13. Hukuk Dairesi 2018/1226 E. , 2020/3292 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı tarafından düzenlenen 5/8/2013 tarihli senede dayalı borcun vadesinde ödenmemesi üzerine İzmir 20. İcra Müdürlüğü nün 2014/3080 Esas sayılı dosyası ile davalı aleyine başlatılan icra takibinin davalının kötüniyetli itirazı üzerine durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının % 20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkeme; davanın kabulüne, İzmir 20. İcra Müdürlüğünün 2014/3080 esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20"si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermiştir. Karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, belgeye dayalı alacağın tahsili istemi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacının, icra takibine dayanak olarak gösterdiği, davalı ... adına atfen imzalı, 5/8/2013 tarihli belgenin, davalının, davacıya olan borcunu 15/10/2013 tarihinde 151.500 Rmb olarak ödemesi konusunda borç ikrarını içerdiği görülmektedir.
Davalı, takip dosyasında ödeme emri tebliği üzerine yasal süre içerisinde sunduğu 22/10/2014 tarihli itiraz dilekçesinde, takip dayanağı belgenin kendisine gönderilmediğini, takip alacaklısına herhangi bir borcu bulunmadığını ifade etmiştir. Yargılama aşamasında ise; davalı cevap dilekçesi sunmamış, sözlü yargılama aşamasına kadar duruşmalara katılmamıştır. Davalı, sözlü yargılama aşamasında ibraz ettiği 16/11/2017 tarihli beyan dilekçesinde belge içeriğini ve belge altındaki imzayı kabul etmediğini, aralarında hukuki veya ticari bir ilişki bulunmayan davacıya herhangi bir borcu olmadığını, ispat yükü üzerinde bulunan davacının davasını ispat edemediğini belirterek, davanın reddini talep etmiş, 23/11/2017 tarihli duruşmada da imzaya ve borca itirazını tekrar etmiştir.
Mahkeme, imza inkarının süresinde yapılmadığını belirterek, "5/8/2013 tarihli belge içeriğine göre, davalı tarafından davacı yana borçlanılan bedelin 151.500 Rmb olarak 15/10/2013 tarihinde ödenmesi konusunda tarafların anlaştıkları, dosya kapsamında davalı tarafından ödeme yapıldığına dair belge ve bilgi bulunmadığı, davacı tarafın haklı olarak icra takibi başlattığı" gerekçeleri ile davanın kabulüne karar vermiştir.
Davalı, icra takibine itirazında, takip dayanağı belgenin kendisine tebliğ edilmediğini beyan etmiştir. Takip dosyasının incelenmesinde, dayanak belgenin ödeme emri ekinde davalıya tebliğ edildiğine ilişkin herhangi bir bilgi veya kayda rastlanmamıştır. İtirazın iptali istemli iş bu davada, davalı süresinde cevap dilekçesi sunmayarak, HMK"nın 128. Maddesi gereği davacının alacak talebinin dayanağı olan 5/8/2013 tarihli belgeyi inkâr etmiştir.
Anayasa"nın 36. maddesi uyarınca herkes iddia, savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir.
Bir davada tarafların gösterilen tüm delillerden haberdar olması ve görüş bildirebilme olanağı bulması adil yargılanma hakkının gereğidir.
Adil yargılanma hakkının unsurlarından biri olan ıslahların eşitliği ilkesi; davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması, taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması ve yargılamaya etkin katılımlarının sağlanması anlamına gelir.
Silahların eşitliği ilkesinin tamamlayıcısı olan çelişmeli yargılama ilkesi, kural olarak bir hukuk ya da ceza davasında tüm taraflara, gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşler hakkında bilgi sahibi olma ve bunlara ilgili görüş bildirebilme imkanı vermektedir. Bu çerçevede davanın taraflarının delillerle ilgili görüş bildirmelerine fırsat verilmemesi çelişmeli yargılama ilkesinin ihlali olarak değerlendirilebilmektedir.
Davalının icra takibinin başlangıcından beri borcu kabul etmediği, takip dayanağı belgenin kendisine ibraz edilmediğini ifade ettiği, davaya cevap vermeyerek davacının ileri sürdüğü vakıaları, dolayısıyla takip dayanağı belgeyi inkâr etmiş sayıldığı, nitekim 17/11/2017 tarihli beyan dilekçesi ve 23/11/2017 tarihli duruşmada belge altındaki imzaya itirazlarını açıkça dile getirdiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, Mahkemece; davacının dayandığı belgede davalıya atfen atılan imzanın aidiyetine ilişkin olarak 6100 sayılı HMK"nın 169 vd maddeleri gereğince davalıya meşruhatlı isticvap davetiyesi çıkarılması ve HMK"nın 211. maddesi uyarınca davalının tatbike medar imzaları ile mahkemece alınacak imzalarıyla birlikte belge aslı üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu yön gözardı edilerek eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi