Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/25390
Karar No: 2016/10335

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/25390 Esas 2016/10335 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2015/25390 E.  ,  2016/10335 K.
"İçtihat Metni"


Mahkemesi :İş Mahkemesi



Dava, ölüm aylığı bağlanması talebi ile ölüm aylığının bağlandığı tarih arasında hak kazanılan aylıkların faizi ile tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, gerekçesinde açıklanan nedenlerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa"nın 32. maddesinde yer alan “Ölüm aylığı; a) En az 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş veya 4"üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş, b) 47"nci maddede yazılı sebeplerle kazaya uğramış, malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı almakta iken veya malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olup henüz işlemi tamamlanmamış, c) Bağlanmış bulunan malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı, sigortalı olarak çalışmaya başlamaları sebebiyle kesilmiş, durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde bağlanır. Ancak, 4"üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların hak sahiplerine aylık bağlanabilmesi için ölen sigortalının genel sağlık sigortası primi dâhil kendi sigortalılığından dolayı prim ve prime ilişkin her türlü borcunun olmaması veya ödenmesi şarttır.” hükümleridir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29/09/2010 traih ve ............ E.; .......... K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 506 sayılı Kanunun 108.maddesine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı Kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir.Tahsis işlerinde nazara alınan sigortalılık süreleri, bu sürenin başlangıç tarihi ile, sigortalının tahsis yapılması için yazılı istekte bulunduğu tarih, tahsis için istekte bulunmuş olmayan sigortalılar için de ölüm tarihi arasında geçen süredir.
Yukarıda belirtildiği üzere, yaşlılık aylığı tahsisi için istenilen koşulların, sigortalılık başlangıç tarihi (gerek mülga gerekse halen yürürlükte bulunan sosyal güvenlik mevzuatına tabi olarak ilk defa çalışılmaya başlanılan tarih) ile aylık talep tarihi arasında (aylık talebinde bulunmuş olmayan sigortalılar için ise ölüm tarihi arasındaki sürede) gerçekleşmiş olması aranmaktadır.
Eldeki davada; davacının eşi sigortalının 29.05.2011 tarihinde vefat ettiği, ilk tahsis talebinde bulunulan 29.07.2011 tarihinde, ölen sigortalının 3 yıl 4 ay 17 gün sigortalılık süresi bulunduğu, hizmet tespitine yönelik olarak açılan davanın kesinleşmesinin ardından yapılan 17.02.2014 tarihli ikinci tahsis talep tarihinde ise yine 3 yıl 7 ay 27 gün sigortalılığı bulunup Yasanın aradığı 900 gün koşulu gerçekleşmiş olmakla birlikte, 5 yıllık sigortalılık süresi şartının mevcut halde dahi gerçekleşmediği, ancak ikinci tahsis talep tarihi 17.02.2014 günü 539 gün askerlik borçlanması yapılmak suretiyle ölüm aylığı bağlanması için aranan tüm şartların gerçekleştiği anlaşılmakla, mahkemenin kabulünün aksine Kurum işleminin yerinde olduğu açıktır.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak mahkemece, ilk tahsis talep tarihinde , tespitine karar verilen 01.10.2007-10.01.2008 asındaki hizmet süreleri, sigortalılık süresine eklense dahi aylık bağlama koşullarının oluşmadığı gözetilerek; ilk tahsis talep tarihi itibariyle, sigortalının ölüm aylığına yeterli 1800 primi ödenmiş gününün olup olmadığının da araştırılmak suretiyle, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.06.2016 gününde karar verildi.








Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi