8. Hukuk Dairesi 2018/4326 E. , 2019/11081 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı, dava konusu 279 ada 14 parsel numaralı, tarla vasıflı taşınmazın ½ hissesinin muris babası ... oğlu ... adına, diğer ½ hissesinin ise ... oğlu ... adına kayıtlı olduğunu, davalının taşınmazda hissesinin bulunmamasına ve kayıt maliklerinin de mirasçısı olmamasına rağmen, taşınmazda muris babasının ½ payının bulunduğu alan içinde 700,00 metrekarelik kısma direk dikerek çevirmek suretiyle ve içine bina, oto garajı ve odunluk inşaa edip ağaçlandırarak haksız müdahalede bulunduğunu, davalının esasen taşınmazın bulunduğu yerde kadastro çalışmaları sırasında yapılan kadastro tespitine itiraz ettiğini, İtiraz davasını gören Gerze Kadastro Mahkemesinin, 2011/11 Esas, 2012/44 Karar sayılı dosyasında itirazın reddine ve tescilin kadastro tespitindeki gibi yapılmasına karar verdiğini, kararın Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin denetimi neticesinde onanarak kesinleştiğini ve tapuya verilen karara göre tescilin yapıldığını, davalının haksız işgali nedeniyle 3091 sayılı Kanun gereğince kaymakamlığa yapılan şikayetin kabul edilerek davalının tecavüzünün men’ine karar verilmesi, davalıya noterden taşınmaz üzerinde inşaa ettiği yapılar ile dikip yetiştirdiği ağaçları ortadan kaldırarak taşınmazı hak sahibi olarak kendisine teslim etmesi için yapılan ihtarın da sonuçsuz kaldığını açıklayarak, davalının, murisinin ½ paydaş olduğu taşınmaz üzerinde murisine ait kısmın 700,00 metrekare yüzölçümlü bölümünü haksız biçimde direk dikerek tel ile çevirmek, üzerinde ev, oto garajı ve odunluk inşaa etmek ve muhtelif tür ve sayıda ağaç dikerek yetiştirmek suretiyle yapmış olduğu müdahalenin önlenmesini ve taşınmaz üzerinde davalı tarafından yapılıp meydana getirilen yapı ve bitkilerin masrafları davalıdan tahsil edilmek suretiyle kal’ini talep etmiştir.
Davalı vekili davaya cevabında, tapu kaydında dava konusu 279 ada 14 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki evin mülkiyetinin davalıya ait olduğu kaydının bulunduğunu, müvekkilinin zilyetliğinin de bu kayda dayandığını, davanın haksız olup reddinin gerektiğini, ancak red savunması yerinde görülmeyecek ise, vekil edeninin, 2003 yılında taşınmaz üzerinde iyiniyetle meydana getirdiği, bir katlı kargir ev, garaj, odunluk olarak kullanılan depo, evin etrafındaki saha betonu ile dikilen muhtelif tür ve sayıdaki meyve ağacının varlığının göz önüne alınarak hapis haklarını kullanmak istediklerini belirterek, davanın reddini savunarak, olmadığı takdirde vekil edeninin taşınmaz üzerinde iyiniyetle inşaa ettiği yapıların yapı bedelleri ile dikip yetiştirdiği meyve ağaçlarının ağaç bedellerinin dava tarihi itibariyle belirlenerek davacıdan tahsiline karar verilmesini ve bu bedellerin ödenmesine kadar müvekkiline hapis hakkı tanınmasını talep ederek savunmada bulunmuş, sonrasında ön inceleme duruşmasından önce mahkemeye sunduğu 24.07.2013 tarihli dilekçesinde, taşınmazın 700,00 metrekarelik kısmı hakkında, müvekkili lehine arz bedeli karşılığında tapu iptali ve temliken tescil kararı verilmesini, bu talepleri kabul edilmez ise taşınmaz üzerinde bulunan 1 adet konut, 1 garaj, 1 depo, 1 saha betonu ile yaklaşık 34 adet ağaç bedeli olan tahminen 60.000,00 TL üzerinden vekil edenine hapis hakkı tanınmasını, bu bedel ödenmedikçe müvekkilinin, taşınmazın kullanımından men edilemeyeceğine dair karar verilmesini talep ederek savunmada bulunmuştur.
Dava, çaplı taşınmazda paydaş olmayanlar arasında elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile davalının, dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Köyü 279 ada 14 parsel sayılı taşınmazın dosya içerisindeki fen bilirkişisi ..."ün 07/07/2014 havale tarihli raporuna ek krokide kırmızı renkle ve (A) harfi ile gösterilen 697,96 metrekarelik kısma yönelik müdahalesinin men’ine, şartları oluşmadığından davacının kal talebinin reddine, şartları oluşmadığından davalının temliken tescil taleplerinin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı ve davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin tüm, davacının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacının kal’e yönelik temyiz itirazlarına gelince,
Somut olayda, dosya kapsamından, dava konusu 279 ada 14 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında senetsizden 20 yılı aşkın süre iyi niyetli zilyet olma nedeni ile tarla vasfıyla ½ hissesinin davacının murisi (1987 yılında ölen) ... oğlu ... adına, diğer ½ hissesinin ise müteveffa (1983 yılında ölen) ... oğlu ... adına 01.02.2011 tarihinde tespitinin yapıldığı, tespit tutanağında taşınmaz üzerindeki kargir ev ve odunluğun ... oğlu ...’e (davalı) ait olduğunun belirtildiği, davalının tespite yönelik itirazının kadastro komisyonunca reddedilmesi üzerine bu defa Gerze Kadastro Mahkemesinin 2011/11 Esas ve 2012/44 karar sayılı dosyasında kadastro tespitine itiraz davası açarak, taşınmazda ölü ... oğlu Murat Üstün adına tespiti yapılan ½ payın iptalini ve kendi adına tapuya tescilini talep ettiği, davanın reddedilip red kararının Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin denetimi sonucu onanarak 04.02.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 683. maddesinde: “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.”, yine Türk Medeni Kanunu"nun 722. maddesinde: “ bir kimse kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin veya bir başkasının malzemesini kullanırsa, bu malzeme arazinin bütünleyici parçası olur.Ancak, sahibinin rızası olmaksızın kullanılmış olan malzemenin sökülmesi aşırı zarara yol açmayacaksa, malzeme sahibi, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların sökülüp kendisine verilmesini isteyebilir. Aynı koşullar altında arazinin maliki de, rızası olmaksızın yapılan yapıda kullanılan malzemenin, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere sökülüp kaldırılmasını isteyebilir.” ve 723. maddesinde ise: “ Malzeme sökülüp alınmazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür. Yapıyı yaptıran arazi maliki iyiniyetli değilse hakim, malzeme sahibinin uğradığı zararın tamamının tazmin edilmesine karar verebilir. Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyiniyetli değilse, hakimin hükmedeceği miktar bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir.” şeklinde hükümler mevcuttur .
Şu halde, davalının, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, işgal ederek üzerine yapılar inşaa edip, ağaçlar diktiği ve keşfen alanı ve sınırları belirlenen 697,96 metrekarelik taşınmaz kısmı üzerindeki zilyetlik ve mülkiyet iddiasına rağmen, taşınmazı, hak sahibi olan üçüncü kişiden temlik ettiğini ispatlayamadığına göre, iyiniyetle başkasının arazisi üzerinde kendi malzemesiyle yapı inşaa eden yapı maliki olduğunun kabulü mümkün değildir. Bu nedenle, mahkemece TMK’nin 723/3. maddesi dikkate alınarak, inceleme ve araştırma yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kal talebinin reddi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte gösterilen sebeplerle davacının temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yukarıda (1) nolu bent kapsamında açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm, davacının (2) nolu bent kapsamında açıklanan nedenler dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine, HUMK’un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine ve 1.291,00 TL peşin harcın da onama harcına mahsubu ile kalan 3.870,12 TL"nin temyiz eden davalıdan alınmasına, 09.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.