Esas No: 2017/9233
Karar No: 2019/142
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/9233 Esas 2019/142 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı mirasçıları vekili tarafından istenilmekle, duruşma için belirlenen 30/05/2017 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacılar ... mirasçıları ... ve ark. vekili Av. ... geldi, diğer taraftan davalılar ... vekili Av. ..., ... Yönetimi vekili Av. ... ve ... vekili Av. ... Kandiş geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 14/09/1998 tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... beldesinde bulunan bir parça taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre davacı adına tescilini istemiştir. Davanın kabulüne ilişkin hükmün davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 23/09/2005 tarih ve 2005/6085 E. - 10854 K. sayılı kararı ile bozulmuş, bozmadan sonra mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 19/10/2012 gün ve 2011/13154 E. - 11779 K. sayılı kararıyla onanmıştır. Bu karara karşı davacı vekili süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurmuştur.
Dairemizin 13/03/2012 gün ve 2012/786 E. - 3635 K. sayılı karar düzeltme kararında özetle; "Çekişmeli taşınmaz hakkında Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince açılan tescil davasında, mahkemece, uyulan bozma kararı gereğince davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece onanmasına karar verilmiştir. Hükmüne uyulan bozma kararında; “Mahkemece çekişmeli taşınmaz hakkında davacı lehine zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz kazanma koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle tescil kararı verilmişse de delillerin taktirinde hataya düşülmüştür. Şöyle ki; Dairemizce aynı gün incelemesi yapılan mahkemenin 2002/5 E. - 2004/263 K., 2002/247 E. - 2004/624 K. ve 2002/1001 E. - 2004/372 K. sayılı davalarına konu olan taşınmazların aynı paftada yer alan ve biri birine yakın taşınmazlar olduğu, dava konusu taşınmazların 1962 yılında taşlık niteliği ile tespit harici bırakıldığı, ... köyündeki çekişmeli taşınmaza komşu 267-268 ve 269 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin dayanağı olan tapu kayıtlarının 4753 sayılı Kanuna göre tevzi suretiyle oluştuğu ve hudutlarından bazılarının mera ve kuru dere okuduğu, tapu kayıtlarının kuzey yönünde Kızlar köyü 536 sayılı mera parselinin bulunduğu, buna göre tapulama harici bırakılan taşınmazların mera niteliğinde olduğu belirtilerek temyiz incelemesi yapılan her üç dosya için de kararın bozulduğu, bu dosyalardan ... .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/863 E. - 2006/404 K. sayılı dosyasındaki bozma kararına karşı mahkemenin direnmesi üzerine HGK’nın 2006/20-776/773 sayılı kararı ile “Çekişmeli taşınmaza komşu 267 parsel sayılı taşınmazın, kadastro tespit tutanağı dayanağı Mayıs 1961 tarih 9 nolu tapu kaydı 4753 sayılı Kanun uyarınca dağıtım yoluyla oluşmuş olup, kuzey hududu Kızlar köyü okumaktadır. Aynı yönde bulunan 536 sayılı parsel, ... adına tarla olarak kayıtlıdır. 536 sayılı parselin, esasen 317 sayılı mera parselinin ifrazı suretiyle oluştuğu kadastro tespit tutanağı içeriğinden anlaşılmaktadır. Anılan tutanağın, edinme sebebi hanesinde, eski 317 sayılı parsel hakkında ... Asliye Hukuk Mahkemesine tapu iptali ve tescil davası açıldığı, 1977/1399 sayılı dosyada yapılan keşifte 317 sayılı parselin mükerrer olduğunun fenni bilirkişi tarafından tespit edilmesi üzerine durumun ... Bölge Müdürlüğüne bildirildiği, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün yazılı emir ve talimatları gereği, 317 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin yeniden yapıldığı, 531’den 538’e kadar, 8 adet parsele ifraz edildiği; bu parsellerden birinin de 536 parsel olduğu belirtilmektedir.
Çekişmeli taşınmaza komşu 268 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağının dayanağı Mayıs 1948 tarih, 18 nolu tapu kaydının da 4753 sayılı Kanuna göre dağıtım yoluyla oluştuğu dosya içerisindeki bilgilerden anlaşılmaktadır.
Mahkemece, önceki bozma kararına uyularak, çekişmeli taşınmaz hakkında, davacı yararına imar-ihya ve zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle tescile karar verilmişse de; yapılan araştırma ve inceleme; sağlıklı bir sonuca ulaşmaya, hüküm vermeye yeterli değildir.
Çekişmeli taşınmaza komşu parsellerin dağıtım suretiyle oluştuğu anlaşıldığından; öncelikle dağıtım tapu kayıtlarına esas tablendikatifler, belirtmelik tutanakları, dağıtım cetvelleri getirtilmeli, taşınmazın tespit dışı bırakılma nedeni araştırılmalı; özellikle kuzeydeki 536 parselin evveliyatının 517 mera parseli olduğu belirlendiğinden, anılan parselin ifraz nedeni araştırılmalı, ifrazın yerinde olup, olmadığı, geçerli bir nedene dayanıp, dayanmadığı saptanmalı, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1977/1399 sayılı dosyası getirtilerek incelenmeli; böylelikle taşınmazın hukuki niteliği açıkça ortaya konulmalı; taşınmazın evveliyatının mera olduğu sonucuna varılır ise davanın reddine karar verilmeli; aksi halde imar ihya ve zilyetlik yoluyla davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup, oluşmadığı araştırılmalı; oluştuğu sonucuna varılırsa davacı adına tescile karar verilmelidir.” gerekçesiyle bozulmuştur. Hukuk Genel Kurulunun bozma kararından sonra mahkemece yapılan araştırma ile yörede kadim ve tahsisli mera bulunmadığı belirlenerek davacı ...’nun davasının kabulüne karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleşmiştir. Yine, dava konusu taşınmazla aynı pafta içinde yer alan taşınmaz hakkında ... Kaz tarafından açılan tescil davası kabul edilmiş, hükmün temyiz edilmesi üzerine 8. Hukuk Dairesinin 2004/2501 E. - 3294 K. sayılı kararı ile onanmıştır. Buna göre, Hukuk Genel Kurulunun bozmasından sonra aynı konumda olan gerek ... mirasçıları adına tescile karar verilen, gerekse ... Kaz adına tescile karar verilen ve 8. Hukuk Dairesi tarafından onanan hükümlerle, 1962 yılında yapılan kadastroda taşlık olarak tapulama harici bırakılan taşınmazların, mera olmadığı kesinleşmiştir. Diğer taraftan, yine Dairenin bozma kararında atıf yapılan ... Asliye Hukuk Mahkemesinde hakem sıfatıyla görülerek sonuçlandırılan 2000/188 E - 2002/560 K. sayılı ... Belediyesi ile ... arasında görülen davada alınan zirai bilirkişi ... ’nin 22/01/2002 tarihli raporunda çekişmeli taşınmazın doğusunda 8-10 yaşlarında antepfıstığı ağaçları, batısında ...-5 yaşlarında antepfıstığı ağaçları bulunduğu, eğiminin % 8-10 ve halen kuru dere yatağı olduğu belirtilmiş ise de, bu davanın görülmesi sırasında yapılan keşif sonrası alınan 21/05/1999 tarihli zirai bilirkişi raporuna göre, taşınmaz üzerinde 15-20 yaşlarında düzgün dikimli ... fıstığı ağaçları bulunduğu, fıstık ağaçlarının kısmen verim çağına geldiği, killi kireçli toprak yapısında olduğu, toprak özellikleri itibariyle uzun yıllar kültür bitkileri (buğday, arpa, mercimek) tarımı yapıldığı, daha sonra üzerindeki fıstık ağaçlarının dikildiği, 3. sınıf kuru tarım arazisi olduğu yolundaki raporu karşısında başka bir davadaki çelişkili raporun hükme esas alınması da mümkün değildir. Belirtilen nedenlerle, dairenin maddi yanılgıya dayalı bozma kararına uyulmakla davalı taraflar yönünden usulü müktesep hak oluşmaz. Dava konusu taşınmazın bulunduğu alanın mera olmadığı yukarıda belirtilen Hukuk Genel Kurulu, 8. Hukuk Dairesi ve 20. Hukuk Dairesinin kararları ile belirlendiğine göre, taşınmazın imar ve ihya koşullarının oluşup oluşmadığı yönünde araştırma yapılmalıdır.
3402 sayılı Kadastro Kanunun 17. maddesi gereğince ... sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, en eski tarihli hava fotoğrafı ve memleket haritaları ile dava tarihinden 15 - 20 yıl önce çekilen hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi, ... sayılan yerlerden değilse, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar-ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, ziraat mühendisinden yasanın amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmelidir." denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı yolu ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle ... Belediyesi aleyhine açılan dava yönünden esastan; ... ve ... Yönetimi yönünden husumetten reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir. Ancak, yargılama sırasında 2003 yılında 2250 parsel numarası ile hükmen ... Belediyesi adına tescil edilmesi nedeniyle tapu iptali ve tescil davasına dönüşmüştür.
Yörede 1962 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında taşınmaz taşlık ve çalılık olarak tapulama harici bırakılmış, yörede ... kadastrosu yapılmamıştır.
Mahkemece bozma kararına uyuduktan sonra yapılan araştırma ve incelemede davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de bozma ilamının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiş, taşınmazın en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki durumu ile dava tarihinden 20 yıl öncesine ait hava fotoğraflarındaki, durumu incelenmemiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda 1953, 1958 ve 1985 yıllarına ait hava fotoğraflarında taşınmazdaki imar ihya çalışmalarının yapılmamış olduğu belirtlmesine rağmen, bu hava fotoğrafları denetime elverişli şekilde bilirkişi raporuna eklenmemiştir. Keza Dairemizin geri çevirme kararı sonrası aldırılan ek bilirkişi raporunda ise hükme esas alınan bilirkişi raporuyla çelişki oluşturacak şekilde 1985 tarihli hava fotoğrafının yapılan incelemesinde taşınmazın bağlık ve 7-12 yaşlarında ve % 70-80 kapalılık oluşturan fıstık ağaçlarıyla kaplı olduğu ve taşınmazın sınırları belirgin tarım arazisi vasfında olduğu belirtilmiştir. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı hüküm kurulamaz.
O halde, mahkemece, yöreye ait eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile yine yöreye ait tüm hava fotoğrafları (özellikle 1975-1980 yılları arasına ait hava fotoğrafları) ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve ... Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman ... mühendisleri arasından seçilecek bir ... mühendisi, üç ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi ... olan bir yerin üzerindeki ... bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt ... toprağının ... sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş ... kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman ... bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi)hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği dehava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (... veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarını belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığ yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendislerine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı, çekişmeli taşınmazda imar ihyanın hangi tarihte başladığı, hangi tarihte bitirildiği fiilî durumu ve eski tarihli hava fotoğraflarınndan da yararlarnılarak tereddüte mahal bırakmayacak şelkilde belirlenmeli, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... mirasçıları vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz isteminin duruşmalı yapılması nedeni ile Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1480,00.-TL vekalet ücretinin davalılar ..., ... Yönetimi ve ... Belediye Başkanlığından alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davacılar ... mirasçılarına verilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 15/01/2019 günü oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.