9. Hukuk Dairesi 2016/15570 E. , 2020/3733 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin 01.01.1993 - 30.07.2010 tarihleri arasında davalı firmanın yurtiçi ve yurt dışı şantiyelerinde güvenlik elemanı olarak çalıştığını, son ay net maaşının 1.600,00 USD olduğunu, yol, yemek ve barınma masraflarının işveren tarafından karşılandığını, iş akdinin sonlandırılarak Türkiye"ye gönderildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti, ulusal bayram, genel tatil, hafta tatili ve fazla mesai alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının 19.07.1991 - 16.04.1992 tarihleri arası Slonim Rusya, 31.12.1992 - 22.10.1993 tarihleri arası Çaykovski-Rusya, 25.03.1994 - 04.12.1996 tarihleri arası Moskova Kızıltepeler Proj. Çaykovski Poj., 17.06.1997 - 08.08.1997 tarihleri arası Luzhınkı Poj. Rusya, 28.08.1997 - 04.02.1999 tarihleri arası Tengiz-Kazakistan, 09.10.2002 - 17.02.2003 tarihleri arası Japon Elçiliği-Rusya projelerinde çalıştığını, davacının yurtdışında çalıştığı dönem boyunca ilgili ülkenin yasal mevzuatına tabi olduğunu, bu nedenle davacının kıdem ve ihbar tazminatı isteme hakkına sahip olmadığını, davacının 2003 yılında Rusya şantiyesinde 1,67 USD saat ücreti ile çalıştığını, maaş bordrolarında tahakkuk eden ücretlerin cari hesap kartına yansıtılarak davacının banka hesabına yatırıldığını, bankaya yatan bu ödemelerin davacı tarafından itiraz-i kayıt öne sürülmeden kabul edildiğini, bordroda yazan ücretin aksinin ancak eşdeğer belge ile kanıtlanabileceğini, davacının aylık ücretlerinin farklılık gösterdiğini bunun sebebinin ise davacının fazla mesai, genel tatil, dini-milli bayram günlerinde yapılan çalışmalarının karşılığı olan ücretlerin net maaşına eklenerek ödenmesi olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti, ulusal bayram, genel tatil ve fazla mesai alacaklarının davalıdan tahsiline hükmedilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasında son dönemi kapsayan iş ilişkisinin işçinin istifası ile sona erip ermediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı işçi iş akdine haksız son verildiğini iddia ederek tazminatlarını talep etmiş, işveren cevap dilekçesinde ek beyan hakkını saklı tuttuğunu belirterek bilahare davacıya atfen imzalı, el yazılı, işten ayrılma isteği içerir istifa dilekçesi sunmuştur. Davacı vekili istifa dilekçesindeki imzanın davacıya ait olmadığını ileri sürmüştür.
Mahkemece ; "...Davacı vekilinin dosyaya sunduğu istifa dilekçesine davacı itiraz etmiş, imzanın davacıya ait olmadığı beyan etmiştir. Davacının ilgili (2010 tarihli) belgedeki imzası 03.10.2011 tarihli vekaletnamedeki imzasına ve 25.11.1987 tarihli ilk işe giriş bildirgesinde imzasına hiç benzememektedir, kaldı ki 03.10.2011 tarihli vekaletnamedeki imzasına ile 25.11.1987 tarihli ilk işe giriş bildirgesindeki imzalar birbirine benzemektedir. Ara dönemdeki imzanın farklı olması hayatın olağan akışına aykırı kabul edilmiştir. Bu belirleme doğrultusunda ilgili imzanın sahte olması mahkememizce ihtimal dahilinde kabul edilmiştir." gerekçesiyle istifa dilekçesine değer verilmemiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur.
Aynı Kanun"un 211. maddesinde imza incelemesinin yöntemi gösterilmiş olup, buna göre hakim bilirkişi incelemesine karar verir ise önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzaları, ilgili yerlerden getirtir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda, tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir.
Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 30.05.2001 gün 2001/12-436 E., 2001/467 K. ve 06.06.2001 tarih ve 2001/12-466 E., 2001/483 K. sayılı kararlarında da aynen benimsendiği gibi; herhangi bir belgedeki imza veya yazının, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay"ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır.
Somut uyuşmazlıkta, mahkeme hakimi tarafından "...sahte olması ihtimal dahilinde kabul edilmiştir..." şeklindeki hiç bir hukuki dayanağı olmayan bir gerekçe ile inkar edilen imzanın davacıya ait olmadığının kabul edilmesi hatalıdır.
Bu nedenlerle, istifa dilekçesindeki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığının tespiti için grafoloji uzmanı marifetiyle imza incelemesi yaptırılarak, imzanın davacıya ait olduğunun anlaşılması halinde istifaya değer verilerek davacının 22/05/2004 - 20/07/2010 tarihleri arasını kapsayan son dönem çalışması tazminat hesabından dışlanmalı, imzanın davacıya ait olmadığının tespiti halinde ise şimdiki gibi karar verilmelidir. Hukuki olmayan bir gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 05/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.