 arasında sanığın üzerinde, ikametinde ve ikametinin bahçesinde CMK’nın 116 ve 119. maddeleri uyarınca arama yapılacağının belirtildiği,
Adana Kriminal Polis Laboratuvarınca düzenlenen 15.02.2016 tarihli uzmanlık raporuna göre; duvar dibindeki plastik kutunun içinde ele geçirilen ve 16 gram ağırlığında olan tohumlu, yeşil renkli bitki kırıntılarının kenevir bitkisi kırıntıları olduğu, söz konusu kırıntılardan net 6,4 gram esrar esrar elde edilebileceği, sanığa ait bahçede dikili hâlde ele geçirilen 337 gram ağırlığındaki ıslak ve çürümüş hâldeki yeşil renkli köklü bitkilerin, kenevir bitkisi filizleri oldukları, bahsi geçen bu filizlerden net 17 gram esrar elde edilebileceği,
Ziraat Mühendisi tarafından düzenlenen 30.12.2015 tarihli bilirkişi raporunda; sanığa ait arazide ele geçirilen yaklaşık 10-15 cm boylarında olan, fide hâlindeki toplam 2271 adet bitkinin, THC etken maddesi içeren ve uyuşturucu madde üretiminde kullanılan dişi hint keneviri bitkisi oldukları kanaatine varıldığının ifade edildiği,
Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Adana Grup Başkanlığının 26.02.2016 tarihli raporuna göre; sanığa ait kan ve idrar örneklerinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı maddeye rastlanılmadığı,
Dosyada yer alan belgeler ile Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) üzerinden yapılan incelemeye göre; sanık hakkında 03.08.1997 tarihinde ele geçirilen dikili hâldeki kenevir bitkileri nedeniyle esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçundan kamu davası açıldığı, Bozyazı Asliye Ceza Mahkemesince 09.09.1997 tarih ve 100-79 sayı ile; sanığın 2313 sayılı Kanun’un 23. maddesinin son fıkrası uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, verilen cezanın ağır para cezasına çevrilmesine, para cezasının ise 647 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiği, sanık hakkında 03.05.2002 tarihinde ele geçirilen 500 kök dikili hâldeki kenevir bitkisi nedeniyle Bozyazı Cumhuriyet Başsavcılığının 06.05.2002 tarihli iddianamesiyle esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçundan kamu davası açıldığı, Bozyazı Asliye Ceza Mahkemesince 18.12.2002 tarih ve 81-147 sayı ile; sanığın 2313 sayılı Kanun’un 23. maddesinin son fıkrası uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, verilen bu cezanın da ağır para cezasına çevrilmesine karar verildiği, söz konusun ilamın temyiz edilmeksizin 20.01.2003 tarihinde kesinleştiği, yine 08.05.2014 tarihinde ele geçirilen 1307 kök dikili hâldeki kenevir nedeniyle sanık hakkında Anamur Cumhuriyet Başsavcılığının 17.05.2014 tarihli iddianamesiyle esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçundan kamu davası açıldığı, Anamur 1. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde 02.02.2015 tarihli ve 393-85 sayılı karar ile sanığın 2313 sayılı Kanun’un 23. maddesinin son fıkrası uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, verilen bu cezanın hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, söz konusu kararın 02.02.2015 tarihinde kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
Tutanak düzenleyici tanıklar..., ... ve ... mahkemede; olay tarihinde sanık hakkında kenevir ektiğine dair bilgiler elde ettiklerini, bilginin doğruluğunu araştırmak için sanığın ikametinin bulunduğu adrese gittiklerini, burada yaptıkları incelemede sanığın evinin önündeki alanda bulunan iki adet kovanın içinde yaklaşık 40-45 cm boylarında olan, dikili hâldeki kenevir bitkilerini gördüklerini, konu hakkında Cumhuriyet savcısına bilgi verdiklerinde sanığın ikametinde ve evinin önündeki bahçede arama yapılması talimatını aldıklarını, yaptıkları arama neticesinde ikametin batı kısmında duvar dibinde az miktarda esrar ele geçirdiklerini, bahçede yaptıkları aramada ise; sanığın evinin yaklaşık 100-150 metre uzağında bulunan ve sera hâline getirilmiş olan alanda dikili vaziyette, yaklaşık 10-15 cm boylarında binlerce kenevir bitkisi ele geçirdiklerini, söz konusu alana sanığın ikametinden hortumlar uzatılmış olduğunu ve bu alan ile sanığın evi arasında patika bir yolun bulunduğunu tespit ettiklerini, çevrede sanığın evinden başka herhangi bir konutun bulunmadığını, olay tutanağının doğru olduğunu beyan ettikleri,
Kollukta susma hakkını kullanan sanık savcılıkta; devletten aldığı mağdur maaşı ve hayvancılıktan kazandığı gelir ile geçindiğini, iki yıl önce ikametinde yapılan aramada hayvan ahırının kenarında toplam 1300 adet dikili hâlde kenevir bitkisinin ele geçirildiğini, Anamur Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama neticesinde kenevir ekme suçundan dolayı 10 ay hapis cezasına mahkûm edildiğini, söz konusu davaya bakan hâkime söz verdiği için uyuşturucu madde kullanmayı bıraktığını, ele geçirilen 2271 kök dikili vaziyetteki kenevir bitkisini kendisinin ekmediğini, duvar dibindeki plastik kutu içerisinde beyaz poşete sarılı hâlde ele geçirilen 29,81 gram ağırlığındaki esrarın kendisine ait olduğunu, ancak uzun süredir söz konusu yerde bulunduğu için çürüdüğünü ve içilemez hâlde olduğunu, ikametinden kenevir bitkilerinin ekili olduğu arazinin görülebilmesinin mümkün olmadığını, kenevirleri kimin ektiğini bilmediğini,
Mahkemede ise; suçlamaları kabul etmediğini, bahçede dikili hâlde ele geçirilen kenevir bitkilerinin kendisine ait olmadığını, bakımlarını kendisinin yapmadığını, ancak duvar dibindeki kutuda ele geçirilen esrarın kendisine ait olduğunu, söz konusu maddenin önceden kaldığını ve çürümüş hâlde olduğunu, son iki yıldır uyuşturucu madde kullanmadığını, olay tutanağını ve tutanak düzenleyici tanıkların beyanlarını kabul etmediğini, beraatini talep ettiğini,
Savunmuştur.
5237 sayılı TCK"nın “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı 188. maddesinin 3. fıkrası; “Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz.” biçiminde olup, madde gerekçesinde de vurgulandığı gibi üçüncü fıkrada, uyuşturucu ve uyarıcı madde ticaretine ilişkin çeşitli fiiller, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.
Buna göre; uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satışı, satışa arzı, başkalarına verilmesi, sevk edilmesi, nakli, depolanması ya da kazanç amacıyla satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması, bir ve ikinci fıkralara göre ayrı bir suç oluşturmaktadır.
Aynı Kanunun “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak” başlıklı 191. maddesinin 1. fıkrası ise; “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiş olup, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da kullanmak fiilleri suç olarak tanımlanmıştır.
Uyuşturucu madde bulundurma eyleminin, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçunu mu yoksa uyuşturucu madde ticareti suçunu mu oluşturduğunun tespitinde belirgin rol oynayan husus, bulundurmanın amacıdır. Ceza Genel Kurulunun 15.06.2004 tarihli ve 107-136 ile 06.03.2012 tarihli ve 387-75 sayılı kararları başta olmak üzere bir çok kararında da belirtildiği üzere, uyuşturucu madde bulundurmanın, kullanma maksadına matuf olduğunun belirlenmesinde dikkate alınması gereken ve öğreti ile uygulamada da kabul görmüş olan bazı kriterler bulunmaktadır.
Bunlardan ilki; failin bulundurduğu uyuşturucu maddeyi başkasına satma, devir veya tedarik etmek hususunda herhangi bir davranış içine girip girmediğidir.
İkinci kriter, uyuşturucu maddenin bulundurulduğu yer ve bulunduruluş biçimidir. Kişisel kullanım için uyuşturucu madde bulunduran kimse, bunu her zaman kolaylıkla erişebileceği bir yerde, örneğin genellikle evinde veya iş yerinde bulundurmaktadır. Buna karşın uyuşturucunun ev veya iş yerine uzakta, çıkarılıp alınması güç ve zaman gerektiren depo, mağara, samanlık gibi bir yere gizlemesi kullanma dışında bir amaçla bulundurulduğunu gösterebilir. Yine, uyuşturucunun çok sayıda özenli olarak hazırlanmış küçük paketçikler hâlinde olması, her paketçiğin içine hassas biçimde yapılan tartım sonucu aynı miktarda uyuşturucu madde konulmuş olması, uyuşturucu maddenin ele geçirildiği yerde veya yakınında, hassas terazi ve paketlemede kullanılan ambalaj malzemelerinin bulunması, kullanım dışında bir amaçla bulundurulduğu hususunda önemli bir belirtidir.
Üçüncü kriter de, bulundurulan uyuşturucu maddenin çeşit ve miktardır. Uyuşturucu madde kullanan kimse genelde bir ya da benzer etki gösteren iki değişik uyuşturucu maddeyi bulundurur. Bu nedenle değişik nitelikte ve farklı etkileri olan eroin, kokain, esrar ve amfetamin içeren tabletleri birlikte bulunduran sanığın bunları satmak amacıyla bulundurduğu kabul edilebilir. Kişisel kullanım için kabul edilebilecek miktar, kişinin fiziksel ve ruhsal yapısı ile uyuşturucu veya uyarıcı maddenin niteliğine, cinsine ve kalitesine göre değişiklik göstermekle birlikte, Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında esrar kullananların her defasında 1-1,5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri bildirilmektedir. Esrar kullanma alışkanlığı olanların bunları göz önüne alarak, birkaç aylık ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda esrar maddesini ihtiyaten yanlarında veya ulaşabilecekleri bir yerde bulundurabildikleri de adli dosyalara yansıyan ve bilinen bir husustur. Buna göre, esrar kullanan faillerin olağan sayılan bu süre içinde kişisel olarak kullanıp tüketebilecekleri miktarın üzerinde esrar maddesi bulundurmaları hâlinde, bulundurmanın kişisel kullanım amacına yönelik olmadığı kabul edilmelidir.
Öte yandan, ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” yani “kuşkudan sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, bir suçun gerçekten işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise gerçekleştirme biçimi konusunda kuşku belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilebilmesinin başka bir yolu da bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Bozyazı İlçe Emniyet Müdürlüğü Suç Araştırma ve Soruşturma Büro Amirliği görevlilerince 30.12.2015 tarihinde saat 14.00 sıralarında gerçekleştirilen araştırmalar neticesinde; geçmişte hakkında esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçundan işlem yapılan sanığın, evinde yaklaşık iki kilogram esrar bulundurduğu, söz konusu uyuşturucu maddeyi piyasaya sürmeye çalıştığı, ayrıca ikametinin bahçesinde de ekili hâlde kenevir bitkisi olduğu bilgilerinin elde edildiği, söz konusu bilgilerin doğruluğunun teyidi amacıyla aynı gün sanığın ikametine giden görevlilerin, ikamet ve çevresinde yaptıkları incelemede saksıya dikili hâlde kenevir bitkisi gördükleri, bunun üzerine konu hakkında Cumhuriyet savcısına bilgi verildiğinde sanığın üzerinde, ikametinde ve ikametin bahçesinde arama yapılması talimatlarının alındığı, yazılı arama emrine istinaden görevlilerce 30.12.2015 tarihinde saat 16.00 sıralarında tekrar sanığın ikametine gidildiği, ikamette bulunan sanığa konu hakkında bilgi verildikten sonra arama işlemine başlanıldığı, sanığın üzerinde, evinde ve üzeri naylon branda ile örtülü hayvan ahırında yapılan aramalarda herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı, devam eden aramada ikametin batı kısmındaki duvarının dibinde plastik bir kutu görüldüğü, görevlilerce söz konusu kutunun içi kontrol edildiğinde beyaz poşete sarılı hâlde, net 6,4 gram esrar elde edilebilecek toplam daralı ağırlığı 29,81 gram olan kurutulmuş kenevir bitkisinin ele geçirildiği, ikametin güneyinde bulunan ve sanık tarafından bahçe olarak kullanılan yerde yapılan aramada ise; ağaçların arasına gizlenmiş plastik kovanın içerisinde yaklaşık 40-45 cm boylarında 2 adet dikili hâlde kenevir bitkisinin, söz konusu yerin biraz daha aşağısında ise, üzeri sera naylonu ve demir ile kapatılmış toprak zeminde yaklaşık 10-15 cm boylarında olan toplam 2271 adet dikili vaziyette kenevir bitkisinin ele geçirildiği olayda;
Plastik kutu içinde ele geçirilen suç konusu net 6,4 gram esrarın miktar itibarıyla kişisel kullanım sınırları içinde kalması, söz konusu uyuşturucu maddenin tek parça hâlinde ele geçirilmesi, sanığın evinde yapılan aramada net 6,4 gram esrar dışında atılı suçu işlediğine ilişkin hassas terazi ya da paketlemede kullanılan ambalaj malzemeleri gibi materyallerin elde edilememesi, olay tutanağına ve ziraat mühendisi tarafından düzenlenen uzmanlık raporuna göre yaklaşık 10-15 cm boylarında olan ve bu bağlamda yakın zamanda ekilmiş oldukları anlaşılan fide hâlindeki dikili kenevir bitkilerinden elde edilemeyeceği sabit olan suç konusu esrarın, yaklaşık 40-45 cm boylarındaki dikili hâldeki kenevir bitkilerinden sökülüp kurutulmak suretiyle elde edildiğine dair dosya kapsamı itibarıyla yeterli delilin bulunmaması, tüm aşamalarda atılı suçlamayı kabul etmeyen sanığın uyuşturucu madde kullanmadığını belirtmesinin, suç konusu uyuşturucu maddeyi kullanma dışında bir amaç için bulundurduğu şeklinde yorumlanamayacağı hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanığın savunmasının aksine, suç konusu uyuşturucu maddeyi satacağına, başkasına vereceğine veya kullanma dışında başka bir amaçla bulundurduğuna ilişkin, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, sabit olan eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, sanığın sabit olan eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç niteliğinin hatalı değerlendirilmesi suretiyle uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...;
"Direnme konusu somut olayda, uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan sanık ... hakkındaki suç şüphesi Bozyazı İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerince yapılan araştırmalar ve elde edilen istihbari bilgilere dayanmaktadır. Sanık hakkında daha önceki dönemlerde de benzer eylemleri nedeniyle adli işlemler yürütüldüğü, buna göre sırasıyla Bozyazı Asliye Ceza Mahkemesinin 09.09.1997 tarih ve 100-79 sayılı, aynı mahkemenin 18.12.2002 tarih ve 81-147 sayılı ile Anamur 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2015 tarih ve 393-85 sayılı kararlarıyla esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçundan mahkûmiyetlerinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Kolluğun ilk aşamada elde ettiği bilgilere göre evinde uyuşturucu madde bulundurduğu, bunu piyasaya sürmeye çalıştığı ve ikametinin bahçesinde kenevir yetiştirdiğinden kuşkulanılan sanığın ikametinde ve bahçesinde usulüne uygun biçimde yapılan arama sonucunda sanığın ikametinin batı kısmındaki dış duvar dibinde plastik bir kutu içinde poşete sarılı net 6.4 gram esrar elde etmeye elverişli daralı ağırlığı 29.81 gram olan kurutulmuş kenevir bitkisinin ele geçirildiği, ikametin güneyinde bulunan ve bahçe olarak kullanılan yerde ağaçların arasına gizlenmiş plastik kovanın içinde yaklaşık 40-45 cm. boyunda iki adet dikili kenevir bitkisinin ve yine söz konusu yerin biraz aşağısında üzeri demir ve sera naylonuyla kapatılan toprak zeminde yaklaşık 10-15 cm. boylarında 2271 kök dikili kenevir bitkisinin ele geçirildiği sabittir.
Kollukta susma hakkını kullanan sanık, Cumhuriyet savcısı tarafından alınan ifadesi ve görevli mahkeme önündeki savunmalarında özetle, araziden elde edilen dikili kenevir bitkilerinin kendisine ait olmadığını, bunların bakımlarını yapmadığını, evinde duvar dibinde ele geçirilen 29.81 gram esrarın kendisine ait olduğunu, ancak uzun süredir orada bulunan uyuşturucunun çürümüş olması nedeniyle içilemez durumda olduğunu, son iki yıldır uyuşturucu madde kullanmadığını belirtmiş, Adli Tıp Adana Grup Başkanlığının 26.02.2016 tarihli raporunda da bunu doğrulayacak şekilde kan ve idrar örneklerinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı maddeye rastlanmadığı bildirilmiştir.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde;
Sanığın esrar elde etme amacına yönelik kenevir yetiştirme suçunu işlemeyi alışkanlık hâline getirdiği dosyadaki mahkûmiyet ilamlarıyla sabittir. Aslında, daha doğru bir ifadeyle bunun sanık yönünden bir alışkanlık değil aksine geçimini sağlama yöntemi olduğu tartışmasızdır. Diğer yandan sanık tarafından kendisince ekilmediği savunulan toplam 2273 kök kenevirin, hakkında esrar elde etmek amacıyla kenevir yetiştirmek suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün Özel Dairece onanması nedeniyle kesinleşmesi nazara alındığında sanığa aidiyeti de ortadadır. Buna göre, ele geçen kenevir kökü adedi ile bunlardan elde edilmesi muhtemel uyuşturucu miktarının kişisel kullanım için kabul edilen sınırın üstünde olması bireysel kullanım amacına işaret etmemekte ve bunun boyutlarını aşmaktadır. Ancak bundan daha önemlisi, sanık iki yıldır uyuşturucu kullanmadığını savunmuş ve bu savunması adli raporla teyit edilmiştir. Bu durumda kendisi uyuşturucu madde kullanmayan sanığın hangi amaçla kenevir bitkisi yetiştirdiği ve ikametinde uyuşturucu bulundurduğu mantıksal düzlemde nasıl değerlendirilecektir? Aslında bu sorunun yanıtı basittir: Olağan yaşam deneyimlerimiz bize sanığın bizzat kendisi tarafından kullanılmayan uyuşturucu maddeleri ve bunu elde etmeye yönelik olarak yetiştirdiği elverişli bitkileri "uyuşturucu ticareti" için bir vasıta olarak kullanma amacına işaret etmektedir. Nitekim somut olayda da hiçbir tereddüte yer bırakmayacak ölçüde açık olan bu husus maalesef "ticaretin kabulüne ilişkin kanıtların yeterli olmadığı" biçimindeki yanılgılı değerlendirmeyle gerek Özel Dairece gerekse genel kurulun çoğunluğu tarafından gözardı edilmiş, bunun neticesi olarak da sanığın kullanmadığı bizzat savunma ve tıbbi kanıtlarla sabit olan uyuşturucuyu, "kullanmak amacıyla bulundurduğu" şeklinde dosya içeriğine uymayan zorlama bir yorumla TCK"nın 191. maddesi uyarınca cezalandırılması gerekliği kabul edilmiştir. Bu yoruma ve genel kurulun sayın çoğunluğunun suçun vasıflandırılmasına ilişkin görüşüne katılmadığım ve sanığa atılı suçun TCK’nın 188/3. maddesi bağlamında uyuşturucu madde ticareti suçunu oluşturduğu düşüncesini taşımam nedeniyle isabetli olan Yerel Mahkeme direnme hükmünün onanması gerektiği kanaatiyle karara muhalifim." düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Silifke Ağır Ceza Mahkemesinin 23.03.2017 tarihli ve 65-98 sayılı direnme kararına konu hükmünün, sanığın sabit olan eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç niteliğinin hatalı değerlendirilmesi suretiyle uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 15.12.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.